“BAĞIMSIZ KOLLUK ŞİKÂYET MEKANİZMASI”
AB müktesebatı ve Eşleştirme Projesi
Çerçevesinde Türkiye ile İngiltere İçişleri
Bakanlıkları arasında yürütülen “Kolluk Denetim Kurulu” ya da “Bağımsız Kolluk Şikayet Mekanizması” adlarıyla
isimlendirilen çalışmalar 2007 yılından buyana yaklaşık iki yıldır
sürdürülmektedir. Bu proje çerçevesinde İngiltere’den gelen uzman kolluk
personeli ile İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişleri, Jandarma, Sahil
Güvenlik ve Emniyet Genel Müdürlüğünden de Başmüfettiş ve uzman personelin
katılmış oldukları üst düzey paydaş toplantıları gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de
uygulanan sistem artıları ve eksileri ile masaya yatırılarak kolluk
dışarısından da sivil toplum kuruluşları diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla, kişilerle
görüşmeler adı altında bir istişare süreci gerçekleştirilmektedir. Bu bağlamda
AB ülkelerindeki uygulamalara ilişkin bu ülkelere (İngiltere ve Portekiz) çalışma
ziyaretleri gerçekleştirilirken, Ankara da merkez teşkilatlarına bilgi edinme
ziyaretleri; pilot iller (İstanbul, İzmir, Mersin, Trabzon, Van) tespit
edilerek benzer ziyaretler bölgesel düzeyde; STK’lar, sokak çocukları,
Çingeneler, madde bağımlıları gibi odak grupları tespit edilerek İstanbul’da da
benzer ziyaretler sürdürülmektedir. Bu projenin finansörlüğünü AB karşılamakta
olup amacı; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının şikayetlerinin tarafsız, etkin,
hızlı ve adil olarak soruşturulmasını sağlayacak yeni bir sistemin
oluşturulmasıdır.
Bu çalışmalar kapsamında
2009 yılı başlarında “Türk Ulusal Polisi ve Jandarması için Bağımsız Bir Kolluk
Şikayet Komisyonu ve Şikayet Sistemi Eşleştirme Projesi” genelinde “İstişare
Belgesi” kitap halinde hazırlanarak bu paralelde hazırlanan anket broşürü
birlikte dağıtılmış ayrıca internet ortamına da atılmıştır. İstişare süreci
olarak ankete katılım 21 Ocak / 27 Şubat tarihleri arası dijital olarak
internet ortamında ve posta yoluyla gerçekleştirilmiş olup sonuçları henüz
açıklanmamıştır.
Türk ve İngiliz İçişleri Bakanlıklarının işbirliğiyle uygulamaya
konulan Bağımsız Kolluk Şikayet Sistemi'nin, Toplumsal ve küresel gelişmelerin
neticesinde Türk kamu yönetiminde Bu ihtiyacı karşılamak için İngiltere'de
2004'ten bu yana kurulu Bağımsız Polis Şikayetleri Komisyonu'nun (IPCC) bir
benzeri olan Bağımsız Kolluk Şikayet Sistemi'nin Türkiye'de kurulmasına karar
verildiği anlaşılmaktadır. Projenin amacı Türkiye’nin idari kapasitesinin AB
üye devletleri seviyesine ulaşabilmesi için bağımsız bir kolluk şikayet
mekanizmasının kurulması yönündedir. Türkiye’nin AB ile imzaladığı Katılım Ortaklığı
Belgesi de bu projeye yeşil ışık yakmaktadır.
Projenin genel felsefesi ve sloganı ise; “kolluk hizmetlerinde tutarlılığın ve adaletin sağlanması; halkın
hakkının, kolluğun itibarının korunması” şeklindedir.
Yeni sistemin getireceği iki yapılanmadan birincisi; AİHS’nin 2 ve 3.
maddelerinin ihlaline ilişkin konular öncelikli olmak üzere, tüm kolluk şikayet
sistemi üzerinde gözetim, değerlendirme ve denetim yetkisine sahip olacak olan “Kolluk Gözetim Komisyonu”, İkincisi
ise kolluğa yönelik ciddi şikayetleri bağımsız olarak soruşturacak Mülkiye
Başmüfettişlerinden oluşan bir “Uzman
Müfettişler Grubu” oluşumudur.
Kolluk Kuvvetleri Etik
İlkeleri:
Proje kapsamında, "Meslek Standartları Etiği"
çerçevesinde 2 Kasım 2007 tarihinde İçişleri Bakanlığı Yönergesi olarak 9
başlık ve 52 maddeden oluşan "Kolluk Kuvvetleri Etik İlkeleri" metni
yayınlanmıştır.
Etik konusunda; Cumhuriyetin ilk yıllarında 1934
yılında çıkarılan ve kendisine yetki veren 2559 sayılı kanunun ilgili
maddelerinde ve buna paralel yayınlanan Talimatname'de ("Polisin
Merasim ve Topluluklardaki Rolüne ve Polis Karakolları Teşkilatlanmasına Dair
Talimatname" Madde 54-Polisin Ahlaki ve Manevi Vasıfları); bugün
Kolluk Etik ilkeleri olarak adlandırılan 52 maddelik genelgenin içeriği 15
madde halinde yayınlanmış olduğunu, hatta bu nitelikler Polis yıldızının 8
köşesinin aralarına birer çizgi ile yerleştirilerek eğitim kurumlarında ve
Polis birimlerinde personele şemalar/panolar şeklinde duyurulmuş olduğunu,
tıpkı İngiliz hukukunda her şeyin yazılı olmadığı gibi Türk polisinin de etik
ilkeleri göğsündeki, şapkasındaki polis yıldızı ile yüreğinde/ruhunda
taşıdığını, polisin bu ilkeleri meslek öncesi ailesinden alarak okullarda ve
meslek içersinde pekiştirdiğini ve etik konusunda meslek disiplininin önem arz
ederek personel üzerinde bir ruh oluşturduğunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Tek başına, yazılı kurallarla personele etik
ilkelerini tebliğ ederek davranışlarını düzenlemelerinin beklenemeyeceği,
olumlu sonuca ulaşmak için önemli olan bu ruhun oluşması gerektiği, mesleğe
alınma ve okullarda eğitim aşamasında ve meslek içerisinde bu ruhun
kazanıldığı/kazanılacağı, Türk toplumu olarak Aile eğitiminde de bu konuların
verildiği, aslında etik kuralların sadece Polis açısından değil iyi bir yurttaş
olmanın gereklerinden olduğu, uygulamada aksayan hususların zaman içersinde
hizmetiçi eğitim ve bilgilendirmelerle aşılacağıdır. Bu ilkeleri kazanamayan,
benimsemeyen, aksini uygulayanlar olduğunda da idari ve adli yönden
cezalandırılacağıdır.
Etik ilkeleri ihlal eden personelin, Emniyet Örgütü
Disiplin Tüzüğü gereğince disiplin yönünden, konusu suç teşkil eden ihlaller
konularında da CMK kapsamında soruşturma yapılarak TCK maddeleri gereğince Adli
yönden cezalandırıldıklarını, etik ilkeler konusunda karşılaşılan ihlallerde
Kolluk yetkilisinden Mülki Amire, Cumhuriyet Savcısından TBMM'ye kadar
vatandaşların şikayet edebilecekleri bir prosedür uygulanmaktadır.
Etik ilkeler konusundaki ihlallerin disiplin
soruşturması çerçevesinde meslekten ihraca kadar ağır bir şekilde
cezalandırıldığı, konusu adli suç kapsamına giren hususların da benzer şekilde
cezalandırıldığı, Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğündeki belirli maddelerin bu tür
ihlalleri birebir olmasa bile cezasız bırakmadığını, "Görev sırasında veya
dışında yasaklanan tutum ve davranışlarda bulunmak", "Hizmet dışında
ve içersinde resmi sıfatın gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak
eylem ve davranışlarda bulunmak" maddelerinin torba madde olarak
kullanılmakta olduğu/olacağı aşikardır.
Anket Sorularına Cevap Olarak Bağımsız
Kolluk Şikâyet Mekanizmasına Bakış:
Gözetim Komisyonu'nun üyelerinin resmi sıfat taşımaları nedeniyle
hiyerarşik bağlamda mevcut kurullardan çok daha bağımsız olabilecekleri
düşünülemez. Amaç bağımsızlık ise yeni bir kurul yerine mevcut kurulların daha
güven içersinde çalışmalarına yönelik düzenlemelerle destek verilebilir.
Yeni bir kurul oluşumunun güvensizliği pekiştirmekten başka bir amaca
hizmet etmeyeceği; aslolan işleyen sistemin aksayan yönlerinin, tıkanıklarının
giderilmesine yönelik tedbirlerin alınmasıdır. Kolluk görevlisinin sebep olduğu
ihlalin/ihmalin dile getirilmesi yeterlidir. Önemli olan bu ihlalin/ihmalin
objektif bir biçimde incelenmesi, soruşturulması ve sonuçlandırılmasıdır.
Görevde personelin ihmali ikinci, üçüncü şahısların mağduriyetine sebep
oluyorsa, kamuya/otoriteye güveni sarsıyorsa,
kasıt ve keyfiyet içeriyorsa ki bunun anlaşılabilmesi için ilgili
personelin tarafsız, adilane, eşit olarak soruşturulması, hukuk çerçevesinde hareket edilmesi
gerekmektedir. Koruma, kayırma, kollama, saklama, örtme gibi mekanizmaların
önüne geçilerek istisnalar yaratılmaması için açıklık/şeffaflık daha da öne
çıkarılmalıdır.
Soruşturmanın objektif bir şekilde yapıldığını hissettirmek, güven
sağlamak açılarından ise sonuçlarının taraflara geri dönüşümü sağlanmalıdır.
Anayasa güvencesindeki temel hak ve özgürlükler, kişi hak ve hürriyetleri,
insan hakları ilke ve prensipleri ile Hukuk çerçevesinde hareket edilmesi
sağlanmalıdır.
Tüm kamu görevlilerinin hesap vermeleri, soruşturulmaları işin doğası
gereği zamanında, hızlı bir şekilde sonuçlandırılarak etkin olunmalı,
istismarlara meydan verilmemelidir. Kurumun en alt amirinden başlayarak en üst
amirine kadar hiyerarşik yapı içerisinde gözetim ve denetim yetkileri
kullanılmaktadır. Ancak üst amirlerde ki yetkilerin daha geniş olduğunu
söyleyebiliriz.
Kolluğa ve kamuya güven yeni kurulacak oluşumlarla kolay kolay
sağlanamaz. Her yeni oluşum sistem olarak ayni hizmeti veren eskisi gibi
yıpranarak zamanla işe yaramaz hale gelecektir. Bu durum kamuya olan güveni
artırmak yerine daha da azaltacaktır. Önemli olan mantalite yada bakış açısını
değiştirerek insan hakları ihlallerini en aza indirgeyecek önlemleri alarak,
gerekirse eğitim sistemini bu çerçeve içerisine oturtmalıyız. Yani suçlularla
uğraşmak yerine önleyicilik üzerine yoğunlaşmamız gerekmektedir.
İmaj ve itibarın sağlanabilmesi için bilinç seviyesinin artırılmasına
öncelik verilmelidir. Bilgi sahibi olmak yeterli değildir. Önemli olan onu
eğitimle pekiştirip yaşam biçimi haline getirerek uygulamada davranış olarak
sergileyerek insan hakları ihlallerini en aza indirgeyebiliriz. Eğitsel
faaliyetlerin artırılması ile profesyonellik yönünde iyileştirmeler
yapılmalıdır. Profesyonel bakış açısı yaratılarak personelin kendini
denetlemesi yani otokontrol sağlanmalıdır.
Ulusal/Uluslararası Etik Kodları konusunda konferans, seminer, sempozyumlar
düzenlenmeli ve eğitsel faaliyetlerin artırılması yönünde iyileştirmeler yapılmalıdır.
Kamuoyu araştırması ve anket çalışmalarına önem verilerek belirli periyotlarla
"Sokak/ Vatandaş gözüyle Polis", “polisten beklentiler” gibi konular
masaya yatırılmalıdır.
İstişare Anketine Katılımlardan Oluşturulacak
Sisteme Karşıt Düşünceler:
- Mevcut
Disiplin Kurulları ne kadar siyasi etki altında ise kurulması düşünülen
Gözetim
Komisyonunun daha fazla etki altında
kalacağı düşünülmektedir. Zira Gözetim Komisyonu üyeleri Bakana yani siyasi
merciye daha yakındırlar.
- Bağımsızlık
için alınacak tedbirlerin, mevcut komisyonlar için de alınabileceği
düşünülmektedir. Başka bir ifadeyle
bağımsızlığı zorlamaya kalkışanlar, karşılarında yasal engeller
bulabilmelidirler.
- Bazılarının
görevi ihmal suçu ile yargılanırken, diğer bir kısmının masumane
duygularla
soruşturma kapsamı dışında bırakılmaması gereklidir.
Herkes için istisnasız işlem başlatılmalı, başvuru sahiplerine cevap verilerek
açıklık politikası uygulanmalıdır.
- Sorunların
çözümü için denetleyeni denetlemek, o da yetmezse daha üst bir denetleme
organı
oluşturmak yeterli addedilemez. Kolluk
kuvvetleri mensupları, insan haklarının önemi konusunda yeterince
bilinçlendirilmedikçe ne kadar denetleme organı kurulursa kurulsun sonuç elde
edilemez.
- İmaj
ve itibar; insana değer verme gereği bilinciyle artar. Eğer kolluk
kuvvetleri
mensuplarına insana değer verme bilinci
yerleştirilirse mevcut komisyonlarla da bu sorunlar halledilmiş olur. Zira eğitim, olmazsa olmazlardandır.
o
Bu
görevlerin farklı bir komisyonun görev alanına dâhil edilmesi,“tüm şikâyetlerin
izlenmesi, etkinlik, şeffaflık ve hesap
verilebilirlik” konularında daha farklı bir uygulamaya yol vermez.
o
Söz konusu
bağımsızlığın sadece “komisyon üyelerinin kolluk kökenli olmaması” noktasında
belirlendiği görülmektedir. Bu bir
bağımsızlık ölçütü değildir.
o
“Dış etki
ve müdahaleden uzak olma” sorunu, idarenin işleyişi ile ilgili genel bir
sorundur.
o
Yapılan
düzenleme, işlerin “bir teftiş kurulundan alınıp başka bir teftiş kuruluna
verilmesi”
boyutunu pek aşmamaktadır.
o
İlgili
kolluk örgütünün bir iç işleyiş ve disiplin sorununa, Kurum dışı müfettişlerin
yaklaşımları eksik olacaktır.
o
Şikayetlerin
takibi ile ilgili zaten yeteri kadar yasal gözlem yetkisi kullanılmaktadır:
idari ve
hiyerarşik denetim, dilekçe hakkı, idari
soruşturmalar, adli yargı yolu, idarenin yargısal denetimi vs. Tüm bu
mekanizmalar, birbirlerini tamamlamak ve birbirleriyle ilişkili olmak
bakımından entegre bir bütünlük oluştururlar. Proje, sanki bu mekanizmalar
yokmuş gibi bir izlenim yaymaktadır. Yeni düzenlemedeki gözlem yetkisi, dar
veya geniş olmaktan öte, mevcut sistemin entegre özelliği dikkate alındığında,
eksik kapatıcı bir mahiyette değildir. Yani ihtiyaç duyulan, eksiği hissedilen
bir yetki değildir.
o
Güven
artıracağı, imaj ve itibar güçlendireceği öngörülen bu yeni düzenleme ve onun
kurumları, birdenbire eleştirilerin
ortasında kendini bulabilir.
o
Türkiye’de
zaten çok yönlü bir denetleme mekanizmasının altında çalışan kolluk örgütlerinin
faaliyetlerinin yeni bir denetleme modülüne
tabi kılınmasının, bir sistem gereksinimi olduğunu düşünmek zordur. AB
müktesebatında önceden belirlenmiş bir yapı veya standart bulunmamaktadır.
Türkiye’de kolluğun hiçbir faaliyeti denetimden vareste tutulmamıştır. Eğer
mevcut sistemin yetersiz kaldığı düşünülüyorsa, yeni modülün bu yetersizliğin
üstesinden geleceğini öngörmek çok zordur.
Proje ile ilgili olarak özet bilgi sunduktan sonra mevcut uygulamayı da
özetlemek gerekmektedir. Ülkemizde Genel kolluk (Emniyet, Jandarma, Sahil
Güvenlik) personeli aleyhine yapılan şikayet ve iddiaları incelemek ve
soruşturmak için kendi sistemleri bulunmaktadır. Teftiş kurulları da bu
sistemin ana unsurlarından birisidir. Şikayet ve iddialar direk ya da dolaylı
yoldan intikal eder etmez muhakkik ya da müfettiş tarafından öncelikle
incelenerek sübut emarelerin mevcudiyeti halinde soruşturulur. Ardından
kişi/kişilerle ilgili Adli, İdari, mali sonuçlar doğurabilecek raporlar
C.Savcılıkları, Disiplin kurulları gibi ilgili mercilere gönderilir.
Mevcut sistemin işlemeyen,
aksayan yönleri olmuştur, olmaktadır, yeni kurulacak sisteminde olacaktır.
Sistemin işlerliğine -aksayan yönlerini de masaya yatırarak- katkı sağlamak
amacıyla aşağıdaki hususları genel olarak sıralayabiliriz:
- Emniyet Teşkilatımızın açık şeffaf
ve hesap verebilir bir yapıda ve anlayışta görev yapması
tüm
mensuplarımız tarafından arzu edilen bir husustur. Gerek görev esnasında
gerekse görev dışında meslek mensuplarımızca işlenen suçların soruşturulması
Türk Hukuk sisteminde belli kurallar bütünü içinde oluşturulmuştur. Genel
hükümler çerçevesinde yapılan adli soruşturmalar ile idare hukuku alanına giren
idari soruşturmaların şekil ve esasları değişik mevzuatta yerini bulmuştur.
(CMK, TCK, Devlet Memurları Kanunu, 4483 sayılı kanun, İdari Yargılama Usul
Kanunu, Emniyet Teşkilatı Kanunu, Disiplin Tüzüğü ve ilgili yönetmelikler)
- Emniyet Genel Müdürlüğü uhdesinde
oluşturulan Teftiş Kurulu Başkanlığı yukarıda sayılan
mevzuat
doğrultusunda teşkilatın periyodik teftişi dışında tüm soruşturmalarını yürüten
bir birimidir. Bu birimde görev yapan Polis Başmüfettişi unvanına sahip olan
yetkililer, teşkilatın birinci sınıf emniyet müdürü rütbesine yükselmiş ve
yaklaşık 25 yıllık mesleki deneyimleri bulunan liyakatli yöneticilerdir. Başmüfettişlerce
yapılan soruşturmalar değişik kademelerden geçtikten sonra bir sonuca
ulaşmaktadır. Sırasıyla, kurul içinde hukuk formasyonuna sahip bir başmüfettiş
tarafından incelenmesi, disiplin kurullarınca hazırlanan dosyanın incelenip
karara bağlanması, itiraz edilmesi halinde idari yargı tarafından incelenmesi
aşamalarından geçmektedir.
- Dolayısıyla bu süreç yapılan
inceleme ve soruşturmalarda adam kayırma, taraf tutma gibi
olumsuz
sonuçlar yerine tamamen objektif bir yapıda hukuki bir karar vermeyi
gerektirmektedir. Önemli ve karmaşık olaylarda konunun soruşturulması amacıyla İçişleri
Bakanlığı doğrudan Mülkiye Başmüfettişlerini görevlendirdiği gibi Polis
Başmüfettişleri ile birlikte görevlendirme de yapmaktadır.
- İdari soruşturmaların yargı
denetimine tabi olması, soruşturmalar nedeniyle verilen kararların
şeffaf bir
şekilde kamuoyuyla paylaşılması, eldeki istatistiklerin gerek basın gerekse
talep eden şahısların hizmetine sunulması mevcut sistemin objektif bir şekilde
çalıştığının göstergeleridir.
§
Ülkemizde genel hatlarıyla kara Avrupa’sı hukuk
sisteminin esasları benimsenmiş ve uygulana gelmiştir. Fransa, İtalya, Almanya,
İsviçre gibi ülkelerden esinlenerek hazırlanmış olan kanunlarımız anlayış ve
sistem itibariyle İngiltere’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelerce
uygulanan Anglo-Sakson Hukuk sisteminden farklılık göstermektedir.
- Avrupa Birliği Müktesebatı
çerçevesinde yürütülen çalışmalar içinde yer alan “Bağımsız
Kolluk
Şikayet Mekanizmasının” bu birlik için de bile sadece 4 ülkede uygulanması
konunun çok yeni olduğunun bir göstergesidir. Projeyi yürüten İngiltere’nin
bile söz konusu mekanizmayı 2004 yılında kurmuş olması sistemin genel kabul
görmediğini göstermektedir. Uygulayan ülkelerde de henüz olumlu/olumsuz bir
değerlendirmeye ulaşılamamıştır.
Sonuç:
Tüm bu gerekçeler çerçevesinde, sistemin; daha etkin ve çağdaş
soruşturma ilkelerine dayalı bir yapıya kavuşturulmasında fayda görülmekte ise
de;
Avrupa Birliği Müktesebatı çerçevesinde yürütülen çalışmalar içinde yer
alan “Bağımsız Kolluk Şikayet Mekanizması”nın yapılandırma çalışmaları, mevcut
sistemin haricinde hem bürokrasiyi artıracak hem de mali külfet ve idari
yapılanmada kargaşalık yaratacak bağımsız yeni bir üst kurulun ve
mekanizmalarının oluşturulması sisteme bir
yarar sağlamayacaktır.
Bunun yerine mevcut sistemin aksayan yönlerinin ortadan kaldırılmasına
yönelik, bağımsız organlarca/uzmanlarca yapılacak ölçme, değerlendirme
çalışmalarında fayda vardır. Böyle bir çalışma mevcut soruşturma (denetim/teftiş)
sistemimizde, içeriden görülemeyen aksaklıkların tespit edilmesini; elde edilen
veriler sonrasında da revize/rehabilite edilmesini sağlayacaktır.
Ancak; yapılacak düzenlemelerle -mensuplarınca, hep ‘sahipsiz’ olduğu değerlendirilen-
Kolluk gücünün siyasal ve benzeri diğer yerel etkilere açık hale gelmekten
korunması gözden kaçırılmaması gereken bir husustur.
Aslolan kolluk gücünü kullanan kurumların hizmet sunduğu
toplum tarafından gözetlenmesi/denetlenmesidir. Kolluk personelinin
davranışlarının memnuniyet ya da memnuniyetsizlik olarak geri bildiriminin
sağlanması sonucu gerçek şeffaflık için gerekli zemin sağlanarak, istenilen değişim/gelişim
yakalanabilecektir.
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.