21.8.21

BİR KARDEŞİN ARDINDAN

-Ahmet Uzun Anısına-

Bazı ölümler insanı ağır yaralar, adeta çaresizce keder bulutların da kendinizi bulursunuz. Hele hele 40 yıl öncesine dayanan -1978 Polis Koleji girişli, 1985 Polis Akademisi mezunu 1964 doğumlu- bir kardeşin ani kaybı ise ister istemez daha da üzecektir.

1981 yılı Akademi 4. sınıfında nöbetçi öğrenci olarak reviri kontrol/ ziyaret esnasında kolu/bacağı alçılar içerisinde hüzünlü bir şekilde yatan Akademi 1.sınıf öğrencisi Çanakkale/Ayvacık/Küçükkuyulu Ahmet Uzun ile tanışmamız, benim 1982 yılında/yazında mezuniyet sonrası memleketi Çanakkale’nin ilk görev yerim olması, ardından O’nun 1984 yazında son sınıfa geçerken stajda Çanakkale'yi seçmesi uzun uzadıya bir abi kardeşlik dostluğuna dönüşecektir.
Çanakkale iline atanmamın ardından 1982-84 yılları içerisinde 2 yıllık süreçte (Gökçeada ve Bayramiç ilçeleri, Çanakkale Merkez Asayiş/Araştırma, Bölge ve Şehiriçi Trafik ekipler gibi) çok değişik birimlerde görevlerim olur. Ahmet’in Çanakkale’ye staja geldiği 1984 yazında yaklaşık 3 ay kadar Bölge Trafikte birlikte aynı ekipte görev yapma yanında, devre arkadaşı Çan’lı Mehmet Biçici ile birlikte aynı bekar evini paylaşacak, istirahatli/izinli günlerimizde de (Küçükkuyu'ya anne/babasının yanına gitmeleri dışında) birlikte olacaktık.
Ailesinin Küçükkuyu’lu olması nedeniyle (Annesinin Nusratlı Babasının ise Yeşilyurtlu) o güzergahta görev yaparken Ahmet’in anne-baba-kız kardeşi ve dayıları ile tanışırız. (Seyfi Dayı dediği Dayıoğlu Seyfettin Tekin idolüydü. Tüm aile onun resmi üniformayla stajda olsa memleketinde görev yapmasından müthiş gurur duyardı. Ahmet giyimiyle kuşamıyla hem özenli hem disiplinli hemde bir kolejli olarak üniforma ona gerçekten yakışıyordu.) Annesi Şükriye Teyzenin bizlere hazırladığı ev yemeklerinin tadı damağımızda sayılır. (Yıllar sonra evlenip çocuk sahibi olarak o güzergahtan ailece geçerken ziyaretimiz özellikle teyzeyi çok sevindirmiş/gururlandırmıştı.)
Benim gibi deniz çocuğu vede deniz sevdalısı olan bu özel ve güzel kardeşimle izinli/istirahatli günlerimizde (o dönem daha küçük olan bu şehirde dar alanda kısa paslaşmalar misali) gündüzleri denizde, akşamları ise kordonboyunda zaman geçerdi. Zaman zaman diğer stajiyer kardeşlerimizde bizlere eşlik ederdi. Çanakkale’de görev sürecimizde Meslek büyüğü amirlerimiz/abilerimiz ve kardeşlerimiz yanında tabiki sivilden de tanıştığımız ve hala görüştüğümüz güzel arkadaşlarımız olmuştur. Ancak kolejlilik aidiyet duygusu nedeniyle arkadaşlıklar/dostluklar daha bir farklı olacaktır.
Ekip görevinin/ekipçiliğin kendine göre zorlukları yanında dayanışma/paylaşma gibi güzellikleri de vardı. 1 günün yarısı olan 12 saat aynı araç içerisinde neredeyse aynı havayı soluyorsunuz. Birlikte çok değişik olaylara tanık olurken valisinden sanatçısına / siyasetçisinden çiftçisine çeşitli insanlarla karşılaşıyor, farklı anlar yaşıyorsunuz.

Ahmet,1985 Akademi mezuniyeti sonrasında Ankara'da EGM/Kaçakçılık Dairesinde görev yaparken, taşradan Ankara’ya gidişlerimde bu kez onun bekar evinde kalır, hasret giderirdik. 90’larda Marmaris'te görevliyken o bölgeden geçerken Ahmet'i ailece ziyaret edecektik. Sonrasında Çerkezköy ilçe müdürlüğü, Mardin ili şark görevi derken 2000’lerin başında (dönemin İçişleri Bakanının istemi üzerine) Sapanca ilçe emniyet müdürü olarak atanacak, Müdür yardımcılığına terfisinin ardından Sakarya il merkezinde iken o güzergahtan Karasu’ya geçişlerimizde görüşmelerimiz olacaktır. (Ahmet kızkardeşi Fahriye’ye çok düşkündü, onun okuyup/meslek sahibi olmasına ve evlenmesine destek olmuş, sonrasında zaman içerisinde kendisi de orman mühendisi Sevilhan hanımla evlenip yuva kurarak, 2003 yılında Ata isimli 1 oğul babası olmuştu.)

Sonrasında 2008 yılı gibi 1. Sınıfa terfi etmesinin ardından memleketi Çanakkale’ye yerleşip, İzmir Bölge Teftiş Kurulunda polis başmüfettişi olarak görev alırken, aynı bölgede olmasak da Ankara’ya teftiş/soruşturma görevleri için geldiğinde Teftiş Kurulunda yollarımız kesişir ve hasret gideririz. 2013 yılı sonbaharında babamları Çanakkale’de gezdirirken (taba renkli deri montuyla, ona yakışan şık giyimiyle) bizlere mihmandarlık ederek yalnız bırakmayacaktır. 2017 yılında ise emeklilik sonrası o çok sevdiği memleketinde -tekneyle açılarak/balık tutarak/ailesine zaman ayırarak- yaşamına devam edecektir. Zaman zaman karşılıklı telefon görüşmelerimiz olmakla birlikte, en son olarak mayıs ayı içerisinde 3 ay kadar önce görüşüp salgın sonrası Küçükkuyu’da buluşmayı planlamıştık. Ne hazindir ki 16 Ağustos pazartesi günü ailece Küçükkuyu’dan geçerken Ahmetlerin baba evini göstermiş, zaman/trafik yoğunluğu nedeniyle kendisini arayamamış, 17 Ağustos Salı günü için kendisini aramayı içimden geçirmiştim. Maalesef, ne hazindir ki o gün telefon mesajlarında kalp krizi sonucu yaşamını yitirdiğini duyunca öylece kalakaldım. Çok erken bir ayrılıktı, yakışıklı kardeşime ölümü hiç konduramamıştım.
Ahmet, 2020 Temmuzunda yaşamını yitiren inşaat ustası/emekçi babası Hüseyin amca gibi kalbine yenik düşerken, O’nun kaybı yakından tanıyanlar/sevenleri için de acımasız bir sürpriz olacaktır. Emniyet Teşkilatının Kolejli bir değeri olarak -mütevazi/beyefendi/ centilmen/saygın bir kişilikte vede o düzgün/insancıl/onurlu duruşuyla- gönüllerde yer alacaktır.

Değerli Kardeşim Ahmet UZUN’a;
Allah'tan rahmet, Ailesi/yakınları/sevenleri/meslektaşları ve de
Kolej camiasına başsağlığı ve sabırlar dilerken,
toprağın bol vede ışıklar içinde ol,
Canım Kardeşim.

(Gömeç / 18. 08. 2021)
Remzi KOÇÖZ

1.8.21

Emeklilik / Veda

Emeklilik  / Veda…

Cumhuriyet’in üçüncü kuşak çocukları olarak 60’lı yıllarda gözlerini açan bizler daha çocuk yaşlarımızda toplumsal duyarlılık noktasında bilinçleniyorduk. Bu ülkenin gençleri olarak meşakkatli günler geçirdik. Siyasi mülahazalar, ideolojik tartışmalar/çatışmalar, felsefi bakışlar derken, sayısız badireler atlatıp, bedeller ödedik. Tüm bunlara rağmen bu ülkenin kuruluş felsefesini oluşturan "Atatürk ve Cumhuriyet" olgusu/duygusu bizi biz yapıyordu. Ortak paydamız oluyordu. Ülkede yaşanan tüm olumsuzluklara, acılara, haksızlıklara ve hukuksuzluklara rağmen biz devletimize, toplumumuza, halkımıza küsmedik.  Büyük önder Atatürk’ün “vatan sevgisi ona hizmetle ölçülür” sözünü düstur edindik. “Halkın hizmetindedir bizim bütün benliğimiz” diyerek hep en önde koşmaya çalıştık.

Bendeniz, 31 Temmuz 2019 itibariyle son imzalarımı atıp dosya, mühür, kimlik kartını teslim ederken Devletten düşümümü yapıp emeklilik dünyasına adımımı attım. 41 yıllık meslek, 37 yıllık bilfiil amirlik/müdürlük sürecinin ardından kazasız-belasız, onurumuzla mesleği tamamlamak güzel bir an..

Rütbelerimizi bileğimizin hakkıyla alırken -ailelerimizin, öğretmenlerimizin, meslek büyüklerimizin emekleri bir yana- kimseden icazet almadan, kimseye biat etmeden, kimseye minnet/rica duymadan bir mesleği tamamlamak yüce bir duygu..

Bizler, görev sürecimizde meslek taassubu yanında etik değerleri göz önünde tutarak hukuku/hakkaniyeti elden bırakmamaya çalıştık.

Tabiki Atatürk ve Cumhuriyet sevdamız olmazsa olmaz çizgimiz.

Yaşam devam ediyor.

Bundan sonraki süreçte; sağlık öncelikli esenlik dolu günler temennimiz.

Saygı, sevgi ve selamlarımla...

(01. 08. 2019)

Remzi KOÇÖZ