SÜLEYMAN ULUS ANISINA…
(Polis Koleji/Akademisi 1967-1973)
Polis Akademisinden 1982 yılında/yazında mezuniyet sonrası Çanakkale iline atanmamın ardından yaklaşık 3 ay Gökçeada, 9 ay Bayramiç ilçesinde görev sonrası 1983 yazında Çanakkale Merkezde Asayiş şubede Araştırma büro amiri olarak başlarım. O yaz tayinlerinde Çanakkale’ye yeni atanan ve Siyasi Şube Müdürlüğüne bakan Başkomiser Süleyman ULUS (Kayseri/Develi 1952 doğumlu, 35325 sicil sayılı) abimizle tanışırım. Bir iki ay geçmeden Ağustos gibi il müdürü değişimi olur. Emniyet müdürü Nejat AÇIKALIN merkeze alınırken Şükrü YETİMOĞLU ise Artvin’den Çanakkale Emniyet Müdürlüğüne atanır. O yıllarda Başkomiserlerin hatta Kom. Yardımcılarının şubelere baktıkları dönemdir.
Şükrü
YETİMOĞLU’nun ilk icraatlarından biri Süleyman abinin yer değişimi olur. Onun
ilk gazabına uğrayanlardan, Ecebat İlçesine atanır. (Çok geçmeden bizde
o gazaptan nasipleniriz.) Eceabat’ın Çanakkale’nin karşısında
feribotla rahat gidilebilen yakın bir yer olması nedeniyle görev dışında
istirahatli günlerimde sık sık Süleyman abiye uğrar, ilçe emniyet binasının
üzeri lojman olduğundan eşi Nurten Hanım ve çocukları (oğlu Semih, kızı Şevda)
ile de tanışır, bahçede/kamelyada
misafirleri olurum. Birkaç kez haftasonu/akşamları denizcilere ait askeri
gazinoda birlikte zaman geçirirken, ilçedeki bazı amir/müdür/subaylar ile de
tanışırım.
(Süleyman
abi ile tanışmadan 1 yıl öncesinde Ayvacık ilçesinde jandarma astsubayı olan
dayısı Kadir AKBULUT’la; sonrasında Küçükkuyu’da onlarla akraba olup o dönem
Karasu Kaymakamlığı yapan, sonrasında vali ve milletvekili olan Ali Haydar ÖNER
ile tanışırız.)
1984 Aralık
itibariyle askerlik için Çanakkale’den ayrılırım. Süleyman Abi ise benim
askerlik dönüşümde (1986) Emniyet Amirliği terfisinin gelmemesi üzerine çok
sevdiği ve gençliğini verdiği mesleğinden ayrılmayı yeğleyip istifa ederek
Bolu’ya yerleşir. Orada ağabeyi/kardeşi ile ortak, inşaat-taahhüt işleri yapar.
Bolu’ya gittikten sonra 1-2 kez telefonla görüşmemizin ve bayram/yılbaşı tebrik
kartı ardından tayin-evlilik-hayat koşturmacasında irtibatı kaybederiz. Taki 2019
yılının Mart ayı sonlarında Müfettiş olarak bir soruşturma nedeniyle
İstanbul’da bulunduğum bir sırada Ankara’da Gazi Hastanesinde tedavi gördüğünü
duyuyorum. Ankara’ya döner dönmez ziyaret için hastaneye uğradığımda ise
taburcu olduğunu öğreniyorum. Sonrasında bir ara telefonuna ulaşıp ararım
düşüncesiyle -zamana bırakma- ihmalimiz olur.
Nisan ayı
içerisinde İstanbul iline bu kez teftiş görevi derken dönüşte de Mayıs ayının
ilk haftasında -Kızılay’da kafasına ağaç dalı düşen çocukluk/mahalle arkadaşım- Emekli
PM A.Nedim FİDAN’ın hastanede/yoğun bakımda 37 günlük yaşam mücadelesinde yanında
olmaya çalışıyorum. Ancak komadan çıkamayan arkadaşımı memlekette toprağa
verip, iki hafta geçmeden bu kez 76’lı Erol ÖZDEMİR abimizin üzüntüsünü
yaşadım. 31 Temmuz 2019 tarihi itibariyle emekli olmam sonrası Kolej Platformu
tarafından oluşturulan 29 Ekim/10 Kasım etkinliklerine katılım yanında ister
istemez kendimizi sosyal-medya arenasında bulduk. Eski
müdürlerimiz/abiler/kardeşler derken 73’lü abilerimizle görüşmemizde (Özer
ALTAN ve Mustafa ACAR) Süleyman abinin kaybını öğrenmem üzerine eşi Nurten
Hanım’a ulaşarak -gecikmeli bir vefa borcu olarak- başsağlığı ve üzüntülerimi
iletirken, Süleyman abiyi 31 Mayıs 2019 günü yani arkadaşımın Şehir Hastanesine
nakli esnasında kaybettiğimizi öğrenmiş oldum.
Zaman akıp
geçiyor. Süleyman abimizin yaşamını kaybetmesi ‘her ölüm erkendir’ sözü yanında
“O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler” sözünü anımsatırken;
Emniyet Teşkilatının Kolej geleneğinden yetişen değerleri arasında -Cumhuriyet
sevdalısı, onurlu yaşamı yeğ tutan kişilikte- yeri müstesna ve gönlümüzdeki
yeri her zaman saygın kalacaktır.
Aramızdan
ayrılışının 1.yılında Süleyman ULUS Abimizi rahmet ve saygı ile anarken, başta
ailesi eşi/çocukları olmak üzere tüm sevenlerine sabır ve kolaylıklar
diliyorum.
Saygı / sevgi
/ selamlarımla…
31 Mayıs 2020
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.