4.10.19

10 NİSANLAR


   10 NİSANLAR


“Türk Polisine;
Dün sizin hali tavrınızda mertlik ve erkeklik, yürüyüşünüzde intizam  ve ciddiyet, size olan haklı itimadı kuvvetlendirdi ve herkesi memnun etti. Çünkü herkes biliyor ki ve bilmelidir ki, Polis ile Jandarma Kuvvetleri vatandaşlara huzur ve sükun temin eden, Cumhuriyetin kanunlarına ve medeniyet düşmanlarına karşı kullandığı bir kalkandır. Binaenaleyh, Cumhuriyet kanunlarına, memleketin huzur ve asayişine karşı gelebilecek ve vatandaşların hürriyetine tecavüz edebilecek her şeririn kafası behemehal bu kalkana çarpmalı ve parçalanmalıdır.”  M. Kemal ATATÜRK

        Ülkemiz de Çocuklarla 23 Nisan, Gençlerle 19 Mayıs, Askerlerle 30 Ağustos, Halkla 29 Ekim  tarih olarak-takvim olarak özdeşleşmişse; Polislerle de 10 Nisan tarihi takvim olarak özdeşleşmiştir.
          Bazı tarihler, bazı insanlar için farklılıklar yaratır. Farklı anlamlar taşır, farklı duygular yaşatır, tutku haline gelir. 10 Nisan tarihide benim için, benimle ayni yılları-ayni kaderi paylaşanlar için farklı bir tutkudur... Bir dönümdür, bir coşkudur, bir vurgudur... Bir yaş daha büyütür bizleri. Polisin bayramını kutlayan,  ilkleri oluşturan bir ülkeyiz. Dünyanın diğer ülkelerinde görülmeyen bir bayram kutlanır bizim ülkemizde. Gerçi bir yılı ele aldığımızda her günün bir anlamı, bir sahipleneni oluyor. Tarihsel önemleri dışında kuruluşların özel günleri vardır. İşte bunlardan biride Polis günüdür, Polis bayramıdır.

10 Nisan'la ilk tanışmam, Kolej-Akademi yılları;
1975 yılında Polis Kolejine girişimizden 7 ay sonra Polis Teşkilatının 131. kuruluş yıldönümünü kutlayacağız. 1976 yılı sömestr-şubat tatili sonrası 10 Nisan hazırlıkları başlıyor, Okul bahçesinde boy sırasına göre diziliyoruz. Boyumun uzun olması nedeniyle ilk takımda yer alıyor, yürüyüş koluna seçiliyorum. Kolej, o yıllarda Anıttepe’de  Enstitü ile iç içe, Jandarma ile bitişik olarak kullanılan yerde bulunuyor. Okul bahçesinde sınıf komiserlerinin komutları ile çalışmalara başlıyoruz. Zamanla sıralarda fireler oluştukça bir ön sıraya geçiyoruz. İlk çalışmalarımız sonrası herkes yerini buluyor. Dahili kıyafetlerle çalıştığımız için sorun yok. 10 Nisan yaklaştıkça provalara harici kıyafetlerle katılıyoruz. Bu kez başımızda şapka ile yürürken bocaladığımız oluyor. Şapkayı düşürmemek için efor sarf ediyor, şapkamıza konsantre oluyorduk. Son  provalarda trampet takımının yerini bu kez bando takımı alıyor. Her prova sonrası daha da iyiye giderek   güven kazanıyoruz.
Gerçi, Türk toplumu asker bir milletin geleneğini yaşamaktadır. İlk ve Orta okulda bayramlarda- izci grubunda daha çocuk yaşlarda komutlara alışıyoruz. Rahat-hazır ol- uygun adım marş-sol-sağ-sol-sağ-sol... şeklinde okul idarecilerimizin komutlarına uymaya çalışıyor, bazen tökezliyor, bazen de arkadaşlarımızın ayaklarına basıyorduk. Bu kez dikkat sağa bak komutunda sağa bakarak yürürken sıraların bozulup, arkadaşların ayaklarına basma olayını yaşıyoruz. Son provaya çıkarken beyaz tozluk ve eldivenler dağıtılıyor. Ayrıca hafta boyunca değişik etkinliklerde  düzenleniyordu. Türk Polis Teşkilatı 131. yıldönümünü 10 Nisan 1976 günü kutlarken, bizde resmi geçit yürüyüş kolunda bu gururu yaşıyorduk. İlk kez Polis Koleji öğrencisi olarak başkent Ankara’ da lacivert-kırmızı kordonlu tören kıyafetlerimizle caddeleri geçerek  Emniyet Genel Müdürlüğü önünde  konuşlanıyor, ardından tören birliğini  Genel Müdür ve İçişleri Bakanı denetliyor.
Evet, bu 10 Nisanda başlayan yürüyüş kolu görevi Kolej de (3), Akademi de (4) olmak üzere 7 yıl kesintisiz sürüyor. Bazen yürüyüş kolundan kaytarmak aklımızdan geçmiyor değil. Biz yürürken yürüyüş kolunda olmayan arkadaşlarımız yol boyunca bizlere alkışları ile tempo tutuyor, çiçek atıyorlar. O zaman tribünde olmak yerine oyunda olmanın farklılığını yaşıyoruz.

Kadroda Yaşadığım  10 Nisanlar;
1982 yılında, öğrenciliğimiz sona erip mezun olup kadrolara dağıtılıyoruz. Kadroda ilk 10 Nisanı 1983 de Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde buruk bir şekilde yaşıyorum. Ankara’nın o coşkulu havası burada  yok. Kadroda toplam on polis memuru var. Adi adımlar- la Atatürk anıtına yürüyor çelenk koyup saygı duruşu sonrası karakola dönüyoruz. Bizi gören bir kısım esnaf ziyarete geliyor. Bir tek karakol önüne 10 Nisanı belirten bir afiş asıyoruz.  O yıllarda pek afiş, broşür vb. tanıtıcı malzemeler ilçelere gönderilemiyor. Bir sonraki yıl 1984 tarihinde Çanakkale’de yürüyüş kolunda görev alıyorum. Bu biraz daha coşkulu geçiyor. İl Merkezi olması nedeniyle kalabalık bir ortam oluşuyor.
         1984 yılı Aralık dönemi ücretsiz izne ayrılarak askerlik hizmeti için Tuzla piyade okuluna gönderiliyorum. 1985 yılı 10 Nisanında  Yedek subay olarak Çorlu’dayım. İlk kez üniformamdan uzak 140. yıl kutlamalarını yaşamıyorum. Askerlik hizmeti sona erip terhis oluyor, 1 Nisan 1986 günü Çanakkale’de göreve yeniden başlıyorum.  141. yıl kutlamalarında 10 Nisan yürüyüş kolunda bu kez silah takımı önünde yürüyorum. 1987 yılı Çanakkale’de son katıldığım 10 Nisan oluyor.
           1987 yazı, ilk şark görevim için Şanlıurfa’nın Bozova ilçesine tayin oluyorum. 1988 yılının 10 Nisan’ında  kutlama komitesinde ve de sunucu olarak görev alıyorum. Hafta içerisinde sosyal, kültürel, sportif alanlarda değişik etkinlikler düzenliyoruz. Bu güne kadar hep yürüyüş kolunda yer almışken, ilk kez mikrofon karşısında sunucu olarak topluluğa hitap ediyordum. 1989 yılında ise İlçe Emniyet Amir vekili olarak 144. kuruluş yıldönümünde Hükümet Konağı önündeki törenlerin yapıldığı meydanda protokol ve topluluğa günün anlam ve önemini belirtir bir konuşma yapıyorum. Bir yıl önceki sunuculuk deneyiminin katkısı olsa da konuşma metnini geceden geç saatlere kadar ezberlemeye çalışmış, uykusuz kalmıştım. Meslek yaşamımda ilk kez geniş bir topluluğa hitap etmenin heyecanı ile gurur ve coşkusunu da yaşayacaktım. Bozova ilçesinde halkın katılım gösterdiği coşkulu bir gün kutluyoruz. Araçlarımızı, karakolumuzu süslüyor, okulların vatandaşların yoğun ilgi ve ziyaretine tanık oluyoruz. Hafta içinde koşu, masa tenisi, voleybol müsabakaları, resim, şiir, kompozisyon yarışmaları ilgi görüyor.
(O yıllardaki Terör olaylarının etkisine-gölgesine rağmen bölge halkının ilgisi eksik olmuyor. )

1990-1993 yılları arası 10 Nisanları Denizli’nin Güney ilçesinde kutluyoruz. Güney’deki ilgi ve coşku ilk yıllarda Bozova’dakinden daha az oluyor. Daha sonraki yıllar    etkinlikleri geliştirip ilçeyle bütünleşince ilgi ve katılım artıyor.
1994-1997 yılları arası 10 Nisanları Aydın’ın İncirliova ilçesinde kutluyoruz. Bu ilçede her yıl birbirinden daha görkemli kutlamalar gerçekleştiriyoruz. Bu yörenin insanı daha bir farklı yaklaşıyor, bir hafta boyunca etkinlikleri şölene dönüştürüyoruz. Bir sonraki yıl düzenlemeleri için toplumun farklı kesimlerinden öneriler alıyoruz. O yıllarda yerel TV ve radyoların yaygınlaşması daha geniş kitlelere ulaşmamızı sağlıyor. Sportif turnuvalar (Koşu-Pinpon-Bisiklet-Atış vb.), sosyal, kültürel faaliyetler (resim-şiir-kompozisyon-bilgi yarışması-satranç turnuvası), Ziyaretler (Okullar, Huzurevi, Çocuk Yuvaları, Şehit Aileleri) gerçekleşiyor.
(1995 yılında 150. yıl  etkinlikleri kapsamında  gerçekleştirilen masa tenisi turnuvası daire amiri düzeyinde de ilgi görünce büyükler kategorisine katılıyor, İkincilik  kazanıyorum.)

1998- 2003 yılları arası 10 Nisan’ları (6) yıl boyunca Erzurum’da kutluyoruz. İlk (5) yıl kutlama komitelerinde etkin olarak görev alıyor,  Halkla ilişkileri yoğun yaşıyor, dolu dolu bir haftayı etkinliklerle donatıyorduk.
Son olarak 158. yıl kutlamalarını, 2003 yılının 10 Nisan’ını ise daha yoğun yaşayacaktım. İl Emniyet Müdür Vekili olarak  geçmiş yıllarda gerçekleştirdiğimiz etkinliklerden daha yoğun yaşıyorum. Polis radyosu, TRT Erzurum Radyosu, yerel radyo ve  televizyonlarda canlı yayın programları gerçekleştiriyoruz. Spor karşılaşmaları (Güreş, Futbol, Voleybol, Masa tenisi, Polis koşusu, Atış müsabakaları), Sosyal-kültürel etkinlikler (resim, şiir, kompozisyon yarışmaları, öğrenci gençliğe yönelik panel-konferans çalışmaları) Huzurevi, çocuk yuvaları, şehit aileleri, şehitlik ziyaretleri, okul ziyaretleri gerçekleştiriyoruz. Valiliğin ağaç ve orman kampanyasına destek veriyor, Özel Harekat şubesinin konuşlandığı alanı ağaçlandırarak geleceği yeşillendiriyoruz. 
10 Nisan günü; Tören programı çerçevesinde hareket ederek, Erzurum’da resmi törenlerin gerçekleştiği havuz başında protokole, teşkilata, katılımcılara teşkilatı temsilen günün anlam ve önemini belirtir bir konuşma yapıyorum. Ardından Cumhuriyet caddesinde resmi geçit töreni gerçekleştiriliyor. Tören bitişi sonrası polis evinde ikramlar, ardından da Müdüriyet makamında tebriklerin kabulü gerçekleştiriliyor.Hafta boyunca tüm hizmet  otolarımızı, binalarımızı, Cumhuriyet Caddesini bir bayram edasıyla süslüyor, bayraklarla donatıyoruz. Bir hafta dolu dolu yoğun tempoda etkinlikler gerçekleştiriyoruz.

            10 Nisanla ilgili izdüşümler;
            Bir yandan halkla ilişkileri perçinlerken, diğer yandan toplum destekli polis uygulamasının alt yapısını pekiştirmiş oluyorduk. Bu haftalar, teşkilatımızı hizmet verilen bölge halkına tanıtmak için bir nevi fırsat yaratıyor. Onu en iyi şekilde değerlendirmeye çalışarak, Teşkilata getirisi-dönüşümü olması için efor sarf ediyorduk. Yoksa diğer türlü kendimiz çalmış, kendimiz oynamış, kendi kendimize bayram yapmış, kendi kendimizi kandırmış olacaktık
            10 Nisanlarla ilgili en çok hava durumunun etkisini hissederdik. Özellikle 10 Nisan gününün yağışsız geçmesi için dua ederdik. Tıpkı öğrencilerin 23 Nisan ve 19 Mayıs törenleri için yapmış oldukları hazırlıkların hava muhalefeti nedeniyle yapılamaması-ertelenmesinde yaşadıkları  gibi…Yapmış olduğumuz hazırlıkların, halka gösterilememesi, tanıtım için fırsatın kaçırılması demektir. Yağışsız güzel bir havada yapılan törenin görüntüsü güzel olacaktır. Bazı yıllar hava muhalefeti nedeniyle çelenk sunumu-saygı duruşu-istiklal marşı sonrası tören programını kapalı alanda yapmak zorunda kalmıştık. Öğrencilik yıllarımızda ülkenin içersinde bulunduğu olaylar nedeniyle güvenlik açısından töreninin resmi geçit bölümleri iptal edilmiştir. Son olarak 1999 yılındaki resmi geçit törenini Genel seçimlerle ayni günlere rastlaması nedeniyle iptal etmiştik.
10 Nisanların başka bir anlamı da teşkilatın toplumdan ve yönetimden beklentileridir. Nasıl bayramlarda çocuklar büyüklerinden ilgi, sevgi, hediye beklerse, polis teşkilatı da hizmet vermiş olduğu toplumdan ilgi, sevgi, saygı görmek isteyecektir. Yönetimden de Teşkilatın içsel sorunlarının çözümünü isteyecektir. Özlük haklarının, atama ve terfi sıkıntılarının çözümlenmesini, çalışma koşulları ve ekonomik açılardan iyileştirmeler bekleyecektir.
             159. yılda; 10 Nisanlarla ilgili yaşamış olduğum duygularımı, düşüncelerimi, izlenimlerimi özet bir şekilde dile getirmeye çalıştım...
(Her biri ayrı bir değerde, her biri ayrı bir anı dağarcığıdır.)

            Evet, dile kolay değil, yıllar yılları kovalıyor...
Koleje girdiğim 1975 yılından 2004 yılına kadar geçen 10 Nisanlarda ya yürüyüş kolunda, ya komitelerde, yada komite başkanı olarak görev almıştım. Yıllar önce öğrencilik günlerimde kaytarmayı düşünüp de kaytaramadığım, aksine bütünleştiğim 10 Nisanla bu kez genç jenerasyonun eforlarını, dinamizmini izlemenin kıvancının yanında; üç kuşak bir arada olmanın coşkusunu da yaşayacağım. Geçmişten-Emekli Ağabeyler, Bugünden-Biz çalışanlar, Geleceği temsilen Genç Kolejli-Akademili öğrenciler...
         Yıllar sonra Ankara’da, 159. yıl kutlamalarında, Anıtkabir de Ata’nın huzuruna çıkacak, o yılları Kolej-Akademi öğrencilerinin yürüyüş kolunda yeniden yaşayacak, 10 Nisanla tanıştığım o günlere gidecektim...    (Çağın Polisi Dergisi(sayı-28/Nisan/ 2004)

Remzi KOÇÖZ


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.