10.10.19

Eğitim Yapılanması


EĞİTİM YAPILANMASI

‘Aile-Okul-Çevre üçgeni eğitimin bütünlüğünü içeren bir olgudur. Bireyin eğitimi, aileden başlayarak anne-babanın bakış tarzı ile belirlenir, okullarda verilen öğretimle şekillenir, toplum içinde yaşanan ilişkilerle anlam kazanır/pekişir.’
Çağın gereği akıl ve bilimi öne çıkaran, dogmalardan/tabulardan sıyrılmış, sorgulayan, düşünen, karar veren ve de inisiyatif kullanabilen bakış açısı yanında; Eğitim, istendik yönde davranış yaratma süreci olarak açıklanır. Okulların bitmesi, diplomaların alınması fiili olarak eğitime son verse de eğitimin yaşam boyu sürdüğü/süreceği bir gerçektir. Özellikle günümüz dünyasında kimine göre küreselleşme, kimine göre post modern çağda kimine göre de iletişim/bilişim çağında eğitimin kaçınılmazlığı olmazsa olmazlar olarak gündemimizi işgal edecektir.
Cumhuriyetin kuruluşunda okuryazar olmak sonrasında da ilkokul mezunu olmak toplum ve insanlar için büyük bir aşamaydı.
Nesil geliştikçe ortaokul, lise mezunu olmak ayrıcalık olmuştur. Üniversite ise çok az insanın hedeflediği bir öğrenimdi. Öncelikle elit insanların öncülük yaptığı, diğer kesimlerdeki başarılı öğrencilerin ise devlet burslarıyla teşvik edildiği bir alandı.
Bu süreç devlet memurluğuna alınmada, terfide, yükselmede basamak oldu. Günümüzde üniversite bitirmenin iş/meslek güvencesi olmasa da yükseköğrenim artık hedef haline gelmiştir.
Polis Teşkilatı da Türkiye’nin geçirmiş olduğu süreci bünyesinde uygulayarak kademe kademe eğitim çıtasını yükseltmiştir. Günümüzde iki yıllık PMYO’dan mezun olanların yanı sıra 4 yıllık yüksekokul mezunlarının da tercih edildiği bir aşamaya ulaşılmıştır. Diğer yandan polis koleji ve akademisi ile yöneticilerin yetiştirildiği, bu okulların ardından mastır, doktora gibi lisansüstü eğitimlere de yoğun talep olduğu gözlenmektedir.
Cumhuriyetin kuruluşu ile polis eğitimine de büyük önem verildiği, cumhuriyet öncesi kurulmuş olan İstanbul polis okulu dışında 1923’te Konya’da, 1926’da ise Trabzon’da polis okulu açıldığı, İstanbul Polis Okulu dışında ekonomik gerekçelerle bu okulların 1931 yılında kapandığı, 1930’lu yıllarda Avrupa’dan uzman getirilmesi yanında Türk polislerinin de eğitim amacıyla Avrupa’ya gönderildiği bilinmektedir.
Atatürk, iç güvenlik açısından kurumsallaşma amacıyla Ankara’da bir polis lisesi ve yüksekokulunun kurulmasını öngörmüş; 4.6.1937 tarihli 3201 sayılı ‘Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 18. maddesine dayanılarak, 6.11.1937 tarihinde Polis Enstitüsü ve 1938 yılında da Polis Koleji eğitim-öğretime açılmıştır.
1937 yılında kurulan Polis Enstitüsü’nde öğretim süresi 1940 yılında iki yıla, 1962 yılında üç yıla, 1980 yılından itibaren 4 yıla çıkarılmıştır. İlk 4 yıllık mezunlarını 1982 yılında mezun ettikten sonra 1984 yılında Polis Akademisi olarak isim değişiminin ardından, 2001 yılında çıkarılan Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Güvenlik Bilimleri Fakültesi, Güvenlik Bilimleri Enstitüsü ve PMYO’ndan oluşan bir Üniversite haline dönüşmüştür.  Bilimsel özerkliğe sahip yeni yapılanmanın amacı; Teşkilatın amir ve üst düzey yönetici ihtiyacını karşılamak, ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim-öğretim vermek, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmaktır.
Bilgi çağının gerektirdiği yenilikleri personelimize kazandırmak, halka daha iyi hizmet vermek, bilgi ve hizmet kabiliyetini artırmak amacıyla, yeni teknik ve yöntemleri öğrenme ve zamanında uygulanması için personele yönelik değişik platformlarda konferans, seminer, panel gibi eğitim faaliyetleri yaygınlaştırılırken, diğer yandan da teşkilat içerisinde hizmet içi eğitimler, branş kursları, değerlendirme toplantıları belirli periyotlarla sürdürülmektedir.
Teşkilatımızın eğitim ve bilime verdiği önemin bir göstergesi olarak polis-halk işbirliği ve diğer kuruluşlarla birlikte gerçekleştirilen panel, sempozyum, konferans vb. etkinlikler, süreli ve süresiz yayınlar, bilimsel ve kültürel eserler günden güne artış göstermektedir.

(Bugün Türk Polisi uluslararası arenada öne çıkarak Balkanlar, Orta-doğu, Kafkaslar ve Orta-Asya’daki dost ve kardeş ülkelerin polislerini eğitmekten onur duymaktadır.)

Eğitim yapılanması bu süreci yaşarken Emniyet Teşkilatına orta ve üst düzey amir yetiştiren Polis Akademisine kaynak sağlamak amacıyla Polis Koleji, 1938 yılında Ankara’da açılmış, ilk mezunlarını 1941 yılında verdikten sonra 1950 yılında kapanarak, 8 yıl aradan sonra 1958 yılında yeniden öğretime başlamıştır. Ankara dışında 1985 yılında Afyon, İstanbul ve İzmir illerinde de kolejler açılmış, 1988 yılında Afyon Koleji kapatılarak Adana ve Kayseri illerinde kolejler açılmış, 1992 yılında Adana, Kayseri ve İzmir, 1994 yılında ise İstanbul Polis Koleji kapatılmıştır. Polis Koleji olarak Ankara geleneksel öğrenimine yine tek başına devam ederken 2004 yılında bu kez Bursa Polis Koleji açılmıştır. (2002 yılında yapılan değişiklikle koleje bayan öğrenci alınarak karma eğitim başlanmıştır. Türk kadınının polis teşkilatına alınması da 1932 yılındaki kanun değişikliği sonucu gerçekleşmiştir.)

Polis memuru olarak görev alacakların eğitilerek mesleğe hazırlandıkları Polis Okulları; 1, 3, 6, 9 aylık kursiyerlik dönemlerini geride bırakarak 2001 yılında yapılan değişiklikle 2 yıllık meslek yüksek okuluna dönüşmüştür. Geçmişteki polis okulu olarak yurdun değişik bölge ve illerinde hizmet veren yerlerin (21)’i PMYO’na, (6)’sı da PEM’e dönüştürülürken, 4 yıllık fakülte mezunlarının 6 aylık dönemlerle eğitileceği (9) POMEM (Polis Meslek Eğitim Merkezleri) faaliyete geçirilmiştir. PMYO’lar Polis Akademisi, PEM ve POMEM’ler ise Eğitim Daire Başkanlığı bünyesinde faaliyet göstermektedir.
[Bu okulların dışında 2000 yılında Birleşmiş Milletlerin öncülüğünde Ankara’da Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’na bağlı olarak “Uyuşturucu ve Organize Suçlara Karşı Uluslararası İşbirliği” amacıyla uluslararası nitelikte bir kurum olan “Türkiye Uluslararası Uyuşturucu ve Organize Suçlarla Mücadele Akademisi”(TADOC-Turkısh Internatıonal Academy Agaınst Drugs and Organızed Crıme) kurulmuştur.]

Bir yandan 2001 yılında Polis Akademisi şemsiyesi altında toparlanarak yüksek öğrenim yapılanması kurumsal yapıya kavuşturulurken yer ve sayı olarak dağınıklıktan kurtulanılamamıştır. PMYO’nın belirli bölge ve merkezler dışında eğitim faaliyetleri nitelik açıdan verimli olmamaktadır. Bursa Polis Koleji’nin de kapatılması bu çerçevede değerlendirilebilinir. Okul sayılarının azaltılarak metropol illerdeki okulların kapasitelerinin teknik, donanım, yerleşim, eğitici/akademisyen ve diğer -eğitim açısından gerekli- yönlerden geliştirilmesi daha yararlı olacaktır. Okullardan mezun edilen daha nitelikli personel yanında eğitim amacına ulaşmış, çıta yükselmiş olacaktır.

Sonuçta, Emniyet teşkilatı açısından nicel yönden öte nitel yönlerden -öncelikle eğitimde- yakalanabilecek gelişmeler 21.yy. çerçevesinde yeni bir aşama olacaktır. 10.03.2008

     

Remzi KOÇÖZ





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.