EĞİTİM YAPILANMASI
‘Aile-Okul-Çevre üçgeni eğitimin
bütünlüğünü içeren bir olgudur. Bireyin eğitimi, aileden başlayarak anne-babanın
bakış tarzı ile belirlenir, okullarda verilen öğretimle şekillenir, toplum
içinde yaşanan ilişkilerle anlam kazanır/pekişir.’
Çağın gereği akıl ve bilimi öne çıkaran,
dogmalardan/tabulardan sıyrılmış, sorgulayan, düşünen, karar veren ve de
inisiyatif kullanabilen bakış açısı yanında; Eğitim, istendik yönde davranış yaratma
süreci olarak açıklanır. Okulların bitmesi, diplomaların alınması fiili olarak
eğitime son verse de eğitimin yaşam boyu sürdüğü/süreceği bir gerçektir.
Özellikle günümüz dünyasında kimine göre küreselleşme, kimine göre post modern
çağda kimine göre de iletişim/bilişim çağında eğitimin kaçınılmazlığı olmazsa
olmazlar olarak gündemimizi işgal edecektir.
Cumhuriyetin kuruluşunda
okuryazar olmak sonrasında da ilkokul mezunu olmak toplum ve insanlar için
büyük bir aşamaydı.
Nesil geliştikçe
ortaokul, lise mezunu olmak ayrıcalık olmuştur. Üniversite ise çok az insanın
hedeflediği bir öğrenimdi. Öncelikle elit insanların öncülük yaptığı, diğer
kesimlerdeki başarılı öğrencilerin ise devlet burslarıyla teşvik edildiği bir
alandı.
Bu süreç devlet
memurluğuna alınmada, terfide, yükselmede basamak oldu. Günümüzde üniversite
bitirmenin iş/meslek güvencesi olmasa da yükseköğrenim artık hedef haline
gelmiştir.
Polis Teşkilatı da Türkiye’nin
geçirmiş olduğu süreci bünyesinde uygulayarak kademe kademe eğitim çıtasını
yükseltmiştir. Günümüzde iki yıllık PMYO’dan mezun olanların yanı sıra 4 yıllık
yüksekokul mezunlarının da tercih edildiği bir aşamaya ulaşılmıştır. Diğer
yandan polis koleji ve akademisi ile yöneticilerin yetiştirildiği, bu okulların
ardından mastır, doktora gibi lisansüstü eğitimlere de yoğun talep olduğu gözlenmektedir.
Cumhuriyetin kuruluşu ile polis eğitimine de büyük önem verildiği,
cumhuriyet öncesi kurulmuş olan İstanbul polis okulu dışında 1923’te Konya’da,
1926’da ise Trabzon’da polis okulu açıldığı, İstanbul Polis Okulu dışında ekonomik
gerekçelerle bu okulların 1931 yılında kapandığı, 1930’lu yıllarda Avrupa’dan uzman
getirilmesi yanında Türk polislerinin de eğitim amacıyla Avrupa’ya gönderildiği
bilinmektedir.
Atatürk, iç güvenlik
açısından kurumsallaşma amacıyla Ankara’da bir polis lisesi ve yüksekokulunun
kurulmasını öngörmüş; 4.6.1937 tarihli 3201 sayılı ‘Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun
18. maddesine dayanılarak, 6.11.1937 tarihinde Polis Enstitüsü ve 1938 yılında
da Polis Koleji eğitim-öğretime açılmıştır.
1937
yılında kurulan Polis Enstitüsü’nde öğretim süresi 1940 yılında iki yıla, 1962
yılında üç yıla, 1980 yılından itibaren 4 yıla çıkarılmıştır. İlk 4 yıllık
mezunlarını 1982 yılında mezun ettikten sonra 1984 yılında Polis Akademisi olarak
isim değişiminin ardından, 2001
yılında çıkarılan Polis Yüksek Öğretim Kanunu ile Güvenlik Bilimleri Fakültesi,
Güvenlik Bilimleri Enstitüsü ve PMYO’ndan oluşan bir Üniversite haline
dönüşmüştür. Bilimsel özerkliğe sahip
yeni yapılanmanın amacı; Teşkilatın amir ve üst düzey yönetici ihtiyacını
karşılamak, ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim-öğretim vermek, bilimsel
araştırma, yayın ve danışmanlık yapmaktır.
Bilgi çağının
gerektirdiği yenilikleri personelimize kazandırmak, halka daha iyi hizmet
vermek, bilgi ve hizmet kabiliyetini artırmak amacıyla, yeni teknik ve
yöntemleri öğrenme ve zamanında uygulanması için personele yönelik değişik
platformlarda konferans, seminer, panel gibi eğitim faaliyetleri yaygınlaştırılırken,
diğer yandan da teşkilat içerisinde hizmet içi eğitimler, branş kursları,
değerlendirme toplantıları belirli periyotlarla sürdürülmektedir.
Teşkilatımızın eğitim ve
bilime verdiği önemin bir göstergesi olarak polis-halk işbirliği ve diğer
kuruluşlarla birlikte gerçekleştirilen panel, sempozyum, konferans vb.
etkinlikler, süreli ve süresiz yayınlar, bilimsel ve kültürel eserler günden
güne artış göstermektedir.
(Bugün Türk Polisi uluslararası arenada öne çıkarak Balkanlar,
Orta-doğu, Kafkaslar ve Orta-Asya’daki dost ve kardeş ülkelerin polislerini
eğitmekten onur duymaktadır.)
Eğitim yapılanması bu
süreci yaşarken Emniyet Teşkilatına orta ve üst düzey amir yetiştiren Polis Akademisine kaynak sağlamak amacıyla Polis
Koleji, 1938 yılında Ankara’da açılmış, ilk mezunlarını 1941 yılında verdikten
sonra 1950 yılında kapanarak, 8 yıl aradan sonra 1958 yılında yeniden öğretime
başlamıştır. Ankara dışında 1985 yılında Afyon, İstanbul ve İzmir illerinde de kolejler
açılmış, 1988 yılında Afyon Koleji kapatılarak Adana ve Kayseri illerinde
kolejler açılmış, 1992 yılında Adana, Kayseri ve İzmir, 1994 yılında ise
İstanbul Polis Koleji kapatılmıştır. Polis Koleji olarak Ankara geleneksel
öğrenimine yine tek başına devam ederken 2004 yılında bu kez Bursa Polis Koleji
açılmıştır. (2002 yılında yapılan değişiklikle
koleje bayan öğrenci alınarak karma eğitim başlanmıştır. Türk kadınının polis teşkilatına alınması da 1932 yılındaki
kanun değişikliği sonucu gerçekleşmiştir.)
Polis memuru olarak
görev alacakların eğitilerek mesleğe hazırlandıkları Polis Okulları; 1, 3, 6, 9
aylık kursiyerlik dönemlerini geride bırakarak 2001 yılında yapılan
değişiklikle 2 yıllık meslek yüksek okuluna dönüşmüştür. Geçmişteki polis okulu
olarak yurdun değişik bölge ve illerinde hizmet veren yerlerin (21)’i PMYO’na, (6)’sı
da PEM’e dönüştürülürken, 4 yıllık fakülte mezunlarının 6 aylık dönemlerle
eğitileceği (9) POMEM (Polis Meslek Eğitim Merkezleri)
faaliyete geçirilmiştir. PMYO’lar Polis Akademisi, PEM ve POMEM’ler ise Eğitim Daire Başkanlığı bünyesinde
faaliyet göstermektedir.
[Bu okulların dışında 2000 yılında Birleşmiş
Milletlerin öncülüğünde Ankara’da Organize
Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’na bağlı olarak “Uyuşturucu ve Organize
Suçlara Karşı Uluslararası İşbirliği” amacıyla uluslararası nitelikte bir kurum olan “Türkiye Uluslararası
Uyuşturucu ve Organize Suçlarla Mücadele Akademisi”(TADOC-Turkısh Internatıonal
Academy Agaınst Drugs and Organızed Crıme) kurulmuştur.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.