Sade bir yaşam,
Sabırlı/sürekli/kararlı bir çalışma,
Okuma/öğrenme aşkı,
Gösterişsiz, ağır ağır yükselen bir kariyer,
Yeniliklere/yenilenmelere/projelere açık bir zihin,
Malatya'dan 4 kıtaya giden yollar...
Ulusal ve uluslararası olaylar/insanlar/durumlar/deneyimler/düşünceler/öneriler...
(Yusuf Vehbi Dalda /Bir Ömür, Bir Meslek: Beyaz Bülten / 2013)
Bir Ömür, Bir Meslek…
Polis Koleji 1968 ve Akademi mezuniyet tarihi 1971. Kolej sonrası Enstitü/Akademi sürecinde geceleri DTCF Fransız filolojisine de devam ederken, ek diploması (1972) onun mesleki yaşamına farklı bir yön çizecektir. Fransa özellikle Paris’e gitmeyi hayal ederken, turist olarak bile gitmenin zor olduğu bir dönemde mesleğinin sunduğu bir şans yakalayacaktı. Tabi ki şans hiçbir zaman kendi gelmiyordu. Bu şansı yakalamak için çabalamak gerekiyordu. 10 ay Fransa yüksek polis okulunda göreceği eğitim onun ufkunu iyice açacaktı (1973-74). (Cumhuriyet’in 50 yılını Fransız Lyon polis okulunda Türk bayrağını göndere çekmelerinin ardından, Türkiye’yi tanıtıcı sergi açarak Cumhuriyet’i anlamlı ve yakışır bir şekilde kutlayacaklardı.)
Sonraki yıllarda yine yolu Fransa’ya düşecek Paris’te Interpol Genel Sekreterliğinde Türk Polisini temsilen 3 yıl kadar görev yapacaktır. Kadro yaşamı olarak İstanbul/ Ankara/Mardin/Antalya illerinde görev yapmasının ardından Ankara’ya EGM karargahında branş/uzmanlık olarak bütünleştiği İnterpol Dairesinin başkanı olacaktır. İnterpol sonrası bir dönem Koruma daire başkanlığı görevini yürütecektir.
Sonrasında kurumdan izinli olarak 3 yıl Türkiye’deki BM Temsilciliğinde Güvenlik Sorumlusu olarak çalışıp, 2005 yılında kendi isteğiyle emekli olacaktır. Emeklilik sonrası özel güvenlik şirketi kuracak, ancak memuriyet yetişimi ticari alana yansımayınca şirketi sonlandırıp, danışmanlık yapacaktır. (Özel dedektif dernek onursal başkanlığı ve Isaf güvenlik fuar danışmanlığı…)
Emeklilik sonrası Özel Güvenlik yasasının çıkmasında büyük katkıları, bu alanda çok sayıda çeviri/makale yanında bir kitaba da imza atacaktır. Yasalaşmayan özel dedektiflik yasa taslağının mimarlarındandır. Üyesi olduğu TEMÜD-DER yönetimi yanında yayınlarına da etkili bir şekilde katkı sunar.
Yeminli çevirmenlik yanında; polisiye mevzuat ve roman (Karşılaştırılmalı Kriminoloji, Ölüm Sizi Seçti, Kırıklar) çevirileri de yapacaktır.
O mesleğinin kulvarı ile yetinmeyip, özel güvenlik/çevirmenlik gibi farklı alanlarda da kendini yetiştiren/kabul ettiren entelektüel/donanımlı ve saygın bir kişilik olarak anılacaktır.
Ailece emniyet teşkilatı ile bütünleşecek, 3 kuşak Polis Koleji aidiyetleri olacaktır: Abi İbrahim Yıldız, kardeş Hasan, enişte Muzaffer Özbayrak. Abla ise EGM’de sivil memurdur.
------------------------------
Yusuf Vehbi ağabey ile görev sürecinde yollarımız kesişmese de Kolejlilik aidiyeti, -benim gibi bir avamı entelektüel/donanımlı lord bir ağabeyle- bizi ortak değerlerde buluşturdu. Beni sosyal medya/gazete/dergi yazılarımdan yakinen takip eden, mesajla yetinmeyip telefonla arayıp kutlayanlardan, bizlerden gurur duyan, onore eden, yazılarımı okumaktan öte paylaşan, kıskançlık/çekememezlik/görmezden gelmezlik yerine, kişiye hakkını teslim eden bir olgunlukta biri olarak ayrı bir yer tutar.
Maillerime baktığımda 2020’den buyana -bayramlaşma/kutlama gibi mesajlardan öte ne/nasıl yapabiliriz şeklinde sayfalar/dosya içeren değerlendirmeler gibi- ne kadar çok yazışmışız, tabi whatsapp özelden de öyle, kendisiyle telefonla güzel sohbetlerimiz olmuştur.
20 yıl öncesinde 2. Şark dönüşü Ankara’ya geldiğimde (2003) kendimi EGM/Karargahında -bazı arkadaşlarımızın depo diye adlandırdıkları- Hukuk Müşavirliğinde buldum. O günlerdeki odak noktamız: 1. Sınıf olabilecekmiyiz kaygısı!
EGM karargahında görev yapmanın avantajıyla bizlerden çok öncesinde daire başkanı/müfettiş olan ağabeylerle farklı ortamlarda görüşme/sohbet olanağımız oluşur. Yusuf Vehbi ağabeyde bunlardan biri; hoşgörülü yapısıyla bizi küçümsemeden dinleme zahmetine katlanan, -fevriliklerimize takılmadan hemrütbe gibi tartışmaya açık, yani rütbesi/makamıyla değilde kişiliğiyle/donanımıyla karşınızda duran- ve kişisel/kurumsal anlamda iz bırakan meslek büyüklerimden biri.
Bir yandan uzun süre Daire başkanlığı (İnterpol ve Koruma) yapmış diğer yandan yurtdışı hizmetlerde görev yapmış -benim gibi taşra/sokak polisliği yapmış kişilerden- (kesintisiz/uzun süreli görev süreci/becerisi/başarısı ayrı bir yazı konusu olmakla birlikte mübalağa olmasın mezuniyetimizde il müdürü iken 1. Sınıf olduğumuzda da hala o koltuklarını koruyanlardan) makamlara doyamayanlardan daha farklı bir ağabeyimiz.
Küçük rütbelerde yaşadığımız sıkıntıları -terfi gecikmeleri/haksızlıkları vd- biryana taşrada üvey evlat konumunda mesleki donanım/kurslar açısından da atıl bırakılmamızı hazmedemiyor ve olur olmaz bir şekilde; biraz hırçın/asabi vede şahin bir yapıda hemencecik tepki verip kendimi kontrol edemiyordum. İşin gerçeği yaş/kıdem/rütbe olarak kendimizce büyümüştük, ancak uzun süren taşra görevlerinde ilmi siyaset yani politik olma ve diplomasi denilen şeyden bihaber yıllarımızı vermiştik.
Yaşam ve mesleki tecrübesiyle; “geçmişe fazla takılmayıp, gelecek için iyimser/pozitif olmamızı” öğütleyecektir. Yaşam yolculuğunda -kendinizi geliştirebildiğiniz/aşabildiğiniz ölçüde üretici/yaratıcı olma bağlamında - o öğütler önemli/yararlı olacaktır.
Beyaz Bülten…
İnsanların kendi yaşamlarını kaleme almaları özellikle bizim mesleğimizde nadir görülen cesaret isteyen şeyler. Zaten yazmak (kalemşörler dışında) başlıbaşına bir sorumluluk, sorgulama ve yürek ister. (Tabii ki bagajında seni engelleyecek yüklerin olmayacak!)
Otobiyografi, özellikle edebi anlatım yanında geçmişle/yaşadıklarınla (ailenle/ mesleğinle /toplumla) muhasebe/mücadele bağlamında “söz uçar yazı kalır” misali tarihe not düşmektir.
Mesleğe hepimiz güzel hayal/umutlarla başlarken finali tamamlamak her daim öyle olmuyor. Sürekli çatışma/gerilim/adrenalin, nereye kadar diyorsun. Ancak yaşam bir imtihan ise bu meslek bu imtihanın tüm safhaların içeriyor: kirli karanlık işlerden tutunda şöhret/makam hırsına, Bizans /ayak oyunlarına her şey var bu cenahta..
Öyle uzağa gitmeye gerek yok. “İnsan insanın kurdudur” misali en yakınların/ arkadaşların/abilerin/kardeşlerin sana yük/köstek olmasalar bile seni geri çekmeye, başarılarını kıskançlık ötesinde “çamur at izi tutsun” dahası gammazlamaya kadar götürürler. Bu yolculukta çekirdek ailen dışında yalnızsındır.
İşte tüm bu badireleri atlatıp daire başkanlıkları ve yurtdışı görevler yanında, BM’de görev yapma ayrıcalığını yaşayıp mesleği tepe noktada tamamlamak bir başarı öyküsüdür. Ayrıca özel güvenlik alanında verdiği mücadele (hem teoride/pratikte hemde teşkilatta/ ülkede) takdire şayan.
“Beyaz Bülten” gelecek kuşaklara, onurlu bir yaşam öyküsü.
Kaleminize, emeğinize, beyninize ve yüreğinize sağlık.
Sağlıkla/sağlıcakla/üretkenliğinle kal,
Sevgili Yusuf Vehbi Dalda Ağabey…
Selam ve saygılarımla…
(18. 08. 2024)
Remzi KOÇÖZ