4.10.19

161. Yıl (2006)


161. Yıl

‘1845’lerden günümüze büyüyerek 200 binlere ulaşan teşkilatın tabi ki  içsel sorunları olacaktır. Çağa, gelişmelere, konjonktüre göre yeni değişikliklere ihtiyaç duyulacak, yeni yeni düzenlemelere gidilecektir. Özellikle teşkilat yasası ile ilgili yeni düzenleme ve iyileştirmeler önem arz edecek, dikkat çekecektir. Şimdi teşkilat bir yandan yeni bir düzenleme ile birikmiş sorunların çözümünü beklerken, diğer yandan Kamu Yönetimi Reformu ile köklü bir değişimin yol kavşağındadır.’

Günümüzde Teşkilat kuruluş yasası, salahiyet yasası kurumun işlevlerini tanımlamada yetersiz kalmaktadır. Teknolojinin gelişimi, küreselleşme ve AB sürecinde emniyet teşkilatı da değişen yasalar ve mevzuat çerçevesinde son sürat kendini yenileme gayreti içersindedir.
Emniyet Teşkilatı açısından teknolojik gelişmeler son sürat devam ederken ’Hukuksal’ açıdan gelişmeler ağır işliyor. Teşkilat kanunu -bizim bildiğimiz- 30 yıl öncesinden değişiyor-değişecek denilirken, bugün hala çalışmaların sürmekte olduğudur. Arada değiştirilen, iptal edilen, yeni çıkarılan maddeler yok değil. Ancak, kurumsallaşma yolunu açacak, teşkilatın genelini rahatlatacak, kucaklayacak, özlük hakların iyileştirilmesi vb. konularda hazırlanan taslaklar çekmecelerde kalmış. 1980 sonrası Emniyet Teşkilatı en büyük kazanımlarını (araç, gereç, hizmet binası, lojman, polisevi, polis kampları vd.) elde etmiştir. Kurumsallaşma yolunu açacak -özerk yapı için-  teşkilat yasasının çıkarılamaması fırsatın kaçırılması yada o dönemin kaybı olarak değerlendirilmektedir.
Yukarıda örneklediğim gibi; 3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı kanununu  günün koşulları doğrultusunda düzenlemek amacıyla yıllardır çalışmalar yürütülmüştür. Tamamı üzerinde olmasa da ek maddeler halinde, KHK’ler şeklinde değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Üzerinde en çok oynanan, değişime uğrayan konulardan birincisi ‘Atama’, ikincisi ise ‘Rütbe Terfi’dir. Adeta bu iki konuda yap-boz şeklinde bir durum göze çarpar. (‘Atama’ ile ilgili mevzuat 20 yılda 7 kez,  ‘Rütbe Terfi ‘ esasları ise son 15 yıl içersinde 5 kez değişime uğramıştır.) (1)
Bu alanda en son kapsamlı düzenleme 06.04.2001 tarihinde kabul edilen 4638 sayılı uygulamada olan mevcut yasadır. Amaç, hiyerarşik yapılanmadaki tıkanmayı, çarpıklığı gidermek, tepe noktasındaki yığılmaları önlemektir. İlk kez olağanüstü dönemler dışında resen- kadrosuzluktan zorunlu emeklilik getirilmek istenir. 1.sınıf  müdürler için ‘Edilebilir’, 2. sınıf müdürler için ‘Edilir’ hükümleri ilk bakışta iptal için sakat bir işlem doğurur. (Belki tersine bir durum söz konusu olsa su götürür, genç olanları emekli edecek, yaş haddine yaklaşanları görevde tutacaksın!) Bu yasa uygulamaya girmeden Anayasa mahkemesince ‘yürütmesi durdurulup’, ardından 2 yıl sonrasında 2003 yılı içersinde ‘iptal’ edilir.
11. 06. 2003 tarihinde Anayasa Mahkemesi esastan kararını vererek 1.Sınıf Emniyet Müdürleri ile ilgili “Emekliye Sevk Edilebilir” bölümünü Anayasaya aykırı bularak ‘İptal’ edilmesine karar verirken, 2. Sınıf Emniyet Müdürleri ile  ilgili “Emekli Edilir” bölümünün Anayasaya aykırı olmadığına karar vermesi sonucu yasanın yürürlüğe girmesinden iki yıl sonra yeni bir  fiili durum ortaya çıkar. Bu iptal kararı 1. sınıflar için sorunu çözerken, asıl mağduriyetleri söz konusu olan 2. sınıflar açısından değişen bir şey olmaz, mahkeme bu çarpıklığı gözden kaçırmış yada dikkate almamıştır. Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar sonucu sorunlar, sıkıntılar çözülemediği gibi ortaya çıkan fiili durum çözümlenmesi karmaşa bir denklem olarak idareyi güç duruma sokar. Bu konuda teşkilatımız 1 maddelik kanun değişikliğini kısa bir zaman diliminde gerçekleştirerek ilklere imzasını atmış, oluşacak  mağduriyeti engellemiştir. (2)
Teşkilat sorunlarının çözülmesi yolunda 1 maddelik yasa değişikliğinin bile umulmayacak derecede yaraları sarabildiğini, yukarıdaki gelişmeleri yakinen yaşadık. Hukuk açısından yaşanan olumsuzlukların giderilmesi yada en aza indirgenmesi teşkilatı hem dışarıda hem de içeride yüceltecek, daha saygın bir duruma getirecektir. Bunun için yanlışta ısrar edilmeyerek idarenin uygulama birliği, Hukuki bakış açısı ile standartların yakalanmasını sağlayacaktır. Bu noktada Hukuk biriminin önemi öne çıkar. Tıpkı önleyici kolluk hizmetleri gibi uygulamadaki aksayabilecek hususların önceden öngörülerek çözümlenme yoluna gidilmesi gibi ‘yol yakınken yanlıştan dönülmesi’ şeklinde sorunlar  sarmal hale gelmeden en aza indirgenebilecektir.
Bu misyon; şu kadar sayıda dava, şu kadar sayıda disiplin cezası, işlerin yoğunluğu, dosyaların, evrakların, sorunların masaya yatırılması değil. Burada beklenilen, pansuman tedbir olarak nitelendirdiğimiz günü rahatlatma yerine, yarayı-hastayı iyileştirmeye yönelik olumlu katkı sağlayabilmektir. İş bittikten sonra görüş sunma yada savunma yerine, mevzuat çıkarma aşamasında yada uygulama öncesi işin başında yapılacak hukuki değerlendirmeler bizleri en az hataya götürecektir. Davaların, haksız uygulamaların büyük ölçüde önüne geçecek, teşkilatı rahatlatacak, kurumsallaşma yolunda büyük katkılar sağlayacaktır.

Sorunların çözümü açısından; Her alanda sayısal bazda belirlilik oluşturulduğu zaman sübjektif yaklaşım ve yapılanmalar ortadan kalkacaktır.Yapılacak olan değişiklik öncesi teşkilatın alt düzeyine kadar görüş alınması sonrası bir sentez  yakalanarak,  demokratik bakış açısı gerçekleştirilebilir.  Bu durumda uygulamalar geneli rahatsız etmeyecek, karamsarlık yaşanmayacaktır. Herkes kendi hakkına, kaderine razı olacak, sık sık değişikliğe de gerek kalmayacaktır.

Personelin özlük hakları ile ilgili sorunları çözüme kavuşmadıkça huzursuzlukların, küskünlüklerin, kırgınlıkların sona ermesi zor görünüyor. Personelin sorunlarını çözmek personele yardımcı olmak şeklinde olmalıdır. Çözümlenmesi gereken bir sorun bürokratik işlemlere bürünerek sarmal bir yapı kazanmamalıdır. Sorunları görmezden gelmek, ötelemek yada geciktirmek şeklinde eziyet haline hiç dönüştürülmemelidir. Kişi açısından hak olan şeylerin  geçersiz gerekçelerle verilmemesi yada uzun bir süre geciktirilmesi insanlarda maddi-manevi tahribat şeklinde mağduriyet yaratacaktır. Zamanından sonra verilecek haklar ise şekilden öteye gitmeyecek; “Geciken adalet, adalet olmayacaktır.”  
Öncelik olarak; ayni rütbe ve kıdemdekiler arasındaki farklılıkları gidermek (Her ikisi de hem rütbe olan Müfettişler ile terfiien Merkez Emniyet Müdürü unvanı alan 1. sınıf emniyet müdürleri  arasındaki 500 Ytl’lik maaş farkı çarpıcı bir örnek olarak dikkat çekmektedir.), bunun yanında günün koşulları doğrultusunda ekonomik açıdan tabandan-tavana geneli rahatlatacak bir iyileştirme olmalıdır. Ekonomik açıdan yapılacak iyileştirmeler diğer sorunların önüne geçerek gündemin başına yerleşmiştir. Artık bu konuda verilen söz yerine para olmalı ve verilecek artışların emeklilikte kesintiye uğramaması yada emekliliğe yansımasıdır. Bu açıdan yapılacak iyileştirme yaş haddine kadar beklemeleri önleyecek,  kadrolardaki tıkanıklığı otomatikman çözerek, hiyerarşik yapılanmadaki çarpıklığı asgariye indirmede önem arz edecektir.
Temennimiz 161. yılda teşkilatın kendi değerlerine değer katarak küskünlükleri, kırgınlıkları, haksızlıkları ortadan kaldıracak yada en aza indirecek düzenlemeleri hayata geçirebilmesidir. O zaman 10 Nisanlar ‘bayram’ olarak amacına uygun olarak kutlanabilecektir.

Remzi KOÇÖZ
   
Dip Not:
(1) KOÇÖZ, Remzi, Emniyet Teşkilatının Yeniden Yapılanma Sürecinde İçsel Sorunlarına Yüzeysel Bakış’,  EGM Polis Dergisi, sayı–43, Nisan-2005
(2) Bakınız, 28.04.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan  5145 sayılı kanunla Emniyet Teşkilatı Kanununun Ek 23 üncü maddesi ve geçici 19 uncu maddesinin birinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.