9.10.19

164. Yıl (2009)

GÜNÜMÜZ POLİSİ 

(164.Yıl - 2009)

 “Başın eğik durursan kendini görürsün, dik durursan evreni görürsün.” (Atasözü) 

2000’li yıllara doğru Türk Polis Teşkilatı personel, araç, gereç, teknik ve bilgi donanımı açısından 21. yüzyıla hazır bir yapılanma sürecine girmiştir. Özellikle ‘Bilgi Çağı’nı yaşayan Dünya ile entegre olma açısından son sürat yapılanmasını günün gelişen, değişen koşulları doğrultusunda çok yönlü olarak sürdürmektedir. Bu sürat birlikte görev yapmış olduğu Mülki-Adli-Askeri Kurumlar başta olmak üzere diğer kuruluşlarla kıyaslanınca küçümsenmeyecek bir mesafe kat edilerek AB Normlarında bir yapılanma, Uluslararası arenadaki emsalleriyle yarışacak bilgi-deneyim ve teknik olgunluğa ulaşmıştır.

Türk Polis Teşkilatı Yurtiçinde olduğu gibi Uluslararası alanda da Birleşmiş Milletler çatısı altında Bosna-Kosova-Makedonya gibi sorunlu Balkan ülkeleri yanında, Afrika, Uzakdoğu Asya gibi Dünyanın farklı kıtalarında, farklı bölgelerinde görev üstlenerek başarı ile yoluna devam etmektedir.

Kriminal Polis Laboratuarlarımız, Dünyaca uygulanan son tekniği kullanarak. Başarılara imza atmış, yapmış olduğu çalışmalar uluslararası arenada güven uyandırmıştır. Olay Yeri İnceleme Şubelerinin Teknik Bürodan görevi devralarak son sürat olayları aydınlatmak için yapılanmış ve de olayların çözümlenmesi aşamasında Tekniği öne çıkarmış ve de sonuçlara da ulaşmaya başlamıştır. Bu aşama Polis Teşkilatımız üzerinde Usta-Çırak yapılanmasına ilave olarak, Bilim-Teknik Akıl ve Mantığı öne çıkarıp, uygulamaya koyarak hayata geçirmiştir.
“Suçludan delile ulaşma yerine, delilden suçluya ulaşma” prensibi Adaletin gerçekleştirilmesi yolunda çağdaş ulusların yıllar önce hem fikir oldukları prensibi hayata geçiriyoruz...

Bilgisayar ve Pol-Net ağı kullanımı maksimum seviyeye ulaşarak Bilişim dünyasında, İleri ülkeleri gıpta ettirecek bir noktaya gelinmiş, e-Devlet‘e giden yolda e-polis olarak diğer kurumların önünde yer tutmaktayız.

Önleyici hizmetler yapılanması olarak karşımıza çıkan uygulama sokağa hakim olmayı amaçlamıştır. Olaylara anında müdahale edecek, Önleyici Hizmetlerin yapılandırılması suçları oluşmadan, suç işleyecekleri caydırma açısından önem kazanacaktır. Artık çağdaş polis suç olduktan sonra Adaletin yerine getirilmesini sağlamak yerine suçun oluşmasını engellemek için, önleyici hizmet ağını yaygınlaştırmaya, bu konuda mesafe kat etmeye başlamıştır.

Diğer yandan gençliğin Uyuşturucu, Terör vb. kötü alışkanlıklardan korunması faaliyetleri kapsamında çalışmalar ciddi bir şekilde yürütülerek, mücadele kesintisiz sürdürülmektedir.  Polisimiz, Çocuk Polisi ile sorunlu çocukların toplum dışına itilmesini önleyerek geleceğin potansiyel suçlularının önüne geçmeye çalışmaktadır. Buda Önleyici Hizmetlerin çok uzun vadeli bir yatırımıdır. Özürlü vatandaşlarımız üzerinde 2559 sayılı Polis Vazife Salahiyet Kanununun 1. Maddesindeki Polisin tanımının içerisindeki “Alil ve acizlere yardım eder” cümlesi yardım görevinin hayata geçirilmesidir. Buda Polisimizin suç ve suçlularla mücadelesi yanında insana hizmet parolası ile yeni bir güvenlik politikası-Stratejisi yaratmasıdır..

Özel Harekat Birimlerimiz Operasyonel gelişmişlik açısından şehiriçi ve kırsal olmak üzere her türlü koşullarda görev başarısını kanıtlamış, teşkilatın gurur kaynağı olmuştur. Polisimiz Havacılık, Denizcilik alanında da aşamalar kaydederek hava filosu ve deniz filosu oluşturarak; pilot, balık adamı, dalgıç şeklinde yardım ve kurtarma ekipleri yetiştirmektedir.

Bilgi çağının gerektirdiği yenilikleri personelimize kazandırmak, halka daha iyi hizmet vermek, bilgi ve hizmet kabiliyetini artırmak amacıyla, yeni teknik ve yöntemleri öğrenme ve zamanında uygulanması için personele yönelik değişik platformlarda Konferans, seminer, Panel gibi eğitim faaliyetleri yaygınlaştırılırken, diğer yandan da Teşkilat içerisinde hizmet içi eğitimler, branş kursları, değerlendirme toplantıları belirli periyotlarla sürdürülmektedir.

‘Toplum Destekli Polis’ uygulaması günden güne güçlenip, “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” anlayışını değersiz kılarak, huzur ve güvenlik toplumla birlikte yakalanacaktır. Dolayısıyla halkla ilişkiler daha da önem arz edecektir. Varlığımızın temel eksenini Toplum ve onun bir parçası olan insan unsuru oluşturmaktadır. İnsan unsuru ekseninde, Tüm toplumun huzur ve güvenliğini sağlamak temel görevimiz olup, bu görevi ifa edenlerin de halkın desteğine ihtiyaç duyduğu ve duyacağı bir gerçektir. Günümüzde de halkın destek ve güveni en temel unsur haline gelmiştir.

Polis-Halk ilişkilerinde, Polise standart bir davranış modelinin kazandırılması başarı için esastır. Buda; Kıyafeti düzgün, Güven veren, İletişim becerisi olan, Saygılı, Güler yüzlü, Hoşgörülü, Eşit davranan, Yardım sever, Uyumlu, İşine bağlı, Eğitimli, Mevzuata hakim vede yıldızımızdaki bizi biz yapan değerlerimiz doğrultusunda Polis yetiştirmekle gerçekleştirilebilir. Ayni zamanda bu değerler Polis mesleğinin Etik değerlerini de oluşturmaktadır. Bu amaçla; gerek hizmet öncesi ve gerekse hizmet içi eğitimlerde Teşkilat mensuplarımızın en iyi bir şekilde yetiştirilmesine çaba sarf edilmektedir.

Türk halkının Emniyet Teşkilatına olan güveni, inancı devam ettiği sürece; teşkilatımız daha iyiye, güzele ve yeniliklere imza atmaya devam edecektir. Polis, kaliteli hizmet ürettiği, tutarlı davranış sergilediği sürece halkın gözünde büyüyecek, sevgi ve güven tazeleyecek; saygınlığı yükselecektir.
Teşkilatımız bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada; bireylerden öte toplumun genelini memnun etme adına, hizmet sektörü olarak kendine düşen görevleri bugünlerde olduğu gibi yarınlarda da azim, sabır ve kararlılıkla sürdürecektir.

Genel durum ve hizmetler açısından teşkilatımız gerçekten zor olan bu görevine rağmen etkin, verimli ve sorumlu bir çalışma ortaya koymak zorunluluğundadır. Çalışma koşulları paralelinde ekonomik ve özlük hakların iyileştirilmesi de en büyük beklentisidir.

İşte Emniyet Teşkilatının gelmiş olduğu nokta da ulaşmış olduğu sürecin panoraması...

Türk Polisi yakalamış olduğu çizgiyi, “Atatürk ve Cumhuriyet” ilkeleri rotasından sapmadan kazanımlarını daha da ileriye taşıyarak, kurumsal statüsünü de müsteşarlık düzeyine/özerk bir yapıya ulaştırmalıdır. 10/Nisan/2009  

         Remzi KOÇÖZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.