"Okuyan insan düşünür, düşünen insan üretir…”
ENDER ŞAHİN ve “İMZA GÜNÜ”
Ender Şahin, yazın dünyasına kattığı şiir/hikaye/roman çalışmalarını "Akrep Burcu" isimli polisiye romanı ile çeşitlendirmesinin ardından, 2024 sonbaharında yakın tarihin izdüşümüyle yeni bir çalışmaya daha imza atarak, 5. romanı “İmza Günü” kitabı ile okuyucu karşısına çıkar.
İmza Günü…
Kendine özgü, -okuyucu/birey olarak kendinizden birşeyler bulabileceğiniz- bir çalışma, yakın tarihe bir panoramik bakış; Dünya ve Türkiye ölçeğinde oluşan toplumsal çalkantılar/çatışmalar/ krizler/eylemler/ ihtillaler sürecinde 1960’lardan 1990’lara taşradan metropele Anadolu’dan İstanbul’a taşınan bir yaşam öyküsü.
Yazar açısından kurgu da olsa tozpembe bir yaşam/toplum/dünya sunmaktan öte hayatın akışını da aktarmak, toplumsal gerçeklikler ile ilgili mesajlar vermek önemli.
Düşünürlerden/tarihsel kişiliklerden özlü sözlerle olayları bütünleştirirken, Şairlerden şiirler yanında, Sanat müziğinden nağmeler serpiştirmesi kültürel bir doluluk oluşturulmuş.
Yaşanmışlıklar içerisinden süzülen anlatımlar, herkesin kendi yaşam sürecinden birşeylere dokunacak, okuyucuyu da konularla bütünleştirecektir: Santrale kayıt yaptırılıp telefon beklenen, Mektup yazılan, Radyo dinlenen, Takvim yaprakları okunan günler…
-----------------------
Kitaplar/ okuma alışkanlığı/çalışmak üzerine;
Okuma alışkanlığı aileden başlayacaktı, O’da büyükleri örnek alıp okuyarak örnek oluşturacaktı.
“Çocuğumuzda kitap sevgisi, okul öncesi başlamıştı. Doğum günlerinde hediye olarak genelde kitap isterdi. Eve alınan gazete sayısı ile kütüphanedeki kitap sayısı artmıştı. O, pazar günleri evdeki gazetelerin tamamını gözden geçirip önemli yazıları okuyordu.”
O yıllarda çocuklar yaz tatillerinde başıboş kalmak yerine bir esnafın/zanaatçının yanına çırak olarak işe verilirdi. Bir yandan harçlık edinirlerken diğer yandan asıl önemlisi çalışma ve emek farkındalığı ile yaşam deneyimi ediniyorlardı.
“Yaz tatilinde kitap-kırtasiye dükkanında işe başladı. Kazandım ama paradan da önemli şeyler varmış. 10 haftada bir okul daha bitirdiğimi, Emeksiz kazanmanın bir anlamının olmadığını gördüm.”
(Bizim çocukluğumuzda da benzer süreçler yaşadık, ancak çocuklarımızı korumaya alıp yaşam deneyimi edinmeleri konusunda onlara pek iyilik etmedik. Zaten yeşilden uzak beton apartmanlarda, oyundan/spordan uzak, dersane/etüd/kurs sarmalında yarış atı nidasında, çocukluklarını pek yaşayamadılar.)
Doğa sevgisi, çevre bilincine ilişkin; “Çiçekler, ağaçlar ilgi gördükçe bulundukları alanı güzelleştiriyor.”
Atatürk’ün; “ağaç çınardır, çınar ise devlet” sözleri ile Yalova’daki köşkün bahçesindeki çınar ağacına zarar verilmemesi için köşkün kaydırılması, ağaç sevgisinin vatan sevgisiyle özdeşleşmesine çok özel bir örnektir.
Türk Devrimi/Türkiye’nin Modernleşmesi/Cumhuriyet ve Gençlik:
Atatürk; “Benim gözümde hiçbir şey yoktur; ben yalnız liyakat aşığıyım. …Benim ümidim gençliktedir.”
Gençlik; idealler ve gelecek demekti. Atatürk, Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet etmişti.
-“Üniversiteler iktidarın, ülke yönetiminde asla yok sayamayacağı kurumlardır. Hele ki gençlik bir ülkenin yarınıdır, yarınlarıdır.”
-“Onun çalıştığı Geometri kitabının yazarı Atatürk’tü.”
-“Kadınlar-erkekler ne kadar şık. Hepimiz bunu Atatürk’e borçluyuz.”
-“Bu kitabı (Nutuk) okumanız bana vereceğiniz en kıymetli hediyedir.”
-“Kadın-erkek yürüyenlerin her biri Cumhuriyetin güzidesiydi.”
---------
"Türkiye’yi tanımak için; yüksek bir tahsil yapmak, batı uygarlığı ile kucaklaşmak, Ankara ve İstanbul’un kaloriferli ılıklığında hayal ve ahkam kesmek yetmez... Tanımak için görmek yetmez...
Türkiye’yi damarlarında ve hücrelerinde duyacaksın... Kafanda yaşayacaksın... Bir gençlik vereceksin o'nu tanımak için... Vücudun toprağının ılıklığını alacak, soğukluğundan donacak, yıllar yılı asırların derdi folklor olmuş hikayesini dinleyeceksin Türkiye’nin...
Türkiye’yi okumak da yetmez... Türkiye ile ağız ağıza, koyun koyuna seneler senesi yaşayabiliyor musun? ... O zaman anlarsın Türkiye’yi... Anladıkça dertlenirsin, dertlendikçe sevdalanırsın... Toprak bitkisiz, baca dumansız, millet donsuz ise kara kara sevgin de çöker zehir zemberek gibi içine... Çalı çalı, için için yanarsın...
İçinde bu yangını duymayan Türkiye’ye kendinden bir şey veremez..." (Dündar Seyhan/Gölgedeki Adam)
Meslek Yaşamından Deneyimler/Değerlendirmeler/Öğütler:
-“Türk polisi, milli mücadele yıllarında da olumsuzluklarına rağmen özverili çalışmalarda bulunmuş, TBMM kararı ile 70’e yakın polis, istiklal madalyası ile taltif edilmiştir.”
-“Adana il emniyet müdürü Cevat Yurdakul’un öldürülmesi onu çok üzmüştü. Yiğit, aydın bir emniyet müdürü şehit edilmişti. Bu ne cüretti!”
-“İnşallah bizim uğradığımız haksızlıklara bu gençler uğramaz.”
-“Sizden çok şey öğrendik. Onurlu yaşamanın ne denli önemli olduğunu anlattınız.”
-“Adalete açılan ilk kapı polistir. Biz yorulmayız, önemli olan adaletin gerçekleşmesi.”
-“Hukuk bilgisi ile mesleki bilgileri yerinde kullanmanın önemini de kanıtlamış oldu.”
-“Asayişi bozanların, onlara hamilik yapanların gözünün yaşına bakmam, gereğini yaparım.”
-“Görevini yapan personeli takdir etmeyi, kendisinin takdir edilmesi gibi görürdü.”
-“Mesleğinde onu öne çıkaran; çalışkanlığı, disiplini, cesareti, hepsinden önemlisi de dürüstlüğü idi.”
-“İkbal için değerlerimi asla feda etmem. Görevde kaldığım sürece işimi en iyi şekilde yapacağım.”
-“Temelinde kıskançlık, hasetlik var. Bizim fikirlerimiz bazılarını rahatsız ediyor.”
-“Bazı etkili/yetkili kişiler, söylentileri veya asılsız ihbarları araştırıp/soruşturmadan taraflı araştırmalara göz yumarak bazı değerli meslek mensuplarını mağdur edip onları küskünler safına itiyordu.”
-“Her kurumda özgül ağırlığı hafif adamlar çıkar.”
(Ender Şahin, İmza Günü, Çoban Yayınları, İstanbul, 2024)
Roman Üzerine...
Kısa/yalın cümleler, sade bir dil, doğal bir anlatım, betimlemeler yerli yerinde, akıcı ve sürükleyici kurgusuyla bir çırpıda yormadan okunabilecek bir eser.
Diyaloglar, adeta dar alanda kısa paslaşmalar gibi. Kısa cümleler daha kısalaşarak, özne-yüklem
şeklinde iki kelimeye düşerken, tek kelimeyle yani yükleme yüklenen bir anlatım da dikkat çekici.
Kısa paragraflar, ardından kısa bölümler şeklinde okumayı kolaylaştırıcı ve sürükleyici bir özellik katmış.
İnsan ilişkilerinde; sevgi içerikli içtenlikli hitaplar, nezaket, sevgi-saygı anlayışı, diyalogları özellikle gençliğe/genç okuyuculara yönelik rol model yapıda işlenmiş.
Kitabın tematik irdelenmesinde, kişisel/toplumsal açıdan pozitif bir anlayış yani olumluluk hakim.
Roman, dil bilgisi yönünden anlatımı ve edebi yönü ile ders kitaplarına taşınabilecek düzeyde.
Ender Şahin…
Kamudaki başarılı meslek yaşamı sonrası,
Sosyal sorumluluk projelerine katkılarla,
Yazarak kendini egale ederken,
Doğa aşığı olarak;
“Doğayı yok edenlerle çocuklarını/torunlarını katledenler arasında fark olmadığını savunur.”
Yazın dünyasına katkıları nedeniyle içtenlikle kutlarken,
-bir meslektaş olarak gıptayla gururlanırken-
Tabi ki kolay değil yazmak ötesinde yayınlayabilmek,
Disiplin /çalışma /sabır /efor/emek ister.
5. romanına imza atmak,
Takdire şayan bir çaba,
Kalemine/emeğine/ beynine sağlık,
Sağlıkla/sağlıcakla vede üretkenliğinle yazarak kal;
Değerli Dostum…
(25. 10. 2024)
Remzi KOÇÖZ