5.10.19

Emniyet Teşkilatı - Sorunlar (2009)


EMNİYET TEŞKİLATINDA
ATAMA VE TERFİ UYGULAMALARININ
Verimli İnsan Kaynakları Yönetimi Bağlamında
DEĞERLENDİRİLMESİ

                                                                                                                      Remzi KOÇÖZ [*]
   
ÖZET:
2000’li yıllara doğru Emniyet Teşkilatı, Toplam Kalite Yönetimi çerçevesinde değişim, gelişim, iyileştirme, standartların oluşturulması gibi gelişmeler yaşamıştır. Ar-Ge kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar ışığında “Personel gözüyle Teşkilatın Problemleri”, “Emniyet Teşkilatının sorunları ve çözüm önerileri” konularında yapılan araştırmalar dikkat çekmiştir.
Son 25 yıla göz attığımızda en çok iki konuda Atama ve Rütbe Terfi konularında kısa süreli mevzuat değişiklikleri birbirini takip etmiştir. Bu değişiklikler kurumlar açısından insan kaynaklarının önemi ile insan odaklı bakış açısının gelmiş olduğu noktayı göstermektedir.
Bu nedenle, teşkilatın sorunlarını ve bu sorunların çözümüne yönelik öneriler ışığında, köklü bir değişimle karşı karşıya kalınmıştır.
Bu makale ile verimsiz uygulamaların nedenleri incelenmiş, çağdaş ve etkin insan kaynakları yönetimi tecrübeleri ışığında açılımlar getirilmeye çalışılmıştır.
Anahtar sözcükler: Atama, Rütbe Terfi, Yeniden Yapılanma, Profesyonellik, Kurumsallaşma, Emniyet Teşkilatı, Sorunlar, Öneriler



EVALUATION OF APPOINTMENT AND PROMOTION PRACTICES
IN THE POLICE ORGANIZATION WITHIN
THE CONTEXT OF EFFECTIVE HUMAN RESOURCES MANAGEMENT

SUMMARY:
In the framework of Total Quality Management, Police Organization has experienced change, development, improvement, and establishment of standards on the way to 2000s. The studies on “The problems of the Organization from the Perspective of the Personnel”, “The Problems of the Police Organization and Solution Offers” in the light of Research and Development scope caught attention.
When we revise 25 years, short-term legislation revisions on Appointment and Promotion in Rank have pursued each other. These revisions show the importance of human resources in the perspective of the institutions and the point achieved in human-oriented perspective.
For this reason, in the light of the problems of the Organization and solution offers, the Organization has confronted a radical change. 
In this article the reasons for ineffective practices are examined and new evaluations have been made in the light of the experiences on contemporary and effective human resources management.
Key words: Appointment, Promotion in Rank, Re-Organization, Professionalism, Institutionalism, Police Organization, Problems, Offers

‘1982 yılında Polis Akademisinden mezuniyet sonrası görev yaptığım yerlerde 10 Nisanlarda konuşma metni ya da yazı hazırlarken pembe tablolar çizmesem de gelinen süreci gelişme olarak addediyor, geleceğe umut bağlıyordum. Ancak geçen zaman diliminde çok ağır yol alındığını görsem de “böyle gelmiş böyle gitmez/gitmemeli” perspektifinden kendimi alamıyordum.
Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk’ün, 1930’lu yıllarda dile getirmiş olduğu: Muvaffakiyetlerde gururu yenmek, felaketlerde ümitsizliğe mukavemet etmek lazımdır” sözleriyle gelişmeleri pekiştirmeye çalışıyordum.
Bu duygu ve düşüncelerle teşkilatın son çeyrekte yaşamış olduğu sorunları irdeleyerek özellikle Atama ve Terfi çerçevesinde yaşanan gelişmeleri paylaşmak istedim.’ [**]

Giriş:

Batılı ülkelerde 1980’li yıllarda başlayan Kamu Yönetimi ile ilgili yaklaşımlar, Ülkemizde de 1990’lı yıllarda -bu anlayış- araştırma-geliştirme çalışmaları olarak yansımalarını bulmuş, Toplam Kalite Yönetimi paralelinde uygulama aşamasına gelmiştir. 2000’li yıllara doğru TKY ile ilgili çalışmalara başlanılmış, yeniden yapılanma, değişim, gelişim, iyileştirme anlayışı, hizmet alanında standartların oluşturulması TKY adı ile bütünlük kazanmıştır.
‘Araştırmaya, geliştirmeye önem vermeyen kurumlar, kuruluşlar bugünden öte dünde kalarak yerinde sayar ve gelecekten uzaklaşırlar’ değerlendirmesi günümüzde tüm sektörleri hayati olarak, yakından ilgilendirmektedir. Ya gemiye binerek karşıya geçecek, ya dalgalarla boğuşacak, ya da boğulacaksın.
1990’lı yıllardan sonra TKY yolunda Emniyet Teşkilatının yeniden yapılanmasına yönelik önemli çalışmalar başlatılmıştır. Ar-Ge kapsamında gerçekleştirilen bu çalışma ve araştırmalardan örnek verecek olursak:
“Personel gözüyle Teşkilatın Problemleri ve Çözüm Önerileri” adı altında teşkilatın içersinde yaşamış olduğu sorunlar tespit edilerek, “Çözüm önerileri ve çalışmalar”[1] şeklinde kitapçık hazırlanmıştır. Yapılan bu araştırmalar sonucu kısmen veya tamamen mevzuat değişiklikleri uygulamaya konulmuştur.
Gerçekleştirilen bir diğer çalışma ise; “Emniyet Teşkilatının sorunları ve çözüm önerileri” [2] adıyla kitap halinde yayınlanmıştır.
Bir diğer önemli çalışma “Polise asli görevi dışında verilen görevler” olarak karşımıza çıkar. Yıllardır bilinen fakat sessiz kalınan, seslendirilemeyen hususlar yazılı olarak ortaya konulmuştur. Teşkilatın angarya görevlerden arındırılarak asli görevine (kolluk görevi) dönmesi için çalışmalar başlatılmıştır. Güvenlik Dairesi bünyesindeki Dernekler birimi devredilmiştir. Ruhsat işlemleri ile ilgili devirler bunu izlemiştir. Bunun gibi Pasaport, Trafik gibi hizmetlerinde ilgili ya da yeni oluşturulacak kuruluşlara devri öngörülmektedir. Son düzenlemeler ile konser vb. etkinliklerde özel güvenlik kuruluşları görev almaktadır.
Genel olarak Teşkilatın asli görevine dönmesi konusunda “çoktan gelmiş-geçmektedir” şeklinde zaman kaybı seslendirilirken bu konuya daha temkinli yaklaşımlar da göz ardı edilmemelidir. Bu konulardaki farklı bakış açısı gözden kaçırılmamalıdır.  Angaryalardan kurtulalım derken polisle bütünleşmiş hizmetlerin başka kuruluşlara devri kurumun etki alanını daraltacaktır.
Aşağıdaki satırlarla polisin sokağa bütünüyle hakim olamadığı vurgulanmaktadır. “Kapalı kapılar ardındaki polise, halkın yaklaşması düşünülemez. Hiçbir polis, çalışma odasında otururken, güvenlik konusunda, vatandaşa hizmet götürdüğünü zannetmemelidir.” [3] Bizim toplum yapımızda-geleneğimizde polis masa başından öte, insanlarla birebir temas halinde, sokakta düşünülmektedir. Sokaktaki insan polisi dışarıda, yanında görmek istemektedir. Sokaktaki polis O’nun için ayrı bir güvencedir. Yukarıdaki satırlarımızda değindiğimiz gibi; Teşkilatın, angarya görevlerden arınması halinde mevcut güç sokağa daha geniş bir yelpazede yansıyacaktır.
Aslolan sokağa hakim olmaktır. Sokağa ilgisiz kalmamak, önleyici hizmetlere ağırlık vermektir. Ancak teşkilat nicelik olarak genişleyecek, büro hizmetleri farklı yapılandırılacaksa yine yukarıda seslendirdiğim görüşler yabana atılmamalıdır.
Bir başka açıdan yapılan değerlendirmeye göre; “Emniyet teşkilatı insan unsurunun en yoğun olarak kullanıldığı bir kurumdur. Dolayısıyla emniyet personeli, tüm diğer teşkilatlardan daha fazla, kendilerine her zaman ve herkes tarafından bir polis olmaktan ziyade, öncelikle insan olarak gereken önemin verilmesini bekler.”[4]
1937 yılında çıkartılan 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu ile bugünkü Taşra Teşkilatı yapısı oluşturulmuş ve birçok yeni hizmet birimleri ihdas edilmiş, çalışan personel sayısı 6048’e ulaşmıştır[5]. Bugün doğal olarak sayısal açıdan 200 binlere ulaşan teşkilatın kendi içsel sorunları olacaktır. Çağa, gelişmelere, zamana göre yeni değişikliklere ihtiyaç duyulacak, yeni yeni düzenlemelere gidilecektir. Özellikle teşkilat yasası ile ilgili yeni düzenleme ve iyileştirmeler önem arz edecek, dikkat çekecektir.
3201 Sayılı Emniyet teşkilatı kanununu günün koşulları doğrultusunda düzenlemek amacıyla yıllardır çalışmalar yürütülmüştür. Tamamı üzerinde olmasa da ek maddeler halinde, KHK’ler şeklinde değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Üzerinde en çok oynanan, değişime uğrayan konulardan birincisi ‘Atama’, ikincisi ise ‘Rütbe Terfi’dir.
Bu iki konuya ana maddeler halinde göz atalım;

1.      ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME KONUSUNDA DEĞİŞİKLİKLER 
                                                             
            Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme mevzuatı ile ilgili çok sayıda değişiklik gerçekleştirilmiştir. Atama işlemleri 1981 yılından 2002 yılına kadar 21 yılda 7 kez değişime uğramıştır. En uzun mevzuat 8 yıl yürürlükte kalabilmiştir. Bu değişimlerde en çok dikkat çeken husus; 1989 -1992 yılları arası 3 kez, 2000-2002 yılları arasında da 3 kez değişim göze çarpmaktadır. Gerçekleştirilen değişiklikler uygulamaya girmeden ya da birinci yılında yeniden düzenlenmiştir. Her yıl kısmen ya da tamamen bir yönetmelik değişikliğine gidilmiş desek abartmış olmayız. Dikkat çeken bir başka husus; Bölge sayısı ikiden üçe çıkıyor, ardından ikiye düşürülüyor, tekrar üçe çıkarılıyor, tekrar ikiye düşürülüyor. Bir değişimde Rize, diğerinde Yozgat, bir başka değişimde de Tokat ili ikinci bölge (şark) hizmetine dahil ediliyor. 8. değişiklik ise Bakanlar Kurulu’nca 5.5.2008 tarihinde kararlaştırılarak 30.05.2008 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmıştır.
Mevcut “Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği” dışında 2008 yılında bir ilk gerçekleştirilerek 9. değişiklik olarak da adlandırabileceğimiz “Emniyet Genel Müdürlüğü Yurtdışı Teşkilatına Sürekli Görevle Atanacak Personel Hakkında Yönetmelik”[6] çıkarılmıştır. Bu yönetmeliğin asıl amacı uluslararası arenada Türk Polis teşkilatının daha etkin ve üst seviyede temsili ile görev yapmasını hedeflemektedir. Bu yönetmelik gereğince “Genel Müdürlüğün Yurtdışı Teşkilatında görevlendirilecek olan Emniyet Müşaviri ve Emniyet Ataşesi; Uluslararası suç ve suçlularla mücadele etmek üzere ülkemiz ile diğer ülkeler ve uluslararası kuruluşlar arasında imzalanan hukuki metinler ile mütekabiliyet esasları çerçevesinde, akredite bulunduğu ülke veya ülkeler nezdinde ve diğer uluslararası kuruluşlarla, her türlü uluslararası polis işbirliği çalışmalarını yürütmekle görevlidir.”[7]

1.1) Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği İle İlgili Değişiklikler [8]

10. 11. 1981               - Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme  
  Yönetmeliği düzenlenerek Resmi Gazete de yayınlandı.
- Çalışma bölgeleri şark ve garp olmak üzere 1 ve 2. bölge
   olarak düzenlendi.
- 2. bölgede görev yapmayan müdür olamayacak.
           
28. 08. 1989                - Atama Yer Değiştirme Yönetmeliği üzerinde değişiklik
   yapıldı.
- Personelin çalışabileceği bölge sayısı 2 den 3 e çıkarıldı.
- Personelin Doğum yeri ve nüfusa kayıtlı olduğu yerin
   komşu iline atanılabilme hükmü getirildi.

15. 06. 1991               - Bölge sayısı değişmedi, bazı illerin tabi olduğu bölgelerde
  değişiklik yapıldı.
                                   - Branşlı personelin şark ataması düzenlendi.
- Bölgelerde zorunlu çalışma Hizmet süreleri değişti.

11. 09. 1992               - Bölge sayısı değiştirilerek eskisi gibi 2 ye düşürüldü.
- Rize ili şark oldu.

28. 06. 2000               - Hizmet sürelerinin bir kısmı yeniden düzenlendi.
- Yozgat ili şark statüsüne sokuldu.
08. 04. 2001               - Bölge sayısı yeniden 3’e çıkarılarak
- İllerin bir kısmının tabi olduğu bölge ve hizmet süresi
  yeniden düzenlendi.

26. 03. 2002               - Bölge sayısı yeniden düzenlenerek 2’ye düşürüldü.
- Tokat İli şark oldu
- Personel eski çalışmış olduğu ile yeniden atanabilecek,
- Polis memurları isterlerse 2. şark yapabilecekler.
- 1. Sınıf Emniyet Müdürü olabilmek için şark hizmeti
   zorunluluğu getirildi.

30. 05. 2008                - Hem 1. bölge hem de 2. bölge için geçerli olan “Bölgedeki  
  Hizmet Süresinden Sayılmayacak Süreler” başlığı "İkinci  
  Bölgedeki Hizmet Süresinden Sayılmayacak Süreler" şeklinde  
  değiştirilerek içeriğindeki hükümler 2. bölgedeki illerle
  sınırlandırıldı.
                                    - Görevden uzaklaştırılan, tutuklanan veya hüküm giyenlerin 3  
  ayı aşan süreleri ikinci bölge hizmeti kapsamı dışına çıkarıldı.
- İkinci bölgedeki 8 ile ait 14 ilçenin zorunlu hizmet süreleri  
  değiştirildi. (Yürürlük Tarihi: 1.1.2009)
- Ek madde ile “Komiser Yardımcılığı Kursu Mezunlarının  
 Atanmaları” düzenlendi. (Yürürlük Tarihi: 15.7.2008)[9]

 21. 06. 2008                 Yurtdışı Teşkilatına Sürekli Görevle Atanacak Personel ile  
  ilgili koşullar:
- Emniyet Müşaviri için; Emniyet Genel Müdür Yardımcısı,  
  Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, 1.Hukuk  
  Müşaviri, Daire Başkanı, İl Emniyet Müdürü unvanlarında
  görev yapıyor olmak veya 1.Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde
  olmak,
- Emniyet Ataşesi ile Emniyet Ateşe Yardımcısı için;
  Başkomiser, Emniyet Amiri, 4., 3. veya 2. Sınıf Emniyet   
  Müdürü rütbesinde olmak,
- Emniyet Ataşesi ile Emniyet Ateşe Yardımcısı için, bu
  Yönetmelikte belirtilen sınavda başarılı olmak,
- Emniyet Ataşesi ile Emniyet Ateşe Yardımcısı için, KPDS’den
  en az (C) seviyesi puan almış olmak veya buna denk kabul
  edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan bir belgeye sahip
  olmak,
- Yurtdışı Teşkilatında görevlendirilecek Emniyet Müşaviri,
  Emniyet Ataşesi ile Emniyet Ateşe Yardımcısının görev  
  süreleri üç yıldır.


2.  RÜTBE VE TERFİLER İLE İLGİLİ DEĞİŞİKLİKLER [10]

Emniyet Teşkilatı Kanununun 55. maddesi olarak hafızalarımıza yerleşen ‘Rütbe Terfi‘ esasları ile ilgili olarak; 1988 yılından 2001 yılına kadar geçen 13 yıl içersinde 4 kez değişiklik yapılmıştır[11]. Ayrıca 2004 ve 2005 yılında birer maddelik değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bu sürece kısaca göz atmakta yarar vardır.

2.1) 1988 Yılında 311 Sayılı K.H. Kararname İle Değiştirilen Rütbe Terfi Kanunu  
İle Getirilen Değişiklikler:
-          Rütbeler A,B,C,D olmak üzere dört guruba ayrılıyor.
-          Süreler yeniden düzenleniyor.
-          Her rütbeye geçişte sınav esası getiriliyor.
-          Müdürlük rütbesi tek statüde, sınıf ayrımı yapılmamış. İkinci bölgede görev yapmayan amirler müdür olamayacak
-          Master, Doktora, Askerlik, Avukatlık Stajı vb. süreler Rütbe terfiinde değerlendirilmeyecek.
Sınavlar (4) aşamada gerçekleştiriliyor. Spor, Test, Atış ve Mülakatlarda elde edilen puanların ortalaması alınarak sınav notu elde ediliyor.[12] Bu ortalama üzerine kişinin bulunduğu rütbedeki sicil notu ortalaması ekleniyor. Ayrıca İntihap Encümeni (+10) (-10) arası verilen değerlendirme notu eklenerek kişinin Yeterlilik Notu ortaya çıkıyor. Bu ayni zamanda başarı notu olarak yüksekten aşağıya doğru kıdem sıralamasını oluşturuyor. Personel kontenjan durumuna göre terfi ettiriliyor. Bu uygulamada sıkıntılara sebep oluyor. Test, atış ve spor aşamalarında elde edilen puan kişinin bireysel becerilerini objektif olarak ortaya koysa da Mülakatta verilen puan ise sınavın objektifliğini ortadan kaldırmış, Aynı şekilde İntihap Encümeni’nde verin puan da sübjektif değerlendirmeyi öne çıkarmıştır.
Birde buna sicil notlarındaki değerlendirmeleri eklersek terfilerde liyakatin sübjektif değerlerle “Takdir Yetkisi” ile sağlanması ortaya çıkıyor. Örnek olarak “Test, Atış, Sporda (40) puan üzerinden (35) puan ortalaması olan personelin ortalaması mülakattan düşük puan, kuruldan da (-10) puan verildiğinde sicil not ortalaması da (90) puanın altında ise terfi etmesi zorlaşıyor.
Bu düzenleme ile ilgili uygulamada yaşanan sıkıntılar sonucu yeni bir değişikliğe gidiliyor.

2.2) 1991 Yılında 311 Sayılı K. H. K. Değiştirilerek Rütbe Terfi İle İlgili 3748 Sayılı Kanunla Yeni Getirilen Değişiklikler:
-          Rütbeler A,B olmak üzere iki guruba ayrılıyor.
-          Sürelerde değişiklik yapılıyor.
-          Her rütbeye geçişte sınav esası devam ediyor, mülakat kaldırılıyor.
-          Müdürlük rütbesi tek statüde, sınıf ayrımı yapılmamış.
-          Polis amiri olduktan sonra yapılan Master, Doktora, Askerlik, Avukatlık Stajı vb. süreler Rütbe terfiinde değerlendirilecek.
Bu kanunla sınavlardaki sübjektif değerlendirmelere esas olan “Mülakat” ve “Yetkili Kurul” puanı ortadan kaldırıldı.
Ayrıca rütbe terfii değerlendirilmesinde ortadan kaldırılan “Master, Doktora, Askerlik vb süreler” Ancak, “Polis amiri olduktan sonra yapılan” şeklinde düzenlenerek uygulamaya girer. (Bu düzenleme 1993 ve 2001 tarihinde değişikliğe uğrayan kanunda aynen korunmuştur.) Terfi sisteminde yeni sıkıntılar gündeme geldiğinden 2 yıl sonra yeni bir düzenlemeye gidiliyor.

2.3) 1993 Yılında -2 Yıl Sonra- 3870 Sayılı Kanunla Yeni Yapılan Değişiklikler:
-          Rütbeler A,B olmak üzere iki gurup olarak devam ediyor.
-          Sürelerde değişiklik yapılıyor.
-          Her rütbeye geçişte sınav esası kaldırılıyor.
-          Müdürlük rütbesi 1, 2, 3, 4. sınıf olmak üzere 4 guruba ayrılıyor.
-          Terfileri değerlendirmek üzere Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurulu oluşturuluyor.
3870 Sayılı kanunla sınavlar kaldırılarak[13] rütbelerle ilgili meslek dereceleri[14] yeniden değerlendirilmiştir[15].
Bu düzenleme uygulamada hiyerarşik tıkanıklığı çözemeyince öncelikle KHK çıkarılarak ardından yeni bir yasa ile değişikliğe gidiliyor.

2.4) 2000 Yılında 611 sayılı KHK ile yapılan ve sonrasında 2001 Yılında 4638 Sayılı Kanunla Yapılan Değişiklikler [16]:
-    Madde başlığı “Terfi” iken  Terfi ve Atama”
                                                                 şeklinde değiştirilmiştir.
-          Rütbeler A,B olmak üzere iki gurup olarak devam ediyor. B gurubundan A gurubuna geçiş kaldırılarak, Her yıl için sadece % 10 baraj sistemi öngörülüyor.
-          Komiser Yardımcılığı rütbesinde B gurubunda 5 yıllık bekleme süresi 6 yıla çıkarılıyor.
-          Diğer bekleme sürelerinde değişiklik yok. Emniyet Amirliği ve 2. Sınıf Emniyet müdürlüğüne geçişte sınav esası getiriliyor.
-          1. Sınıf Emniyet Müdürü olabilmek için ikinci bölge/şark hizmeti zorunluluğu getirildi.
-          Emniyet Genel Müdürü, 1.Sınıf Emniyet müdürlerinin üzerinde ‘Sınıf Üstü    Emniyet Müdürü’   olarak rütbeler arasında sayılmış, meslek derecesi de ‘Derece Üstü’ olarak gösterilmiştir[17].    
-          Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurulları devam ediyor. Kurullar Mayıs ayı başında toplanarak, kararlarda oy çokluğu esastır.
-          1. ve 2. Sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbelerinde kadrosuzluktan zorunlu emeklilik getiriliyor.
(Bu hüküm yürürlüğe girmeden Anayasa Mahkemesi Yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Ardından yasanın 1. sınıflarla ilgili bölümünü 11.06.2003 tarihinde iptal ediyor.)
Yasanın uygulanması amacıyla; “Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmaları” ile ilgili olarak düzenlemeyi içeren yönetmelik çıkarılıyor [18].

2.4.1. Rütbe Terfii Değerlendirme Kurullarının Çalışmaları ile ilgili Yönetmeliğe itiraz;
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmaları ile ilgili Yönetmeliğin 24 ve 25. maddesi yanında yönetmeliğin Tanımlar başlıklı 4. maddesinde liyakat en çok tartışılan hükümler olarak karşımıza çıkıyor[19].
            23.04.1999 tarihini baz alan 4455 sayılı Af yasasından iki yıl sonra çıkarılan söz konusu yönetmelik hükümleriyle; “İdarenin bir üst rütbeye terfilerde takdir yetkisinin bulunduğu ve değerlendirmeye alınan personel hakkında açılan soruşturmalar ile almış olduğu cezaların da rütbe terfi işlemlerinde göz önünde bulundurulabileceği” açıkça ifade edilmektedir.
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmaları” ile ilgili Yönetmeliğin 25. maddesi ile ilgili terfi edemeyen personel İdari Yargıya giderek Danıştay 12. Dairesinden 12.08.2003 tarihli Yürütmeyi Durdurma kararı alıyor[20].
Ardından ilgili maddenin iptali yönünde süreç işliyor. Danıştay 12. Dairesi, 18.2.2004 günlü, E:2002/2694, K:2004/372 sayılı kararıyla; “Kıdeme ilişkin işlemde rütbe terfilerinde kıdemin yanında liyakatin da esas alınacağı yolundaki mevzuat hükmüne aykırılık bulunmadığı” sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğin 25.maddesinin (a) ve (b) fıkralarının iptaline karar vermiştir[21].
Bu konuda uygulamada yaşanan ve yaşanacak aksaklıkları dile getiren yazıları irdelediğimizde[22]:
 “Yasa ısrarla ‘dosyalardan çıkarılır’ demekte, yönetmelik ise 24 ve 25. maddelerinde yer vermektedir. Bu durumda olması gereken hükümler aşağıdaki şekilde olmalıdır:
a)      Bulunduğu rütbede aldığı adli cezalar,
b)      Bulunduğu rütbede aldığı idari cezalar,
 “Liyakat tespit edilirken o kadar geniş bir saha vardır ki, Nasıl kıdem tespitinde somut kriterler varsa, liyakat tespitinde de somuta yakın kriterler saptanmalıdır. Çünkü terfi etmekte bir özlük hakkıdır. Bunun içinde para yani rızk vardır. Hak vardır. Bu paranın, bu hakkın sahibine verilmesi gerekir”  şeklinde teşkilatın genelinin duygu ve düşünceleri dile getirilmiştir.
Danıştay 12. Dairesinin, Yüksek Değerlendirme Kurulunun rütbe terfi edecek personel hakkında bulunduğu rütbede affa uğramış olsa bile adli mercilerce verilen kararlar ve bu kararlara dayanak alınan fiilleri ile disiplin kurullarınca verilen disiplin cezalarına veya soruşturma bilgilerini ve bu soruşturmalara dayanak olan fiil ve hareketlerini değerlendirmeye tabi tutan Yönetmeliğin 25. maddesinin (a) ve (b) fıkralarının iptalinin ardından temyiz sürecinde bu kez karşımıza farklı bir karar çıkar.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Uyuşmazlık konusunu temyizen inceleme sonucunda 12. Dairenin vermiş olduğu iptal kararını bozarak son noktayı koyar.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 20.10.2005 günlü kararı ile[23];
“Emniyet hizmetinin özelliği ve gereklerine uygun olarak bir üst rütbeye terfi edecek personelin “Liyakat” durumu incelenirken personelin disiplin cezası ya da adli mercilerce verilmiş kararlara dayanak olan tüm eylemleri, sicil, ödül, takdirname, meslek içerisindeki bilgi, beceri ve davranışlarının değerlendirilmesinin 3201 sayılı Yasanın 55. maddesine aykırılık teşkil etmeyeceği açıktır” gerekçesiyle Yönetmeliğin 25. maddesinin (a) ve (b) fıkralarının iptaline yönelik kısmının ‘Bozulması’na oyçoklugu ile karar vermiştir.
Gerçi dava sürecinin son safhası olan karar düzeltme aşaması işletilse de İYUK’un 54. maddesi çerçevesinde davacı tarafından yeni veriler ortaya konamadığı gerekçesiyle İdari Dava Daireleri Kurulu oyçokluğu ile 13. 09. 2007 tarihinde karar düzeltme isteminin reddine kararı vererek nihai sonuca ulaşılmıştır.

2.4.2. 4638 Sayılı Kanunla Yapılan Değişikliklerin İptal Yoluna Başvurusu[24];
-1. maddesiyle değiştirilen 3201 sayılı E.T.K 55.maddesinin (6,7,12,14,15,17.) fıkraları,
- 4.maddeyle eklenen Ek Madde 23’ün (1,2,3.) fıkraları ile ilgili Anayasanın 2,6,7,10,70 ve 128. maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile 08.06.2001 tarihinde öncelikle yürütmenin durdurulması ile Anayasa Mahkemesine iptal davası açılıyor. 19.06.2001 tarihli yürütmenin durdurulması kararı üzerine bu yasa maddeleri uygulamaya konulamıyor[25].

2.4.3. Anayasa Mahkemesi Başkanlığınca 11.06.2003 gün ve E:2001/346-2003/63 sayı ile [26];
I) 1.maddesiyle değiştirilen 04.06.1937 günlü 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55.maddesinin;
a- Altıncı fıkrasının “...liyakat koşullarını belirlemek, ...Genel Müdürlük Merkez Değerlendirme Kurulu... bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
b- Yedinci fıkrasının “...liyakat koşullarını belirlemek, ...Genel Müdürlük Yüksek Değerlendirme Kurulu...” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
c- Onikinci fıkrasının, (B) grubu Komiser Yardımcıları ve Komiserler için rütbelerde ve meslek derecelerinde öngörülen 6’şar yıllık en az bekleme sürelerinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
d- Ondördüncü fıkrasının “…polis amiri olduktan sonra yapılan…” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE [27],
e- Onbeşinci fıkrasının “...paraya çevrilse veya tecil edilse dahi...” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptal isteminin REDDİNE,
f- Onyedinci fıkrasında yer alan “...% 10’unu...” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptal isteminin REDDİNE,

II) 4. maddesiyle 3201 sayılı Yasa’ya eklenen Ek Madde 23’ün;
a- Birinci fıkrasının “...yaş şartı aranmaksızın, ...emekli edilir” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
b- İkinci fıkrasının “...emekliliğe sevk edilebilir” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE [28],
c- Üçüncü fıkrasının “...tekrar Emniyet Hizmetleri Sınıfına dahil bir görevde istihdam edilmeleri mümkün olmayıp...” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, dair karar verilmiştir.
11.06.2003 tarihinde Anayasa Mahkemesi esastan kararını vererek 1.Sınıf Emniyet Müdürleri ile ilgili “Emekliye Sevk Edilebilir” bölümünü Anayasaya aykırı bularak İptaline karar verirken, 2. Sınıf Emniyet Müdürleri ile ilgili “Emekli Edilir” bölümünün Anayasaya aykırı olmadığına karar vermesi sonucu yasanın yürürlüğe girmesinden iki yıl sonra yeni bir fiili durum ortaya çıkmıştır. Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar sonucu sorunlar, sıkıntılar çözülemediği gibi ortaya çıkan fiili durum çözümlenmesi karmaşa bir denklem olarak idareyi güç duruma sokmuştur. Bu konuda teşkilatımız bir maddelik kanun değişikliğini kısa bir zaman diliminde gerçekleştiriyor. 

2.5)  2004 Yılında 5145 Sayılı Kanunla Yapılan Değişiklikler:

-          2. Sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbelerinde
      kadrosuzluktan zorunlu emeklilik kaldırılıyor.
-          2. Sınıf Emniyet Müdürlerine  % 40’ı oranında yaş haddine kadar zorunlu emeklilik ek ödemesi kaldırılıyor.
-          1. Sınıflarda 500, 2. Sınıflarda 800 kişilik kadro kotası kaldırılıyor.
2004 yılındaki bir maddelik kanun değişikliği ile hiyerarşik yapılanmadaki çarpıklık giderilemese de 1. ve 2. sınıflarla ilgili oluşabilecek mağduriyetler engellemiştir. Bu ayni zamanda daha aşağı rütbelerdeki personel açısından da -geleceğini görememe- belirsizliğini ortadan kaldırmıştır[29].
2.5.1. Mesleğe Girmeden Önce Yapılan Askerlik Hizmetinin Rütbe Terfisinde Kıdem Olarak Sayılması;
Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesinin 14. fıkrasında; “Polis amiri olduktan sonra yapılan” bölümü de Anayasa Mahkemesinin ayni tarih ve sayılı kararında Anayasaya aykırı görüldüğünden iptal kararı verilmiştir. Bu karar üzerine Personel Daire Başkanlığının 22.12.2003 tarih ve 221286 sayılı yazıları ile Danıştay Başkanlığından görüş sorulmuş Danıştay 1. Dairesinin 11.02.2004 tarih ve E:2004/8 K:2004/11 sayılı kararında kamu görevlisi iken askerlik yapanların hizmet sürelerinin Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarih gözetilmeksizin değerlendirilmesi gerektiği” hususu belirtilmiştir bu görüş doğrultusunda bu durumda bulunan personelin, ‘Askerlik Süresi Rütbe Kıdeminde’ değerlendirilmiştir. Bu şahıslar dışında kalan personelin Askerlik hizmet süresi kıdemden değerlenmemiştir.
Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı yoruma açık, Danıştay daireleri kararları arasında dahi çelişkiye yol açan, terfi sisteminin ruhuna aykırı, maddenin dokuzuncu ve onikinci fıkralarında öngörülen “rütbelerde ve meslek derecelerinde en az bekleme süreleri” hükmüne açıkça aykırı bir uygulama ile karşı karşıya kalınmıştır.
Bu uygulama üzerine mesleğe girmeden önce askerliğini yapan personelin ilk derece mahkemelerine “Askerlikte geçen hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmemesine dair işleminin iptali ve yoksun kalınan maddi haklarının tazmini talebiyle”, bir yıl içersinde idare aleyhine açtığı davalar 1500’lere ulaşmıştır. Açılan davalar sonucunda; idare lehine sonuçlanan kararlar olmakla birlikte davaların çoğunluğu idare aleyhine sonuçlanmış, davalar Danıştay-Temyiz aşamasında iken bu konuda yeni bir kanun düzenlemesi başlatılmıştır.

2.5.2. Yurtdışı Misyon Koruma Hizmeti Süresinin Rütbe Terfiinde Değerlendirilmesine Yönelik Dava Süreci:
Anayasa Mahkemesi'nin 11.6.2003 tarih ve E:2001/346, K:2003/63 sayılı kararı üzerine, polis amiri olmadan önce yapmış olduğu yurt dışı misyon koruma hizmetinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi ve bulunduğu rütbede kıdemden sayılması için; 3201 sayılı Kanunun 4638 sayılı Kanunla değişik 55. maddesinin, polis amiri olduktan sonra yapılan yurt dışı misyon koruma hizmetinin rütbe terfiinde değerlendirilmesini öngören 14. fıkrası, anılan Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiğinden, yurt dışı misyon koruma hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi gerektiği iddiasıyla idare aleyhine dava yoluna gidilmiştir.
İdare bu davalara karşı yapmış olduğu savunmasında; yurt dışı misyon koruma hizmetini polis amiri olmadan önce yapanların bu hizmet süresinin rütbe kıdeminde değerlendirilmemesinde hukuka aykırılık bulunmadığını ileri sürmüştür.
Ancak idare mahkemeleri Anayasa mahkemesinin kararı çerçevesinde “kamu görevlisi iken bir rütbeye atanmadan önce yurt dışı misyon koruma hizmeti yapanlar ile polis amiri olduktan sonra yurt dışı misyon koruma hizmeti yapanlar arasında herhangi bir ayırım gözetilmeksizin belirtilen hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi gerektiği” gerekçesiyle işlemin iptaline karar vermiştir[30].
Bu süreçte; Askerlik süreleri yanında ‘Yurtdışı Misyon Koruma’ sürelerinin de amirlik rütbe kıdeminden sayılması gerektiği şeklinde idari yargı tarafından işlemin iptali kararları verildiği görülmektedir. Yani misyon koruma görevini geçmiş yıllarda polis memuru rütbesinde yapan amirlerin idare aleyhine açmış olduğu davanın lehine sonuçlanması durumunda 3 yıl,  1.5 yılda askerlikten kıdem alacağını hesaplarsak toplam 4.5 yıl gibi bir süre karşımıza çıkmaktadır. En az rütbede bekleme süresini 3 yıl olarak baz alırsak karşımıza rakamsal olarak 1,5 rütbe süresi çıkmaktadır. Bu sonuç hukuk dışı bir durum tespiti olarak meslek hiyerarşisinde eşitsizliklere yol açacak, mesleğin prestijini sarsacaktır.
Bu konuda dava açan personel sayısı 10 rakamını geçmemekle beraber iptal kararları Temyiz ve Karar Düzeltme aşamalarında da idare aleyhinde sonuçlar olarak karşımıza çıkacaktır.
Askerlik ve Yurtdışı Misyon Koruma Sürelerinin rütbe kıdeminde sayılmamasına karşın dava açan 1500 personel dahil yaklaşık 2000 personelin lehine oluşan bu uygulama sonucunda, kendinden önce amir olan amirlerinin sicil amiri konumuna gelecek ve yaklaşık 10.000 personel mağdur duruma düşecektir.
Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu iptal kararı üzerine[31]; “emsalini geçememe” kriteri ile rütbe terfi sisteminde yaşanan bu çarpıklığın ve sakıncaların giderilmesi amacıyla meslek içi hiyerarşinin korunmasını sağlayacak yeni bir yasal düzenleme zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Konu ile ilgili 27.04.2005 tarihinde 3201 sayılı Kanununun değişik 55 inci maddesinin 14. fıkrası -bir maddelik kanun değişikliği ile- değiştirilmiştir[32].

2.6) 2005 Yılında 5337 Sayılı Kanunla Yapılan Değişiklikler:
- Uzmanlık, Master, Doktora, Avukatlık Stajı    
   gibi süreler rütbe kıdeminde  
   değerlendirilmeyecek.
- Askerlik hizmeti, yurt dışı misyon koruma  
   vb. görevlerde geçirilen süreler bulunulan  
   rütbede değerlendirilecek.
-  Mesleğe girmeden önce yapılan askerlik
              hizmeti, atanılan ilk rütbede ve fiili çalışma  
              süresinden sayılacak.
           -  Hiyerarşik yapıyı korumak için Emsalini  
   geçememe” kriteri getirildi.

            Emniyet Teşkilatı Kanununun değişik 55 inci maddesinin ondördüncü fıkrası -yürürlükten kaldırılan hükümler yerine- aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
           “Mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, master, doktora ve avukatlık stajı rütbe kıdeminde değerlendirilmez. Ancak, bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmeti, yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebi ile geçirilen süreler ile tedavi ve istirahat süreleri, hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki fiili çalışma süresi içerisinde değerlendirilir. Emniyet Teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılır. Bu sürelerin sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanlar rütbe terfilerinde her ne sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemez.”

2.6.1. Askerlik Davaları Sürecinde Yapılan Kanun Değişikliğine İtiraz:
‘5337 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Ana Muhalefet partisinin dışında İstanbul 5. İdare Mahkemesi ‘İtiraz Yoluyla’ Anayasa Mahkemesine başvurur[33]. Anayasa Mahkemesi, açılan davalar üzerine öncelikle ‘Birleştirme Kararı’ alarak esasa geçer[34].
Yüksek Mahkeme, kanunun, “emniyet teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmetinin fiili çalışma süresinden sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanların, rütbe terfilerinde her ne sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemeyeceklerine” ilişkin kanun hükmünü iptal ederek[35], yürürlüğünü durdurur[36].
            Emniyet Teşkilatı Kanununun değişik 55 inci maddesinin ondördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılan hükümler sonrası aşağıdaki şekli almıştır.
“Mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, master, doktora ve avukatlık stajı rütbe kıdeminde değerlendirilmez. Ancak, bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmeti, yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebi ile geçirilen süreler ile tedavi ve istirahat süreleri, hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki fiili çalışma süresi içerisinde değerlendirilir. Emniyet Teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılır.”

2.6.2. Yurtdışı Misyon Koruma Hizmeti Süresinin Rütbe Terfiinde Değerlendirilmesi:
İdare Mahkemesince verilen İşlemin iptali kararına davalı idare temyize gider.  Danıştay 12. Dairesince 19.10.2005 tarihinde “dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına” kararının ardından bu kez idare Karar düzeltme yoluna başvurur. Ayni daire tarafından incelenen dava ile ilgili olarak 6.2.2008 tarihinde oybirliği ile “düzeltilmesi istenen karar kanun ve usule uygun olup, düzeltmeyi gerektiren bir sebep de bulunmadığından düzeltme isteminin reddine” kararı ile hukuki süreç idare aleyhine sonuçlanmıştır.
Yukarıdaki 2.6.1 madde içeriğinde açıkladığımız Anayasa mahkemesi süreci sonunda askerlik ve misyon Koruma süreleri nedeniyle hiyerarşik yapılanmada ortaya çıkan/çıkabilecek çarpıklığın giderilmesi yönündeki “emsalini geçememe” kriteri de yok hükmünde sayılarak yürürlükten kaldırılmıştır.
Böylece yazının 2.5.2 bölümünde kaygılandığımız hususlar karşımıza çıkmış, bu konuda dava açan personel belki de dünyada emsali görülmemiş bir hak elde etmiştir. Ülkemizde Amme İdaresi ve masterin 1, doktoranın 2 yıl olarak geçmişte rütbe kıdeminde sayılması o yıllarda personeli yüksek lisansa yönlendirmek için bir motivasyondu. Kişiler meslekleri dışında yapmış oldukları akademik çalışma sonucunda emsallerinden en fazla 2 yıl kıdem almışlardır. Şimdi ise askerlikle o açığı kapatarak, yurt dışı görevi ile ikiye katlayacaktır.

2.6.3.  (A) ve (B) Grubu Düzenlemesi:
Emniyet Teşkilatında Polis Memuru olarak çalışan ve bunlardan 4 yıllık üniversite mezunlarına yönelik olarak düzenlenen 28.01.2001 tarihli sınavı kazanıp 24.10.2001 tarihinde mezun olanların (A) sınıfı Komiser Yardımcısı olarak mezun olmaları gerekirken (B) grubu sınıfında mezun olduklarına bahisle Anayasa’nın 2, 6, 7, 10, 70 ve 128. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek idare aleyhine açılan davalar 500’lere ulaşınca emniyet teşkilatı yeni bir hukuk süreci ile karşı karşıya kalmıştır.
Savunma Gerekçeleri;
Anayasa Mahkemesi Başkanlığınca 11.06.2003 gün ve E:2001/346-2003/63 sayı ile; 1.maddesiyle değiştirilen 04.06.1937 günlü 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55.maddesinin; Onikinci fıkrasının, (B) Grubu komiser yardımcıları ve komiserler için öngörülen 6’şar yıllık en az bekleme sürelerine ilişkin bölümünün iptali talebinin reddine dair;
“3201 sayılı yasa’nın değiştirilen 55. Maddenin onikinci fıkrası incelendiğinde, (a) grubu polis amirlerinin komiser yardımcılığından başlayarak sınıf üstü emniyet müdürlüğü dahil olmak üzere on farklı meslek derecesi içinde yükselme olanaklarının bulunduğu, (b) grubu polis amirlerinin ise komiser yardımcılığı, komiserlik ve başkomiserlik olmak üzere en fazla üç meslek derecesi içinde yükselebildikleri görülmektedir. Yasakoyucunun, eğitim durumlarındaki farklılığı nazara alarak (b) grubu polis amirleri için daha fazla bekleme süreleri öngörecek biçimde düzenleme getirmesi her iki gruba dahil amirlerin durumlarındaki farklılıktan kaynaklandığından kuralın eşitlik ilkesine aykırılığından söz edilemez. İptal isteminin reddi gerekir şeklinde belirtilmiştir.”
Ayrıca aşağıdaki hususlar da öne sürülür:
a) Mesleğin çok çeşitli dallara ayrılması, yoğun meslek bilgisi ve tecrübe gerektirdiğinden, personelin 3 yılda gerekli bilgi ve birikime sahip olamayacağı,
b) Emniyet Teşkilatı personelinin rütbelere göre dağılımım gösteren mevcut personel piramit yapısı incelendiğinde, Emniyet Müdürleri rütbesinde yığılma olduğu, alt rütbelerdeki personele ise ihtiyaç duyulduğu, görülmüştür.
Diğer taraftan, sadece 1996 yılında açılan komiser yardımcılığı sınavında 532 polis memuru (A) grubu statüsünü kazanmıştır. Bunların öğrenim durumları incelendiğinde hemen hemen tamamının Açık Öğretim Fakültesinden mezun oldukları görülmektedir. Teşkilatımız bünyesinde çalışmakta olan polis memurlarının yaklaşık % 60’ı halen Açık Öğretim Fakültesinde öğrenimlerine devam etmekte ve her geçen gün bu sayı artmaktadır.
3087 sayılı Polis Yükseköğrenim Kanununun 3 üncü maddesinde ise, “Polis Akademisi, Emniyet Teşkilatının orta ve üst kademe amir ve yönetici ihtiyacım karşılayan yükseköğretim kurumu olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, Emniyet Teşkilatının orta ve üst kademe amir ihtiyacını karşılayacak olan yegane birim, Polis Akademisidir.
Bununla birlikte; Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfi ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğinin 40. maddesinde yer alan (B) grubundan (A)  grubuna geçecek amir sayısının o yıl terfi edecek (A) grubundan Başkomiser rütbesinden Emniyet Amirliği rütbesine terfi edenlerin sayısının “...% 10’unu” geçemez bölümünün iptali talebinin Danıştay 12. Dairesince reddine dair kararın gerekçesini ortaya koyar.
Kanunun gerekçesinde de belirtildiği gibi, Yasa koyucu, polis amirlerinin eğitim durumlarına, sayılarına ve kimi rütbelerdeki yığılmalara ilişkin objektif verileri göz önüne alarak, personel piramit yapısını sağlıklı bir yapıya kavuşturmak amacıyla bu statüye ilişkin yeni düzenlemeler getirmiş ve yönetici personel piramidini emniyet hizmetlerinin gereği olarak hedeflenen mesleki nitelikli eğitime dayalı bir yapıya kavuşturabilmek amacıyla (B) grubundan (A) grubuna geçişte % 10 gibi bir oran belirlemiştir. 4638 sayılı Kanun’un Geçici 20. maddesinde yer alan: “Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun olarak komiser yardımcılığı kursunu bitirenler ile bulunduğu rütbede dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun olup (B) grubundan (A) grubuna geçen polis amirleri, (A) grubunda değerlendirilir” şeklindeki kuralla da kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, önceki mevzuata göre (A) grubunda değerlendirilmesi gerekenlere ilişkin kazanılmış haklar korunmuştur.
“Buna göre yürütülen kamu hizmetinin gerekleri dikkate alınarak “(B) grubundan (A) grubuna geçişte bu şekilde bir oran belirlenmesinde anayasa’nın hukuk devleti ilkesine aykırılık görülmemiştir. İptal isteminin reddi gerekir” şeklinde belirtilmiştir[37].

2.6.4. (B) Grubu Dava Süreci:
(B) Grubu dava sürecinde idare mahkemelerinden davanın reddi kararları olduğu gibi işlemin iptali kararları da çıkmıştır. “davalı idare tarafından 4638 sayılı yasayla 3201 sayılı emniyet teşkilatı kanunu’nun 55. maddesinde yapılan değişikliğe göre, 20. 04. 2001 tarihinden sonra komiser yardımcılığı kursu bitirenlerin (B) grubu polis amiri olarak değerlendirileceği iddia edilmekte ise de, bu hükmün bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kursa başlamış olup, kursa devam eden kişilere uygulanmaması gerektiği, aksi bir düşüncenin idareye güvenilirlik ilkesini zedeleyeceği kanaatine varıldığından bu iddiasına itibar edilmemiştir. Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptaline……………….17.05. 2005 tarihinde Oybirliğiyle karar verildi.” Şeklinde gerekçelendirilen dava ile ilgili olarak temyiz sürecinde Danıştay 12. dairesince “davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile ilgili idare mahkeme kararlarının 2577 sayılı kanunun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına ve yeniden karar verilmek üzere dosyanın” adı geçen mahkemelere gönderilmesine karar verilmiştir[38].
İdare mahkemelerinin karar sürecinde bazı idare mahkemelerin itiraz yolu ile Anayasa mahkemesine başvurdukları tarihler ile Danıştay’ın temyiz sürecinde vermiş olduğu kararlar ile Anayasa mahkemesinin bahse konu davayı sonuçlandırması tarihleri örtüşmektedir. Davalı İdare, idari yargı sürecini lehine çevirse de, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vermiş olduğu karar (Anayasa mahkemesi süreci aşağıdaki 2.6.5 ve 2.6.6 maddelerde açıklanmaktadır.) (B) Grubu davacılarının lehinde sonuçlanmıştır.

2.6.5.  (B) Grubu Davaları Sürecinde İtiraz Yoluna Başvuru:
(B) grubu polis amiri olarak komiser yardımcısı kadrosunda görev yapan davacılar, komiser yardımcılığı kursuna başladıkları tarihte yürürlükte olan yasa kuralları gereğince (A) grubu polis amiri olarak atanmaları gerektiğini ileri sürerek yaptıkları başvuruların idarece reddi işlemlerinin iptali istemiyle açmış oldukları davalarda,  itiraz konusu ibarelerin Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Konya 1. İdare ve Ordu İdare Mahkemeleri iptali için itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurmuşlardır [39]. Anayasa Mahkemesi, açılan davalar üzerine 18.5.2005 tarihinde OYBİRLİĞİYLE  ‘Birleştirme Kararı’ vererek esasa geçer.
            Yüksek Mahkeme, esasın incelenmesinde; “3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesini değiştiren 611 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Anayasa Mahkemesi’nce iptaline rağmen, Emniyet Genel Müdürlüğü’nce açılan komiser yardımcılığı kursu sınavına sadece dört yıllık yüksek öğretim kurumu mezunu polis memurlarının başvurabileceği belirtildiğinden, bu sınavda başarılı olarak komiser yardımcılığı kursuna başlayan kişilerde söz konusu kursun sonunda (A) grubu polis amiri olma beklentisi yaratılmıştır. Bu durumda, komiser yardımcılığı kursu devam etmekte iken çıkarılan 4638 sayılı Yasa ile Emniyet Teşkilatı Kanunu’na eklenen geçici 20. maddede, bu Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce dört yıllık yüksek öğretim kurumlarından mezun olarak komiser yardımcılığı kursunu bitirenlerin (A) grubunda değerlendirileceği yolundaki düzenlemenin kapsamına anılan Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihte komiser yardımcılığı kursuna devam edenlerin alınmamış olması, hukuk güvenliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. Açıklanan nedenle, dava konusu kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır. İptali gerekir” şeklinde 5 üyenin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA kanun hükmünü iptal eder[40].  

2.6.6.  Karşıoy Gerekçeleri;
4638 sayılı Yasa’dan önce bir polis memurunun polis amiri olabilmesi, açılacak komiser yardımcılığı sınavını kazandıktan sonra komiser yardımcılığı kursunu da başarıyla bitirmiş olması koşuluna bağlı olduğundan bu aşamalar tamamlanmadan kazanılmış bir haktan söz edilemez.
Öte yandan, Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırılıktan söz edilebilmesi için öncelikle aynı hukuksal durumda olanların farklı kurullara bağlı tutulmaları gerekir. Statüleri arasında özdeşlik olmayanlara aynı kuralların uygulanması ise hukuksal eşitliği bozar.”[41]
“Hukuk güvenliği ilkesi, kişilerin hukuka güvenerek bulundukları davranışları  korumayı ve bu suretle kişilere hukuki güvence sağlamayı amaçlamaktadır. 4638 sayılı  Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarih itibariyle komiser yardımcılığı kursuna devam  edenlerin (A) grubu polis amiri olabilmeleri mümkün olmadığından, bu kişiler  yönünden hukuk güvenliği ilkesinin ihlal edildiğinden söz edilmesi de mümkün  bulunmamaktadır. Belirtilen nedenle itiraz konusu kural, hukuk devleti ilkesine ve  Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir.
            4638 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihte komiser yardımcılığı kursunu  tamamlamış olanlar ile bu tarihte söz konusu kursu henüz tamamlamamış olanlar aynı  hukuki konumda bulunmadıklarından, itiraz konusu kuralda Anayasa’nın 10.  maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.”[42]
Anılan KHK Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş,  verilen süre dolmadan iptal istemine konu kuralı içeren ve 611 sayılı Yasa’nın temel yaklaşımını yineleyen 4683 sayılı Yasa çıkarılmıştır. 611 sayılı K.H.K. nin yürürlükte olduğu süreçte Komiser Yardımcılığı kursuna başlayanlar, kursun başladığı tarihte,  anılan kararnamenin geçici maddesindeki kurs bitirme koşulunu taşımadıklarından 4683 sayılı Yasa karşısında kazanılmış haklarından ve olmayan edinimlerinin zedelenmesinden söz etmek olanaksızdır.” [43]
“Bu durum karşısında davacının 611 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 4638 sayılı Yasa öncesinde var olan 3870 sayılı Yasa hükümlerine göre komiser yardımcılığı kursuna başladığından söz edilemeyeceğinden, yürürlükte ve geçerli olan yasal düzenleme çerçevesinde (A) grubu polis amiri olabilmesi mümkün olmayan davacının, 4638 sayılı Yasa olmasa idi (A) grubu polis amiri olacağı iddiası hukuken dayanaksızdır. Bu durumda itiraza konu kural kazanılmış hakların korunması ve hukuki güvenlik ilkesini ihlal etmemekte ve Anayasa’nın 2. maddesine aykırılık oluşturmamaktadır.” [44]


3. GENEL DEĞERLENDİRME:

Yukarıda açıklamaya çalıştığım hususların metinlerde görüldüğü gibi; Bu iki konuda (‘ATAMA’ ve ‘RÜTBE TERFİ’) yapılan değişiklikler uzun süre uygulanamadan bir yenisine geçiş yapılmıştır. Yapılan her değişiklik bir yenisini doğurmuştur. Her değişim uygulamada kısa süre içersinde sıkıntılar, huzursuzluklar yaratmıştır ki; yenisine, yenilerine ihtiyaç duyulmuştur[45].
            Sübjektif kriterlerden öte objektif, rasyonel bir yapıyı gerçekleştirmek, uygun olanı, en iyiyi yakalamak için uygulamada aksayan hususların tespit edilerek yürürlükte olan sistemin tıkanıklığı giderilmeye çalışılmalıdır. Teşkilat yapısındaki piramidin yeniden gözden geçirilerek, masaya yatırılması kısa, orta, uzun vadede gelinecek noktalar tespit edilerek yeniden yapılanma daha sağlıklı temellere dayandırılmış olarak gerçekleştirilebilir.
“Hukuk Devleti ilkesi, Devlet faaliyetlerinin belli ölçüde belirli olmasını zorunlu kılar. İdareye gelince, İdarenin davranışlarının da belli ölçüde belirli, yani idare edilenlerce önceden görülebilir olması gerekir. İdare, kanunların kendisine belli bir serbestiye sahip olduğu konularda da, bu konuları tüzük, yönetmelik gibi idari metinlerle objektif bir biçimde düzenlemek veya sürekli uygulamaları ile hukuki istikrarı tesis etmek ve buna uymak zorundadır. Buna ‘Düzenli idare ilkesi’ denmektedir.” [46]
Bu noktada Emniyet Teşkilatının geçmişten günümüze yaşanan sorunlar paralelinde teşkilat yasasındaki geçerliliğini yitirmiş hususları kaldırarak[47] geleceğe yönelik de ‘Düzenli idare ilkesi’ çerçevesinden sapmayarak ihtiyaç duyduğu ve duyacağı düzenlemeleri gerçekleştirmelidir.
Düzenli İdare İlkesi her şeyden önce Anayasanın 10 uncu maddesinde yer alan eşitlik ilkesinden kaynaklanmaktadır. Anayasanın bu maddesine göre, idare makamları tüm faaliyetlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar. O halde, İdare serbestiye sahip olduğu konularda da, aynı veya benzer durumlarda olan kişi ve olaylar hakkında eşit uygulamayı sağlamak için objektif düzenlemeler yapmak veya müstakar uygulamalarda bulunmak zorundadır. İdarenin bu amaçla yapacağı objektif düzenlemelere uymaması veya haklı bir neden olmaksızın müstakar uygulamalarından ayrılması, sahip olduğu serbestisini düzenli idare ilkesine ve bu ilkenin dayandığı eşitlik ilkesine aykırı bir biçimde kullanması anlamına gelecektir.” [48]
Buna göre; İdarenin bir bütün olarak sürekliliği söz konusudur. Kurallarla sık sık oynanması, değiştirilmesi kurala ve kural koyucuya karşı güven duygusunu sarsacak, yönetim zafiyetine yol açacaktır. Ortaya çıkan belirsizlikler, deneme-yanılmadan öte bir sistem dahilinde çözümlenmelidir. Her alanda sayısal bazda belirlilik oluşturulduğu zaman sübjektif yaklaşım ve yapılanmalar ortadan kalkacaktır. Yapılacak olan değişiklik öncesi teşkilatın alt düzeyine kadar görüş alınması sonrası bir sentez yakalanarak,  demokratik bakış açısı gerçekleştirilebilir.  Bu durumda uygulamalar geneli rahatsız etmeyecek, karamsarlık yaşanmayacaktır. Herkes kendi hakkına, kaderine razı olacak, sık sık değişikliğe de gerek kalmayacaktır.
Modern toplumlar mesleklerde profesyonelliği öngörmektedir. Polislik mesleği her ne kadar asker gibi hiyerarşik bir yapılanmayı barındırsa da profesyonellik kaçınılmazdır.  Profesyonelliğin ölçütlerine baktığımızda (Huntington Samuel P.-1957)  “Kurumsallık, Sorumluluk ve Uzmanlık” [49] olmak üzere üç ana öğe karşımızda durmaktadır.
Hiyerarşik yapıdaki çarpıklığın giderilmesi amacıyla TMK[50] yerine Norm Kadro[51] uygulaması ortaya atılmıştır. Norm Kadro, ”standart hale getirilmiş, tipleştirilmiş kadro ve görev” olarak tanımlanmaktadır[52]. Daha geniş açıdan baktığımızda Norm kadro, iş analizlerine ve iş/görev tanımlarına dayanılarak yapılan değerlendirmeler sonucunda, kuruluşların ihtiyaç duydukları optimal kadroların, unvan, sayı ve atanacak personelde aranacak nitelikler yönünden, standart bir şekilde belirlenmesi ve kural haline getirilmesidir.[53]
Yeniden yapılanmanın başlangıcı da sayılan Norm Kadro çalışması örgüt analizini önemsemektedir. Örgüt analizinin ardından örgüt şemasının ortaya konması ya da yenilenmesi hedefler açısından olmazsa olmazlardandır. Örgüt analizi birbirini tamamlayan iş analizi ve iş tanımını da ortaya koymaktadır. Bunların ardından iş ölçme ve iş düzenleme tekniklerinin uygulanması ile verimlilik artırılarak etkinlik sağlanması öngörülmüştür.
2000’li yıllarda büyük umutlarla ortaya çıkan ve bu alanda yapılan çalışmaların 2003 yılı sonlarında tamamlanmasının ardından, uygulamada kurumun başarısının en önemli paydası gözüyle bakılan Norm Kadro uygulaması çok ilginç bir şekilde -uygulamaya geçemeden- durdurulmuştur[54].
Bu kez, ortaya çıkan belirsizliğin giderilmesi amacıyla ‘EGM Teşkilat Yapısının Geliştirilmesi’ ile ilgili farklı bir süreç başlar. TMK uygulaması ve Norm Kadro çalışmalarından elde edilen birikimle ‘Birimlerin standardizasyonu ve dinamik teşkilat yapısının sağlanmasına yönelik’ çalışmalara başlanılmıştır[55].
90’lı yılların sonlarına doğru bilimsel çalışmalarda kaleme alınan “Türk polis teşkilatı da politik müdahalelerin söz konusu olduğu teşkilatlardan birisidir ve bu müdahaleleri gösteren yadsınamaz göstergeler mevcuttur“, “polis teşkilatını ve çalışmalarını en fazla olumsuz etkileyen grup politikacılardır”[56] şeklindeki araştırma sonuçları ; “Her şeyden önce polisin yoğun bir siyasal etki altında olması, siyasal etkilere karşı savunmasız oluşu profesyonelleşmenin önündeki ciddi engellerden birisidir. Bu personel alımlarında, yer değiştirmelerde, terfilerde ve üst makamlara atanmada siyasal etki yadsınamaz”[57] şeklindeki değerlendirmeleri ortaya koymuştur. O günlerden bu günlere epey yol alınmasına karşın gelinen nokta da; mensuplarınca, “hep ‘sahipsiz’ olduğu değerlendirilen Polis Teşkilatının okyanuslar ortasında yapayalnız bırakıldığının düşünüldüğü” [58] duygusu da yaşananların yansıması olarak sorunlar hanesinde yer almaktadır.
Bugüne kadar yeni teşkilat yasası olarak hazırlanan taslaklar dosyalardan ve çekmecelerden öte gitmezken konuyu bir sayfalık makalesiyle mizahi açıdan Cin’ce yaklaşan bir meslek büyüğümüzün:
“Ben 1960’lı yıllarda Emniyet Teşkilatına girdim. Kırk yıl çalıştım. Bizim 04.06.1937 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı, “Emniyet Teşkilatı Kanunu” isimli, 98 maddeden oluşan bir yasamız var.
Bu kanunun;
a)Birinci maddesi, “Memleketin umumi emniyet ve asayiş işlerinden Dahiliye Vekili meshuldur” şeklindedir. Emniyet Teşkilat yasası ile İçişleri bakanı şahsen sorumlu tutulmuştur. (Doğrudan kişisel sorumluluk diğer bakanlarda var mıdır?);
b) 7, 17, 18, 19, 23, 24, 25, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 44, 45, 46, 48, 49, 57, 58, 92 maddeleri olmak üzere 23 maddesinin tamamı veya bazı fıkraları “Mülga”dır (İptal edilmiştir).
c) Diğer maddeleri çeşitli tarihlerde değiştirilmiştir,
e) 25 adet Ek Madde ilave edilmiştir, 
f) 21 Geçici Madde eklenmiştir.
g) Çevik kuvvet ve Özel Harekat Şubeleri farklı kanunlar ile kurulmuştur.
h) Trafik Zabıtası, Karayolları Trafik yasası ile oluşturulmuştur.
k) Kriminal Polis Bölge Laboratuarı Bölge Kuruluşu “Karayolları Trafik Yasası” ile olmuştur.
Görüldüğü gibi 1937 yılında çıkan 3201 sayılı yasa, zaman içinde “Kırk yamalı bohça” halini almış ve yetersiz kalmaktadır” [59] tespitleri bütün çıplaklığı ile yaşanan süreci gözler önüne sermektedir.
Bu arada günümüz dünyasında yönetim yapısına damgasını vuran “Yönetişim” anlayışı karşımıza çıkmıştır. Yönetişim tanımı ise, politika ve yönetim birlikteliğini ortaya koymaktadır [60].
Emniyet Hizmetleri sınıfı 657 sayılı DMK çerçevesinde bir meslek olarak sayılmıştır. Bu kanun dışında yeni bir personel kanunu ile (TSK, MİT, Hakimler Kanunu gibi) yapılandırılması durumunda kurum işlevleri ve yetkiler yeniden tanımlanabilir. Bu konuda kendi personel yasası çıkartılıncaya kadar EGM için 657 sayılı kanunun geçerli olacağına dair atıf bulunmaktadır[61]. Başka bir açıdan bakarsak bu hüküm, Emniyet hizmetlerinin diğer hizmetlerden ayrı tutularak yeni bir yasal düzenleme yapılmasına olanak tanımıştır.
‘Teşkilatın Yeniden Yapılanması’ olarak değerlendirdiğimiz süreç ve hususlar günümüzde Emniyet Teşkilatının görev, yetki, sorumluluk ve faaliyetlerinin açık ve net bir şekilde belirlenerek, “Emniyet Müsteşarlığı” adıyla kurumsallaştırılması, sistemin siyasal düşüncelerden etkilenmesinin önlemesi; Çağdaş Hukuk sisteminde yeri olan, kanun tekniğine uygun ‘Tek Metin’ halinde; kanunlaştırılmasının kaçınılmaz olduğu değerlendirilirken, bunun yanında; Bu yasa geleceğe yön verecek bir yasadır. Siyasi ve sair mülahaza ile hareket edilmemelidir. Popülizm yapmak, Mülki idaredeki görevlilere yeni kadrolar açmak için yapılacak değişikliklerin, Emniyet Teşkilatı hizmetlerinin verimliliğini olumsuz etkileyeceği, daha önce yapılan uygulamalar ile bilinmektedir. Bu hususlara özellikle dikkat edilmelidir” şeklinde kaygılarda dile getirilmektedir.[62]
Yukarıda yer verilen açıklamalardan da anlaşılacağı üzere hizmette etkinlik ve verimliliğin sağlanması, personelin motive edilmesi, çağımızda yönetimde yeni bir model olan yönetişim anlayışının hayata geçirilebilmesi açısından ilgili mevzuatta gerekli düzenlemelerin yapılması ve kurumsal statünün üst seviyeye çekilmesi zarureti ortaya çıkmıştır.

4. SORUNLAR VE ÇÖZÜME YÖNELİK ÖNERİLER:

 4.1)  Atama

           Emniyet Teşkilatı personelinin mevzuatta yapılan ve Birinci Madde çerçevesinde açıklanmaya çalışılan bu değişiklikler dışında zaman dışı, terfian, hizmet süresi, birim teklifi vb. nedenlerle yapılan atamalara karşı açmış oldukları davalar sonucu yargı kararı ile eski görev yerlerine döndükleri bir gerçektir. Mahkemeler tarafından Personelin atanması ile ilgili idarenin ileri sürmüş olduğu gerekçelerin “objektiflikten uzak ve yeterli somut bilgi belgeye dayanmadığı” yönünden İdare aleyhinde kararlar verilmektedir.
            Bu durumun göz önüne alınarak ataması yapılacak personelin disiplin, sicil durumlarının ve yakın amirlerinin görüşlerinin teklifi destekleyecek nitelikte olması ve atama yoluna gidilmeden önce “alınan diğer tedbirlerin kişinin durumunu düzeltmesi için yeterli olmadığı ve bu nedenle o ilde veya birimde çalışmasının emniyet hizmetlerinin yürütülmesinde sıkıntılar ortaya çıkardığı” gerekçelerinin somut olarak ortaya konulması uygun olacaktır.

 

4.1.1. Atama ve Yer Değiştirme Yönteminde Değişim;

a-  Zorunlu hizmet sonrası, herkes istenilen bölge yada ilde görev yapabilmeli,

b- Personel kendi doğduğu ve de oturduğu yerde görev yapabilmeli, Üst yöneticiler ise yıpranma faktörüne göre değerlendirilmeli,

c- Genel Müdürlük Merkez Teşkilatı ile Taşra Teşkilatı arasında dönüşümlü/periyodik bir geçiş sağlanarak, özellikle amir sınıfının yöneticilik deneyiminin artırılması sağlanmalıdır.

ç- Polis Akademisinden mezuniyet sonrası en az (1) yıllık yöneticilik eğitimi olarak Kaymakam, Hakim-Savcı adayları ve Harp okulu mezunlarının durumları değerlendirilip; formasyon eğitimi şeklinde dizayn edilerek, belirli aralıklarla verilecek güncelleme eğitimleri ile birlikte sürekli eğitim standardı gerçekleştirilmelidir.

4.2) Rütbe Terfi

Rütbe Terfi konusunda “Kıdem ve Liyakat” esas teşkil etmektedir. Mevzuat
değişimi dışında personelin “rütbe terfi” ile ilgili olarak açmış olduğu davalarda Mahkemeler tarafından idarenin tesis ettiği işlemler en çok “Kıdem ve Liyakat” yönünden iptal edilmektedir.
Genelde personelin liyakat hususunun tespitinin, mahkeme kararlarının
gerekçelerinden anlaşılacağı üzere; “objektif olmadığı düşünülen ve yeterli somut bilgi belgeye dayanmayan değerlendirmeyle ortaya konulmasının hukuk kuralları ve mevzuata aykırılık oluşturduğu” belirtilmektedir. Bu şekilde yapılan liyakat değerlendirmesiyle kişilerin terfi ettirilmemesi işlemi de hukuka uygun olmadığından idare aleyhine kararlar verilmektedir.
Bu gerekçeler göz önüne alındığında liyakat değerlendirmesinin mümkün
olduğunca somut bilgi belgelere dayandırılması, kıdemi az olanların kıdemi fazla olanlara göre öncelikli terfi ettirildiği durumlarda kullanılan takdir yetkisinin hukuksal gerekçesinin sicil, disiplin cezası v.b. şekilde açık ve somut olarak ortaya konulması, her disiplin cezasının ve sicil durumunun -zaman ve nitelik olarak-  terfice engel olmayacağı hususunun değerlendirmede dikkate alınması gerekmektedir.
Bu hususlara azami dikkat edilerek kullanılacak takdir yetkisi kurum içersindeki
personel tarafından kabul görecek,  dışarıdan da kurumumuza bakışlar o derece olumlu olacaktır. Bu aynı zamanda teşkilata duyulan güveni ve prestiji artıracaktır.

4.2.1. Terfi Sisteminde Değişim;
Terfi ile ilgili yapılanmanın yeni bir sisteme kavuşturularak, hiyerarşik yapılanmadaki çarpıklığın, tıkanmanın adilane bir şekilde giderilmesi için;
a- Liyakat değerlendirmesindeki takdir yetkisi azaltılarak standartlar getirilmeli, kriterler oluşturularak matematiksel-sayısal ölçüm esas alınmalıdır.
b- Rütbe geçiş kademelerinde baraj uygulaması gerçekleştirilebilir. Her rütbenin sayısal göstergeler ortaya konarak belirlenen puanı (örnek: Master, doktora, çeviri, makale, buluş, yabancı dil gibi özel çaba gerektiren hususlar kriterler arasında olabilir) erişim sağlayan geçen/tutturan personel terfi için aranan genel koşulları da yerine getirmesi halinde bir üst rütbeye terfi ettirilmelidir..
Herkes aynı anda terfi ettirilecek diye sistemi zorlamamak gerekir. Efor sarf eden personel öne geçmiş olur. Diğer personelde geçerli puanı tutturana kadar o rütbe beklemek zorunda kalır. Bu sistem rütbelerde o yıl ihtiyaç durumuna göre terfi ettirmeyi de öngörerek hiyerarşi piramidini de dengede tutar.
(Bu uygulama, aynı zamanda hiçbir seçme/değerlendirme sisteminden geçmeden otomatik olarak yükselmenin yaratmış olduğu nicel yapıyı nitel yapıya dönüştürerek kaliteyi yükseltebilir.)
c- Emniyet Amirliği rütbesi sonrası Silahlı Kuvvetlerdeki ‘Kurmaylık Sistemi’ benzeri yapılanma düzenlenerek, sınav sonrası kurmay adaylarının Harp Akademileri benzeri en az (1) yıllık orta düzey yöneticilik eğitimine tabi tutulmaları sağlanmalıdır.
ç- Emniyet Müdürlüğü sınıflarında; süresini dolduran personelin bir üst rütbeye geçişlerinin kadrosuzluk nedeniyle yapılamamasının kişinin hakkının ihlali olarak algılandığından yeni kadro yapılanması, kadrosuzluk nedeniyle emeklilik durumu, ekonomik ve özlük hakların iyileştirilmesi bir bütün olarak, sistem olarak ele alınmalıdır.
d- 1. Sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbesiyle içersinde istihdam edilecek görevlerin/ makamların sürelerinin belirlenmesi (İl Müdürlükleri kendi aralarında 1.Bölge, 2. Bölge, 3. Bölge gibi sınıflandırılabilir) hem atanan kişi için, hem de kurum için güvence olacaktır. Tıpkı P.M.Y.O. Müdürlerinin 3 yıl, Polis Akademisi Başkanının 4 yıllık süresinin diğer makamlar içinde belirlenmesi belirsizliği, durağanlığı ortadan kaldıracaktır.
Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı görevine yapılacak atamalarda (İl Emniyet Müdürlüğü, Daire Başkanlığı ve Polis Başmüfettişliği görevlerinde bulunma gibi) belirli kriterler oluşturulmalıdır.
e-  Müstakil yönetici konumunda ilk görev verilecek olanların seçme/değerlendirme sisteminden geçirilmesi, bu makamlar için liyakate öncelik verilerek objektif kriter ve standartların getirilmesi ve ardından bu görevlere atananlara yönelik ‘üst düzey yöneticilik eğitimi’ adı altında (Milli Güvenlik Akademisi örnek alınabilir) bir kursun gerçekleştirilmesi öngörülebilinir.
           
4.3) Eğitim

Günümüzde mesleklerin profesyonellik yapısı ağır basarken profesyonelleşmenin gereği olarak uzmanlık ve sorumluluk sahibi personeli yetiştirmek ve meslek içersinde eğitmek amacıyla, üniversitelerin/akademisyenlerin yapacağı bilimsel araştırma ve çalışmalar olmazsa olmazlardandır. Diğer yandan 2001 yılında Polis Akademisi şemsiyesi altında birleştirilerek yüksek öğrenim yapılanması kurumsal bir yapıya kavuşturulurken yer ve sayı olarak dağınıklıktan kurtulanılamamıştır. P.M.Y.O.’larının belirli bölge ve merkezler dışında eğitim faaliyetleri nitelik açıdan verimli olmamaktadır. Ankara’da Polis Koleji köklü bir geleneğe sahipken, Bursa Polis Koleji’nin de kapatılması bu çerçevede değerlendirilebilinir. Ayrıca günümüz koşullarında meslek lisesi konumunda olan Polis Koleji’nin de kapatılması değerlendirilmelidir.

Okul sayılarının azaltılarak metropol illerdeki okulların kapasitelerinin teknik, donanım, yerleşim, eğitici/akademisyen ve diğer -eğitim açısından gerekli- yönlerden geliştirilmesi daha yararlı olacaktır. Okullardan mezun edilen daha nitelikli personel yanında eğitim amacına ulaşmış, kalite çıtası yükseltilmiş olacaktır.


4.3.1. Eğitim Yapılanması;
a-Eğitimdeki yeni yapılanmaya ‘Akademik Bakış’  açısının ağırlığını koyması, hizmet içi eğitimin önemsenerek gerçekleştirilmesi, eğitim sonuçlarının ölçülmesi sağlanmalıdır.

b- Profesyonellik açısından üniversitelerin önemi yadsınamaz. Polis Akademisi de polis mesleği ve güvenlik açılarından yapacağı araştırma ve çalışmalarla bilimsel katkı sağlayarak kurumun/polisin hizmet çıtasını yükseğe çıkarmalıdır.

c- Eğitim sürelerinin uzunluğu yanında niteliğinin de öne çıkarılması öncelik olmalıdır. (4 yıllık Polis Akademisi ya da 2 yıllık P.M.Y.O. eğitimi uygulamasından öte teorik ağırlık taşıdığından verilen bu eğitim hizmet aşamasında yetersiz kalmaktadır.)

ç- Okullarda gerçekleştirilen uzmanlaşma/branşlaşma yapılanması uygulama da daha rasyonel sonuçlar verecek, bir nevi profesyonelliği pekiştirecektir.

d- Bilgi çağının gerektirdiği yenilikleri kazandırmak, halka daha iyi hizmet vermek, bilgi ve hizmet kabiliyetini artırmak amacıyla, yeni teknik ve yöntemleri öğrenme ve zamanında uygulanma çerçevesinde eğitim sürekli olmalıdır.

4.4) Denetim

Denetim mekanizmasında daha rasyonel bir işlerliğin sağlanması için iç denetim yanında dış denetimin de gerçekleştirilmesi yadsınamaz. Aslolan icra gücünü kullanan kurumların hizmet sunduğu toplum tarafından denetlenmesidir. Yapılan hizmetin memnuniyet ya da memnuniyetsizlik olarak geri bildiriminin sağlanması sonucu gerçek denetim için gerekli zemin sağlanmış olacaktır.
Polis, hizmet vermiş olduğu ilde, ilçede, bölgede -kendisine vicdanlarda verilen/verilecek notu önemseyerek- eksikliklerini, aksaklıklarını düzeltme yoluna gidip kamuoyu desteğini daha da artırmalıdır.  Önemli olan hatalardan ders çıkararak yeni hatalara meydan vermemektir.
Denetim mekanizması açısından; daha verimli ve çağdaş soruşturma ilkelerine dayalı bir yapıya kavuşturulması amacıyla yapılandırılmasında fayda görülmekte ise de;
Avrupa Birliği Müktesebatı çerçevesinde yürütülen çalışmalar içinde yer alan “Bağımsız Kolluk Şikayet Mekanizması”nın ve “İç Güvenlik Sektöründe Sivil Gözetim” projesiyle içerisine girilen yapılandırma çalışmaları, mevcut sistemin haricinde hem bürokrasiyi artıracak hem de mali külfet ve idari yapılanmada kargaşalık yaratacak bağımsız yeni bir üst kurulun ve mekanizmalarının oluşturulması sisteme bir yarar sağlamayacaktır.
Bunun yerine mevcut sistemin aksayan yönlerinin ortadan kaldırılarak, bağımsız organlarca veya uzmanlarca yapılacak ölçme, değerlendirme çalışmalarında fayda vardır. Böyle bir çalışma mevcut denetim/teftiş/soruşturma sistemimizde, içindeki kişilerce görülemeyen aksaklıkların da tespit edilmesini sağlayacaktır.
Günümüz dünyasında yönetim yapısına damgasını vuran yönetişim anlayışının Denetim açısından geliştirilmesi kurum açısından şeffaflık oluşturacaktır.

4.4.1. Denetim Yapılanması;
a-Denetim yapılanması gözden geçirilerek Teftiş Kurulu ve Merkez Emniyet Müdürlerinin bilgi birikimi ve deneyimlerinden azami ölçüde yararlanılmalıdır.
b-Denetimde en yakın amirden müfettişe kadar uzanan yapıda öğretici ve eğitici olunarak, yanlış uygulamaların yerinde ve zamanında düzeltilmesi esas alınmalıdır.
c-Profesyonel bakış açısı yaratılarak personelin kendini denetlemesi yani otokontrol sağlanmalıdır.
ç-Denetim mekanizmasında daha rasyonel bir işlerliğin sağlanması için, iç denetim yanında dış denetimin de gerçekleştirilmesi öngörülebilinir. Bu anlayış, aynı zamanda -günümüzde yönetim alanında ortaya çıkan yeni anlayışı- yönetişimi çağrıştırarak kamu otoritesini temsil eden polisin hizmet vermiş olduğu toplum tarafından yani sivil toplum örgütlerince gözetlenmesi/gözlemlenmesidir.

SONUÇ:

Atama ve terfi konuları ile ilgili sunulan iyileştirme çalışmalarının kronolojik olarak irdelenmesi ile Emniyet Teşkilatının personel rejiminde gelinen noktanın fotoğrafı çekilmiştir.

Böylelikle, Teşkilatın yakalamış olduğu çizgiyi, gelmiş olduğu noktayı, kazanımlarını kaybetmek yerine daha da ileriye taşıyarak, kurumsal statüsünü de Müsteşarlık düzeyinde bir yapıya ulaştırmasının gerekliliği ortaya konulmuştur. Cumhuriyetin kuruluşunda personel sayısı 1000’lerle[63] ifade edilen Emniyet Genel Müdürlüğü, bugün bir yandan başka ulusların polislerine eğitim verirken, diğer yandan 200.000’lere ulaşan sayısıyla görev alanı olarak ulusal sınırları aşmış bir hizmet çerçevesine sahiptir.

            Personel rejiminin geliştirilmesi çalışılmalarının atama ve terfi ile sınırlı kalmış olmakla birlikte bu kadar çok değişikliğe gidilmesinin temelinde günümüz dünyasında insan/birey odaklı düşüncenin öne çıkması yatmaktadır. Ancak bu konuda yapılan çalışmaların kısa vadeli/miyop uygulamalarla sadece memnuniyetsizlik doğurmuş, sonuçlar idareye güveni sarsmış ve beklentiyi artırmıştır. Bu nedenledir ki genel yapı içersinde birçok alanda polisin görevini tanımlayacak, davranışlarına yol gösterecek, uygulama standardı getirecek, özlük hakları, çalışma saatleri ve koşulları gibi genel hususlar/sorunlar sürekliliğini korurken; statik düşünceyle kapalı yönetim anlayışı içinde gerçekleştirilen değişim ve yapılanmalar, geneli ve sistemin yükünü rahatlatamamış, kısır döngüde kalmıştır.
Kurum ve kurumsallaşma açısından baktığımızda insan odaklı ve etkin insan kaynakları yönetimi objektifinden yeniden yapılanma ayrı bir önem kazanmıştır. Görev tanımlamaları yapıl(a)maması, bilimsel çalışmaların hizmete kazandırıl(a)maması, makamlardaki görev sürelerin belirsizliği, Emniyet Genel Müdürlüğü makamını “Sınıf Üstü Emniyet Müdürü” rütbesiyle eşdeğer tutan hiyerarşik yapılanma olmasına rağmen, kurumun başına kurum dışından vali unvanlı genel müdür atandığı ya da vali unvanı verilerek bu göreve getirilmesi uygulaması[64] Emniyet Teşkilatının hak ettiği çözüme kavuşamamasının önündeki engeller olarak durmaktadır. Hiyerarşi piramidinin dörtgene döndüğü, dikey örgütlenme yerine günümüz yönetim anlayışında geçerliliğini aza indiren yatay örgütlenmenin öne çıktığını ve ana yapıyı oluşturduğunu görüyoruz. İşe ya da kadroya göre personel yerine, personele göre iş/kadro düzenlemesi dinamizm yerine statik bir sonuç doğurmaktadır.

Emniyet Teşkilatı gelişim evresinin özellikle son 25 yılında uzman ve donanımlı kadrolarıyla epey yol almasına karşın gelinen nokta yetersizdir. Görev, yetki, sorumluluk ve faaliyetlerinin açık ve net bir şekilde belirlenerek/tanımlanarak, ihtiyaç duyduğu ve duyacağı düzenlemeler geçmişte yaşanan haksızlıkları, kural dışı uygulamaları tekrarlamamak, hak ve adalet olgusunu göz ardı etmemek kaydıyla bir bütünlük oluşturacak şekilde ‘Tek Metin’ halinde ortaya konularak uygulamalara esas bir düzenlemeye dönüştürülmelidir. Böylece, ‘Yeniden Yapılanmasını’ profesyonellik ve kurumsallaşma ile pekiştirerek yakalamış olacağı kısmi özerklik, siyasal ve benzeri diğer etkilere açık hale gelmekten korunmuş olacaktır. Özellikle son iki yıl içersindeki Değerlendirme Kurullarının çalışmaları ve Teftiş Kuruluna yapılan atamalardaki anlayışın değişmesi kurumun kendi dinamiğinin bir göstergesi olarak olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmiştir[65]. Atama ve terfilerde seçme/değerlendirme sistemi ile liyakate öncelik verilerek objektif kriter ve standartların getirilmesi olmazsa olmazlardandır.

Makamlar ve mevkiler kalıcı, hizmet ettiği kuruma değer katmaya çalışan kişiler ise gelip geçicidir. Kurumları ayakta tutacak olanda, sorun olarak tespit edilen hususların giderilmesi/çözümlenmesi yolunda, kendi birikimlerinden, benzer kurumların deneyimlerinden, bilimsel araştırma ve çalışmalardan ve kurum personelinin kendi potansiyeli kapsamında yapabileceği katkılarla elde edilen/edilecek kazanımlardır.
Memnuniyetle görülmektedir ki Emniyet Teşkilatı sorunlarını aşıp çözüme kavuşturacak, kendisi için gerekli olanı, değişimi, gelişimi yakalayabilecek birikime, potansiyele ve dinamiklere sahiptir. Önemli olan ise sorunu gören, kabul eden iradenin ortaya konulması ve iç müşteri olan personelin talep ve ihtiyaçlarına duyarlı, katılımcı kurgulanmış çözümlerin ve politikaların uygulamaya konulmasının gerekliliğidir.

 

( EK.1 )

RÜTBE VE TERFİLER İLE İLGİLİ MEVZUAT DEĞİŞİKLİKLERİNİ GÖSTERİR KARŞILAŞTIRILMALI TABLO


KANUN Değişik-likleri
Rütbeler

Meslek
Dereceleri
(4 Yıllık Yüksek)
A
(Diğer Öğretim)
B

(Lise)
C

(Orta)
D
    311
S. KHK
  (1988)
Komiser Yardımcısı Komiser                
Başkomiser             
Emniyet Amiri    
Emniyet Müdürü
  


       -Yaş
11
10
9
8-7
6-2 

4
5
6
6
Yaş
Haddi
5
6
6
Yaş Haddi
-
6
7
 Yaş Haddi
-

7
7
 Yaş Haddi
-

3748
S.Kanun
(1991)
Komiser Yardımcısı                
Komiser                         
Başkomiser                   Emniyet Amiri    
Emniyet Müdürü 
   
11
10
9
8-7
6-2 

3
3
4
4
Yaş
Haddi
5
6
Yaş Haddi
-
-



3870
S.Kanun
(1993)
Komiser Yardımcısı          
Komiser                 
Başkomiser            
Emniyet Amiri       
4.Sın. Emn. Müdürü    
3.Sın. Emn. Müdürü    
2.Sın. Emn. Müdürü    
1.Sın. Emn. Müdürü    
1.Sın. Emn. Müdürü    
9
8
7
6
5
4
3
2
1
4
4
3
4
3
3
3
3
Yaş
5
6
Yaş Haddi
-
-
-
-
-
-


4638
S.Kanun
(2001)
Komiser Yardımcısı         
Komiser                
Başkomiser           
Emniyet Amiri      
4.Sın. Emn. Müdürü 
3.Sın. Emn. Müdürü   
2.Sın. Emn. Müdürü   
1.Sın. Emn. Müdürü    
1.Sın. Emn. Müdürü   
Sınıf Üstü Emn. Md. 

4
3
3
3
3
9
8
7
6
5
4
3
2
1
Derece Üstü

4
4
3
4
3
3
3
3
Yaş
Haddi


4
3
3
3
3
6
6
Yaş Haddi
-
-
-
-
        -   
        -
        -       



ANKARA 
KAYNAKÇA
ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI (ilgili)
AYDIN, A. Hamdi, “Modern yönetim teknikleri”, Bölgesel Seminer Notları, E G M /Eğitim Daire Başkanlığı Eğitim Serisi-2,   s.68, (Ankara 2000)
BALTA, T.B., İdare Hukuku, Genel Konular, (Ankara 1970-1972), s.84
BİLGİN, K. Ufuk-AYTÜRK Nihat, “Türkiye’de Kamu Kuruluşlarında Norm Kadro”, Türk İdare Dergisi, Mart-2003, sayı-438, s.159,
ÇOKER Fahri-Ziya, “Güvenlik Kuvvetleri ile ilgili Mevzuat”,  (Kanun-Tüzük-Yönetmelik), Atama ve Yer değiştirme Yönetmeliği ile ilgili değişiklikler, Cilt II
DALDA, Vehbi, “Emniyet Teşkilatında Nasıl Bir Yeniden Yapılanma?” Çağın Polisi Dergisi, Sayı. 27, Mart 2004.
DANIŞTAY KARARLARI (ilgili)
DEMİRBAŞ, Cevdet, “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Günümüze Polis Teşkilatı”, E G M / Polis Dergisi, Sayı: 43,
DEVLET MEMURLARI KANUNU (657 Sayılı, Kabul Tarihi: 14.07.1965, Resmi Gazete 23.07.1965, 12056
E G M / APK Daire Başkanlığı, “Emniyet Müdürü APK uzmanlarının gözüyle-Emniyet Teşkilatının sorunları ve çözüm önerileri”,  Araştırma No:28
E G M , “Personel gözüyle teşkilatın Problemleri ve Çözüm Önerileri”,  Ankara-2001, E G M / Polis Dergisi, Sayı:12,  (Ekim-Kasım-Aralık 1996), Ek Kitapçık, s.57
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinin Rütbe Terfiinde Uygulanacak Sınav Yönetmeliği, Resmi Gazete, 21. 07. 1988, 19879
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Bakanlar Kurulu, 2008/13654, Resmî Gazete, 30 Mayıs 2008, 26891 
EMNİYET TEŞKİLATI KANUNU ve Yürürlükten Kaldırılmış Hükümleri
ERDOĞAN, Fevzi, “Milli Mücadele ve Cumhuriyetin Kuruluşunda Türk Polis Teşkilatı”, Çağın Polisi Dergisi, Sayı. 85, Ocak-2009,
GÜLTEKİN Recep ve ÖZCAN Yusuf Ziya, “Türkiye’de Polis ve Politika İlişkisi”, Polis Bilimleri Dergisi, C.1 (4), ss.  69-93, Temmuz 1999
GÜNDAY, Metin, İdare Hukuku, Devlet Faaliyetlerinin Belirliliği-Düzenli İdare İlkesi, (7.Bası), Ankara 2003, s.44-45      
İDARE MAHKEMELERİ KARARLARI (ilgili)
Kamu Yönetimi Sözlüğü, TODAİE yayını, Ankara, 1998 
KIZILCIK, Recep, “21. Yüzyılda Yönetişim ve Kamu Yönetimi”, Türk İdare Dergisi, Mart-2003, sayı-438, s.191 (World Bank(1994), Governance: The World Bank’s Experience, Washington D.C., S. VII.)
ÖZDEMİR, Erol ”İdeal Polis Anlayışı” E G M / Polis Dergisi, 2002, Sayı:31, s.23
ÖZDEMİR, Erol “Rütbe Yükselmelerinde Kıdem ve Liyakat”, E G M / Polis Dergisi, Sayı:34, (Ocak-Şubat-Mart 2003), s.64-65
RESMİ GAZETE KARARLARI (ilgili)
SÖZEN Süleyman, “Polis ve Profesyonellik”, Polis Bilimleri Dergisi, Sayı 3-4, 2004 TUTKUN, K.Yücel, “Bir Tutam Mizah! …(12)”, Çağın Polisi Dergisi, Sayı.70, Ekim-2007
TUTKUN, K.Yücel, “Emniyet Müsteşarlığı ”, Çağın Polisi Dergisi, Sayı. 85, Ocak-2009






[*] Emniyet Genel Müdürlüğü, Teftiş Kurulu Başkanlığı, Polis Başmüfettişi, 1.Sınıf Emniyet Müdürü
[**] Makalenin ön incelemesi ve sistematiğine katkılarından dolayı 3.SEM Kenan Çıkar’a teşekkürlerimi   iletirim.
[1] “Personel gözüyle teşkilatın problemleri ve çözüm önerileri”,  Ankara-2001, E G M /,  Polis Dergisi, Sayı:12,  (Ekim-Kasım-Aralık 1996), Ek  Kitapçık, s.57
[2]  E G M / APK Daire Başkanlığı, “Emniyet Müdürü APK uzmanlarının gözüyle-Emniyet Teşkilatının sorunları ve  çözüm önerileri”,  Araştırma No:28
[3] ÖZDEMİR, Erol, ”İdeal Polis Anlayışı” E G M / Polis Dergisi, 2002, Sayı:31, s.23
[4] AYDIN, A. Hamdi, “Modern Yönetim Teknikleri”, Bölgesel Seminer Notları, E G M /Eğitim Daire Başkanlığı  Eğitim Serisi-2,   s.68, (Ankara 2000)
[5] ERDOĞAN Fevzi, “Milli Mücadele ve Cumhuriyetin Kuruluşunda Türk Polis Teşkilatı”, Çağın Polisi Dergisi, Sayı. 85, Ocak-2009,
[6] Yönetmelik, 21.06.2008 tarih ve 26913 sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
[7] EGM Yurtdışı Teşkilatına Sürekli Görevle Atanacak Personel Hakkında Yönetmelik, MADDE 6 – (1) hükmü.
[8] ÇOKER Fahri-Ziya, “Güvenlik Kuvvetleri ile İlgili Mevzuat”,  (Kanun-Tüzük-Yönetmelik), Atama ve Yer Değiştirme  Yönetmeliği ile ilgili değişiklikler, Cilt II
[9] Bkz. 30 Mayıs 2008  tarih ve 26891 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan  2008/13654 Karar Sayılı : “Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”
[10]  ÇOKER Fahri-Ziya, age, Rütbe ve Terfiler ile ilgili değişiklikler, Cilt I
[11] Bkz. Rütbe ve Terfiler ile ilgili mevzuat değişikliklerini gösterir karşılaştırmalı tablo ekte sunulmuştur (EK.1).
[12] “Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinin Rütbe Terfiinde Uygulanacak Sınav Yönetmeliği”, Resmi Gazete, 21.07.1988, 19879. 
[13]  3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun 10/3/1993 tarih ve 3870 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmış olan hükümlerin metinleri :
 Madde 55 – (29/5/1991 tarih ve 3748 Sayılı Kanunun Hükmüdür.)
………………………………………………………………………………
Rütbelerde zorunlu beklemeler sonunda bir üst rütbeye terfi edebilmek için, açılacak sınavlarda başarılı olmak ve yönetmelikle belirlenen yeterlik notunu tutturmak şarttır.
………………………………………………………………………………………………….
Rütbe terfiinin şekli, icra tarzı ve yapılacak sınavlar ile diğer hususlar yönetmelikle belirlenir.
[14]   10/3/1993 tarih ve 3870 sayılı Kanun ile değiştirilmiş olan hükümlerin metinleri :
        Emniyet Teşkilatının Meslek Dereceleri
          Madde 13 - (4/6/1937 tarih ve 3201 sayılı Kanunun hükmüdür.) Emniyet polis memurlarının meslek dereceleri ve unvanları aşağıda gösterilmiştir:
Mes. Der.     Memuriyetin Nev'i         
1                    Emniyet Umum Müdürü
2                    Emniyet Umum Müdür Muavinleri, Emniyet Polis Teftiş Heyeti Reisi
3                  Ankara, İstanbul Vilayetleri Emniyet Müdürleri, Umum Müdürlük Daire Reisleri, Birinci Sınıf Emniyet                                           Müdürleri, Emniyet Polis Müfettişleri, Emniyet Başmüfettişleri ve Müfettişleri, Umumi Müfettişlikler,                                             Emniyet Müşavirleri,  Ankara Polis Enstitüsü Müdürü
4                    Umum Müdürlük Şube Müdürleri, İkinci Sınıf Emniyet Müdürleri, Birinci Sınıf Emniyet Polis Müfettişleri,                                     Emniyet Müfettişleri, Ankara ve İstanbul   Emniyet Müdür   Muavinleri, Polis Mektepleri  Müdürleri,                                             Umumi   Müfettişlikler,  Emniyet Müşavirleri.
5                  Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürleri, Emniyet Umum Müdürlüğü Şube Müdür Muavinleri, İkinci Sınıf  Emniyet                                  Polis Müfettişleri, Emniyet Müfettişleri, Ankara Polis Enstitüsü Müdür Muavini, Ankara, İstanbul Emniyet                                      Müdürlükleri Şube Müdürleri, Birinci Sınıf Emniyet Müdürlükleri Müdür Muavinleri, Umumi                                                    Müfettişlikler,  Emniyet Müşavir Muavinleri.
6                   Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürleri, Üçüncü Sınıf Emniyet Polis Müfettişleri, Emniyet Müfettişleri, Birinci                        ve    İkinci Sınıf Emniyet Müdürlükleri  Müdür Muavinleri, Şube Müdürleri ve Şube Müdür Muavinleri
7                  Birinci Sınıf Emniyet Amiri, Emniyet Müdürlükleri Müdür Muavinleri ve Emniyet   Müdürlükleri Şube                                           Müdürleri ve Şube Müdür Muavinleri
8                    İkinci Sınıf Emniyet Amiri, Emniyet Müfettişleri, Emniyet Müdürlükleri Müdür Muavinleri ve Şube                                                 Müdürleri ve Şube Müdür Muavinleri, Ankara Polis Enstitüsü   Dahiliye Müdürü, Polis Mektepleri                                                    Dahiliye   Müdürleri
9                     Başkomiserler,  Emniyet Müfettiş Muavinleri, Emniyet Müdürlükleri ve Kaza Emniyet Amirlikleri Şube                                          Şefleri.
10                   Komiserler, Emniyet Müfettiş Muavinleri, Emniyet Müdürlükleri ve Kaza   Emniyet Amirleri Şube Şefleri.
11                   Komiser Muavinleri, Kaza Emniyet Amirlikleri, Şube Şefleri sivil başmemurlar  (Dedektif)
12                   Polisler, sivil memurlar (Dedektif)
[15]  Bkz, 3201 sayılı Kanununun 13. Maddesinde yer bulan meslek dereceleri (Meslek Dereceleri 2.4.2.  Bölüm’de tablo olarak da karşılaştırılmıştır.)
[16]  3201 sayılı Kanun Madde 55 – (Değişik: 12/7/2000 - KHK - 611/1 md.; Aynen Kabul: 6/4/2001-4638/1 Md.)  
[17]  Emniyet Genel Müdürü, önceki düzenlemelerde görev unvanı şeklinde gösterilmişken bu değişiklikle  eskilerinden farklı olarak rütbeler arasında  gösterilmiş ve en üst sırada sayılmıştır.
[18] “Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik”, Bakanlar Kurulu 9.7.2001/2785,  Resmi Gazete 10.08.2001  24489 .
[19]  İlgili Yönetmeliğin, Tanımlar başlıklı 4.maddesinde liyakat “Personelin aldığı sicil, ödül ve takdirnamesi, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmiş hizmetlerinde almış olduğu cezalar, geçirdiği ve devam eden soruşturmalarının niteliğine göre belirlenecek terfi yeterliliği” olarak tanımlanmakta ve yine aynı yönetmeliğin Yüksek Değerlendirme Kurulunun Değerlendirme ve Karar Usulü başlıklı 25.Maddesinde “Yüksek Değerlendirme Kurulu üyeleri 22.maddede belirtilen terfi edecek personel hakkında;
    a) Bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, adli mercilerce verilen kararlar ve bu kararlara dayanak olan fiillerini,
    b) Bulunduğu rütbede affa uğramış olsa bile disiplin kurullarınca verilen disiplin cezalarına veya soruşturma bilgilerini ve bu soruşturmaya dayanak olan fiil ve hareketlerini,
    c) Sicil, ödül ve takdirname bilgilerini,
    d) Meslek içerisindeki bilgi, beceri ve davranışlarını, değerlendirerek edinecekleri kanaate göre Oy Çokluğu ile karar verirler” hükmü yer almaktadır.
[20] Bkz, İlgili Yönetmelik 25. maddesi ile ilgili Danıştay 12. Dairesinin 12.08.2003 tarih ve E:2003/4029 sayılı Yürütmeyi Durdurma kararı;
     “4455 sayılı Af yasası kapsamında 23.04.1999 tarihinden önce işlenen ve af kapsamına giren disiplin cezalarına dair kayıtların ilgililerin müracaatı aranmaksızın hükümsüz kalacağı ve dosyalarından çıkarılacağı hükme bağlanmış olmasına rağmen, 3201 sayılı kanuna dayanılarak çıkartılan yönetmeliğin 25. maddesinde ise Bulunduğu rütbede affa uğramış olsa bile disiplin kurullarınca verilen disiplin cezalarına veya soruşturma bilgilerini ve bu soruşturmaya dayanak olan fiil ve hareketlerin, Yüksek Değerlendirme Kurulunca üst rütbeye yükselmek için kıdem şartlarını yerine getirmiş Emniyet Amirleri ile 4, 3, 2. Sınıf Emniyet Müdürlerinin liyakat koşullarını belirlemek için değerlendirmeye alınacağına ilişkin düzenlemeye yer verildiği anlaşılmıştır.”
     “Bu durumda 4455 sayılı Af yasasından sonra çıkarılan yönetmeliğin 25. maddesinin 4455 sayılı Af yasasına aykırı düzenlenmesi içeriği ve genel olarakda  anılan madde ile 3201 sayılı kanunun verdiği düzenleme yetkisinin aşıldığı sonucuna ulaşılmıştır.” Denilerek, Yürütmeyi Durdurma kararının gerekçeleri sıralanmaktadır.
[21] Danıştay 12. Dairesi, 18.2.2004 günlü, E:2002/2694, K:2004/372 sayılı kararı;
    “Affın, suç teşkil eden filler için ceza vermek hakkını ortadan kaldıran, verilmiş olan cezaların kısmen veya tamamen infazını önleyen yetkili mercilerce yapılmış hukuki tasarruflar olduğu, af yetkisinin kullanılmasının devletin cezalandırmak hakkından geçici olarak feragat etmesi anlamına geldiği, genel affın sosyal fayda düşünceleri ile bütün veya belirli suçları veya hükmedilmiş ise cezaları bütün neticeleri ile düşüren yok sayan bir kamu hukuku tasarrufu olduğu, fiile yönelik ve çıkarılacak bir yasa ile gerçekleştirileceği nitekim bir kısım disiplin cezalarının affına yönelik olarak yürürlüğe konulan 3817 ve 4455 sayılı Yasa da kapsam dahilindeki disiplin cezalarının bütün sonuçlarıyla affedildiğinin hükme bağlandığı öte yandan kanun ve tüzüklerin uygulamasına açıklık getirilmek üzere çıkarılan yönetmelikle nitelikleri gereği dayandıkları yasaya uygun hükümler içermez olup yasayla getir kuralları daraltıcı hükümler ihtiva edemeyeceği, Belirtilen durumda, 3201 sayılı Yasada verilen düzenleme yapma yetkisinin aşılmasının, yasayla belirlenmemiş olan liyakat koşullarının affın hukuki niteliği ve sonuçlarına aykırı olarak belirlenmiş olması ve af yasası ile tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılan disiplin cezalarının yeniden değerlendirilmeye alınması sonucunu doğurması nedeniyle, dava konusu Yönetmeliğin 25 (a) ve (b) fıkralarında hukuka uyarlık görülmediği,Kıdeme ilişkin işlemde rütbe terfilerinde kıdemin yanında liyakatin da esas alınacağı yolundaki mevzuat hükmüne aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğin 25.maddesinin (a) ve (b) fıkralarının iptaline karar verilmiştir.”
[22] ÖZDEMİR, Erol “Rütbe Yükselmelerinde Kıdem ve Liyakat”, E G M / Polis Dergisi, Sayı:34, (Ocak-Şubat-Mart 2003), s.64-65
[23] Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun  20.10.2005 tarih ve Esas No 2004/2433, Karar No 2005/2505 sayılı kararı:
    “25. madde, 3201 sayılı Kanunun rütbe terfilerinde dikkate alınacak “Liyakat” şartının ayni yönetmeliğin 4. maddesinde  belirlenmiş olan tüm unsurlarını  kapsayan bir düzenleme getirmiş olup, bu düzenleme anılan yasada idareye tanınan yetkinin  ne şekilde kullanılacağını da açıklar mahiyettedir.Madde metninde, Yüksek Değerlendirme Kurulu tarafından, personelin bulunduğu rütbede affa uğramış olsa bile adli yargı  yerlerince ve disiplin kurullarınca verilen cezalar ve bu cezalara dayanak alınan fiilleri, sicil, ödül ve takdirname belgeleri ile  meslek içerisindeki bilgi beceri ve davranışlarının değerlendirileceği belirlenmekte olup, af kapsamına girse dahi terfie engel    teşkil eden disiplin cezası almış olanların terfi ettirilmeyeceği yolunda bir düzenleme getirilmemiştir. Bu itibarla madde    hükmüyle 3817 ve 4455 sayılı Yasalarla getirilen affın kapsamını daralttığından bahsetmeye olanak bulunmamaktadır. Emniyet hizmetinin özelliği ve gereklerine uygun olarak bir üst rütbeye terfi edecek personelin “Liyakat” durumu incelenirken     personelin disiplin cezası ya da adli mercilerce verilmiş kararlara dayanak olan tüm eylemleri, sicil, ödül, takdirname, meslek    içerisindeki bilgi, beceri ve davranışlarının değerlendirilmesinin 3201 sayılı Yasanın 55. maddesine aykırılık teşkil etmeyeceği  açıktır.Bu durumda, Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına ilişkin   Yönetmeliğin 25. maddesinin (a) ve  (b) fıkraların da 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunun değişik 55. maddesine aykırılık  bulunmadığından dava konusu yönetmelik maddelerinin iptaline karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır: Danıştay 12. Dairesinin 18.2.2004 günlü, E:2002/2694, K:2004/372 sayılı kararının Yönetmeliğin 25 maddesinin (a) ve  (b) fıkralarının iptaline yönelik kısmının BOZULMASI 20.10.2005 günü oyçokluğu ile karar verildi.”
[24] Bkz, 21.04.2001 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 3201 sayılı ETK’ da Değişiklik Yapılmasına Dair  KHK’nin Değiştirilerek Kabulü  Hakkındaki 4638 sayılı Kanun
[25] Bkz, Anayasa Mahkemesinin 19.06.2001 tarih ve 2001/346-6,1 sayılı ara kararla vermiş olduğu 4638 sayılı kanunla ilgili  yürütmenin durdurulması kararı
[26] Bkz, 08.11.2003 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 11.06.2003 gün ve E:2001/346-2003/63  sayılı 4638 sayılı kanunun ilgili  maddelerini İPTAL eden gerekçeli kararı.
[27] Bkz sayfa 10-11
[28] 3201 Sayılı Kanunun Yürürlükten Kaldırılmış Hükümleri: Ek Madde 23, fıkra iki – (6/4/2001 tarihli ve 4638 S. Kanunun hükmüdür.) Meslek derecelerinde fiilen beş yılını dolduran 1 inci Sınıf Emniyet Müdürleri, kadro durumuna göre emeklilikle ilgili diğer   şartları haiz olmak kaydıyla yaş şartı aranmaksızın, Yüksek Değerlendirme Kurulunun önerisi ve İçişleri Bakanının onayı ile  emekliye sevk edilebilir.
[29]  28.04.2004  tarihli Resmi Gazetede yayınlanan,   21/4/2004 tarihli ve 5145 sayılı Kanunla Emniyet Teşkilatı Kanununun Ek 23.   maddesi ve Geçici 19 uncu maddesinin birinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
     Ek Madde 23 – (6/4/2001 tarihli ve 4638 sayılı Kanunun hükmüdür.)
      Zorunlu bekleme süresini tamamlayarak terfi durumu üç kez Yüksek Değerlendirme Kurulu tarafından görüşülmesine rağmen, bir üst rütbeye terfi edemeyen 2 nci Sınıf Emniyet Müdürleri, kadro durumuna göre emeklilikle ilgili diğer şartları haiz  olmak kaydıyla Yaş şartı aranmaksızın Yüksek Değerlendirme Kurulunun önerisi ve İçişleri Bakanının onayı ile emekli edilir.(Bu fıkrada yer alan; “emekliye sevk edilebilir” ibaresinin yürürlüğü, Ana. Mah.nin 19/6/2001 tarihli ve E. 2001/346, K.  2001/6-1 sayılı kararıyla durdurulmuş, daha sonra 11/6/2003 tarihli ve E.:2001/346, K.:2003/4 sayılı Kararı ile de yürürlüğün   durdurulması kararının devamına karar verilmiştir.)
     (İptal ikinci fıkra: Ana. Mah.nin 11/6/2003 tarihli ve E.: 2001/346, K.: 2003/63 sayılı kararı ile.)
     Kadrosuzluk nedeni ile emekliliğe sevk edilenlerin tekrar Emniyet Hizmetleri Sınıfına dahil bir görevde istihdam edilmeleri   mümkün olmayıp, emekliliğe sevk edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren rütbelerin yaş haddine kadar olan süre için, en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil), 1  inci Sınıf Emniyet Müdürlerinden birinci meslek derecesinde olanlara % 60’ı, ikinci meslek derecesinde olanlara %50’si, 2 nci Sınıf Emniyet Müdürlerine ise % 40’ı oranında zorunlu  emeklilik ek ödemesi yapılır. Emekli Sandığı, üçer aylık devreler halinde bu meblağı, fatura karşılığında Hazineden tahsil eder. Bu ödemeler, damga vergisi hariç, herhangi bir vergiye tabi tutulmaz ve yaş haddinden önce ölenlerin varislerine intikal etmez.
      Geçici Madde 19 fıkra bir – (6/4/2001 tarihli ve 4638 sayılı Kanunun hükmüdür.)
      1 nci ve 2 nci Sınıf Emniyet Müdürü sayısı bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde ek 23 üncü maddede  belirlenen sayılara getirilir. Bu  amaçla Yüksek Değerlendirme Kurulu yeterli sayıda toplantı yapabilir. 
[30] Ankara .. İdare Mahkemesinin Esas No: 2004/…., Karar No: 2005/… sayılı Karar örneği:
   “3201 sayılı Kanunun 4638 sayılı Kanunla değişik 55. maddesinde polis amiri olduktan sonra yapılan yurt dışı misyon koruma hizmeti süresinin rütbe terfiinde değerlendirileceği öngörülmüş iken, 4638 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değiştirilen 3201 sayılı Kanunun 55. maddesinin bazı bölümlerinin iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi'nin 11.6.2003 gün ve E:2001/346, K:2003/63 sayılı kararıyla, anılan maddenin ondördüncü fıkrasında yeralan "... polis amiri olduktan sonra yapılan..." bölümünün iptal edilmesi sonucu, kamu görevlisi iken bir rütbeye atanmadan önce yurt dışı misyon koruma hizmeti yapanlar ile polis amiri olduktan sonra yurt dışı misyon koruma hizmeti yapanlar arasında herhangi bir ayırım gözetilmeksizin anılan Kanunun 55.maddesi uyarınca belirtilen hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
   Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliği kuralı, kazanılmış hakların korunmasını amaçlamaktadır. Bu kuralın yalnız; söze bağlı kalınarak yorumlanması, Hukuk devleti ilkesine ve ilke içinde var olan adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı sonuçlar verebilecek ve itiraz yoluyla yapılacak denetimin de amacına ters düşecektir. Bu durumda; kamu görevlilerinin yurt dışı misyon koruma hizmeti yönünden polis amiri olmadan önce veya olduktan sonra yapmaları arasında fark bulunmadığı, Anayasa Mahkemesinin 3201 sayılı Kanunun 55. maddesinin 14. fıkrasının iptal kararından sonraki halinin böyle bir ayırıma meydan yermeyeceği açık olduğundan, Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda polis amiri olmadan önce yapılan.yurt dışı misyon koruma hizmetine ilişkin sürenin rütbe terfiinde değerlendirilmesi ve bulunulan rütbe kıdeminden sayılması gerekirken davacının bu yöndeki başvurusunun yanıt verilmemek suretiyle reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlılık görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline, ………….. 28.2.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
[31] 3201 S.Kanunun (27/4/2005 tarihli ve 5337 sayılı Kanunla) Yürürlükten Kaldırılmış Hükümleri:  Madde 55, fıkra 14 –  (12/7/2000 tarihli ve 611 sayılı  KHK’nin 6/4/2001 tarihli ve 4638 sayılı Kanunla aynen kabul edilen hükmüdür.)
     Mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, mastır, doktora ve avukatlık stajı rütbe kıdeminde değerlendirilmez. Ancak, (...) (1) askerlik hizmeti, yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebi ile geçirilen süreler ile tedavi ve istirahat süreleri rütbe terfiinde değerlendirilir.
            (1)  Bu arada yer alan “polis amiri olduktan sonra yapılan’’ ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 11/6/2003 tarihli ve E.:2001/346, K.:2003/63 sayılı Kararı ile metninden çıkarılmıştır. 
[32]  Emniyet Teşkilatı Kanunun 55. maddesinin 14. fıkrası -(19) daki yürürlükten kaldırılan hükümler yerine- 03.05.2005 tarih ve 25804 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 5337 sayılı Kanunla (Kabul Tarihi: 27.4.2005) değiştirilmiştir.
[33] 27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun değişik 55. maddesinin ondördüncü fıkrasının, ikinci tümcesinde  yer alan “… bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan …” ve “… hangi rütbede ifa edilmiş veya  geçirilmiş ise o rütbedeki…” bölümleri ile üçüncü ve dördüncü tümcelerinin, Anayasa’nın 2., 10. ve 11. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüklerinin durdurulması istemidir.
     [34] Birleştirme Kararı:
    4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesinin 27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Yasa’nın 1. maddesiyle değiştirilen ondördüncü  fıkrasının son tümcesinin iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusuna ilişkin 2006/150 Esas sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2005/51 Esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas incelemenin 2005/51 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, 4.12.2006 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
[35]  Anayasa Mhk. 31/1/2007 tarihli ve E.:2005/51, K.:2007/12 sayılı Kararı ile iptal edilmiş olan hükümlerin metinleri - Madde 55 fıkra 14 5. cümle – (27/4/2005  tarihli ve  5337 sayılı Kanunun hükmüdür.) Bu sürelerin sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanlar rütbe terfilerinde her ne sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemez.
[36] Yürürlüğün Durdurulması İstemi:
     27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1.maddesiyle değiştirilen 4.6.1937 günlü, 3201 sayılı  Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun değişik 55. maddesinin ondördüncü fıkrasının dördüncü tümcesi  31.1.2007 günlü, E.2005/51, K.2007/12 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu tümcenin uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete’de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA 31.1.2007 gününde karar verilmiştir.(Anayasa Mahkemesinin bu kararı 27 Nisan 2007 tarih ve 26505   sayılı Resmi Gazete de yayınlanmıştır.)
[37] Askerlik, Misyon Koruma ve (B) Grubu davalarıyla ilgili olarak, 2004-2005 yılarında EGM adına Hukuk Müşaviri sıfatıyla  Ankara İdare mahkemelerinde  
   çok sayıda savunma yapıp, İptal ve red kararlarına tanık oldum.
[38] Danıştay 12.Daire Esas No: 2005/…., Karar No: 2008/… sayılı Karar örneği:
   “Bu durumda, polis memuru olarak göreve başladıktan sonra 4 yıllık yüksek öğretim kurumundan mezun olan davacının 5.2.2001 tarihinde başladığı komiser yardımcılığı kursunu,  4638 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 21.4.2001 tarihinden sonra 24.10.2001 tarihinde bitirmiş olması hususu ve bu tarihte yürürlükte bulunan hükümler gözetilerek (B) grubu polis amiri statüsünde değerlendirildiğinin bildirilmesine dair işlemde mevzuata aykırılık görülmemiştir. Öte yandan, idare Mahkemesince, her ne kadar davacının (B) grubu polis amiri statüsünde değerlendirilmesinin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kursa başlamış olup, kursa devam eden kişilere uygulanmaması gerektiği, aksi bir düşüncenin idareye güvenilirlik ilkesini zedeleyeceği vurgulanmış ise de; kazanılmış hakkın, kişinin bulunduğu statüden doğan, kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş bir hak olması, beklenen statüye bağlı olarak ileriye dönük, beklenen haklar kapsamında olmaması karşısında, komiser yardımcılığı kursunu bitirmeden kanunun yayım tarihinden önceki yasal duruma dayalı olarak henüz kazanılmayan statünün polis amiri statüsü yönünden kazanılmış bir hak doğuracağının kabulüne hukuken olanak bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile ….İdare Mahkemesinin kararının bozulmasına, ……………….., 4.2.2008  tarihinde oybirliği ile karar verildi.”
[39] İtirazların Konusu:
   4.6.1937 günlü, 3201 s. Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun, 6.4.2001 günlü, 4638 s. Yasa ile eklenen geçici 20. maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce,  dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun olarak komiser yardımcılığı kursunu bitirenler ile…” ibaresinin Anayasa’nın  2. ve 10. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
[40] Sonuç:                  
   A-  4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet Teşkilâtı Kanunu’nun 6.4.2001 günlü, 4638 sayılı Yasa ile eklenen geçici 20. maddesinde yer alan “… dört yıllık  yüksek öğretim kurumlarından mezun olarak komiser yardımcılığı kursunu bitirenler ile ...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN,   A. Necmi ÖZLER, Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 
   B-  İptal edilen ibarenin doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949  sayılı Yasa’nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince iptal hükmünün, KARARIN RESMÎ GAZETEDE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK BİR YIL SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE, 7.2.2008 gününde karar verildi.
[41] Bkz, Anayasa Mahkemesi Üyesi Fulya KANTARCIOĞLU’nun  Karşıoy Gerekçesi’nden
[42] Bkz, Anayasa Mahkemesi Üyesi Mehmet ERTEN ve A.Necmi ÖZLER’in Karşıoy Yazısı’ndan.
[43] Bkz, Anayasa Mahkemesi Üyesi Şevket APALAK’ın Azlık Oyu’ndan.
[44] Bkz, Anayasa Mahkemesi Üyesi Zehra Ayla PERKTAŞ’ın  Karşıoy Gerekçesi’nden.
[45]  Sınav sistemi ve değerlendirme kurulları objektif/adilane bir bakış açısı getirmek amacıyla İyi niyetle hazırlanan düzenlemeler olsa da; uygulamada –uygulayıcıların istismarına yol açarak- olumsuz/sübjektif sonuçlar doğurarak amacına ulaşamayınca, kural-dışılık  önlenemeyince kurtuluş eskiye dönüşte  aranmıştır.
[46]  BALTA T.B., İdare Hukuku, Genel Konular, (Ankara 1970-1972), s.84
[47]  Emniyet Teşkilatı Kanunu içersinde günümüzde geçerliliğini yitiren maddelerin kaldırılmasında yarar olacaktır.  Örnek olarak 15. maddeyi ele alacak olursak; emniyet teşkilatı içersinde eğitim seviyesi özellikle amirler açısından geçmişe nazaran büyük bir aşama kaydetmiştir. Mastır ve doktora yanında ikinci fakülte mezunu olanların sayısı giderek artmakta, ayrıca hukuk ve siyasal mezunu amirlerimizde bulunmakta, Hiyerarşik yapılanmadaki piramit neredeyse tersine dönmüş durumdadır. Bu nedenlerle günümüzde uygulanma imkanı kalmayan adeta mülga konumunda yer alan 15. madde de geçerliliğini yitirmiş bir madde olarak karşımızda durmaktadır.
   3201 S. K. Madde 15 - Beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci meslek derecelerine dahil emniyet teşkilatı mensuplarından yüksek mektep mezunu olanlar kaymakamlıklara muadildir. Bunlar arasında Siyasal Bilgiler Okulu veya lise muadili tahsil görmüş hukuk mezunları kaymakamlıklara ve aynı derecedeki kaymakamlar da emniyet müdürlüklerine naklen veya terfian tayin edilebilirler.Dördüncü ve daha yukarı meslek derecelerindeki emniyet teşkilatı memurlarından yüksek tahsil görmüş olanlar, maaşlarının miktarına göre o maaşı alan Dahiliye memurlukları derecelerine muadil memurluklara naklen veya terfian tayin olunabilirler.
[48] GÜNDAY Metin, İdare Hukuku, Devlet Faaliyetlerinin Belirliliği-Düzenli İdare İlkesi,(7.Bası),Ankara 2003, s.44-45
[49] SÖZEN Süleyman, “Polis ve Profesyonellik”, Polis Bilimleri Dergisi, C.6 (3-4), 2004
[50] TMK (Teşkilat, Malzeme, Kadro) 1982 yılında yürürlüğe girmesine, zaman içersinde değişiklikler yapılmasına rağmen hukuki olarak 1997 yılında  geçerliliğini yitirmiştir.
[51] CAN Feyami, “Emniyet Teşkilatında Norm Kadro Çalışmaları”, Polis Dergisi, s.35, Nisan-Mayıs-Haziran 2003.
   Tüm kurumların Norm Kadro uygulamasına belli bir plan doğrultusunda geçmesi Bakanlar Kurulu’nun (06.11.2000/1658, Resmi Gazete 20.12.2000/24266) kararı ile kabul edilmiştir.
   EGM’ nin Norm Kadro çalışmalarını 01.10.2002 tarihinde başlatıp 30.09.2003 tarihinde sonuçlandırması öngörülmüş, Emniyet Teşkilatı Mart 2002 itibariyle çalışmaya başlamış Aralık 2002 itibariyle tamamlayarak, 29.05.2003  tarihinde Devlet Personel Başkanlığına brifing sunulmasının ardından  çalışmalara devam edilmiştir.
[52] Kamu Yönetimi sözlüğü, TODAİE yayını, Ankara, 1998 
[53] BİLGİN, K. Ufuk-AYTÜRK Nihat, “Türkiye’de Kamu Kuruluşlarında Norm Kadro”, Türk İdare Dergisi, Mart-2003, sayı-438, s.159,
                       [54] EGM Teşkilat Yapısının Geliştirilmesi – TMK Çalışmaları ile İlgili Bilgi Notu:
   Norm Kadro çalışması, 14.10.2003 tarihinde tamamlanmış, EGM birimleri yönüyle geçerli güncel teşkilat yapısı “Emniyet Genel Müdürlüğü Fihristi” olarak 29.10.2003 tarihinde Bakanlık Makamınca onaylanmıştır. Pol-Net’te paylaşıma açılmış, personel bilgi sistemi ile birleştirilerek teşkilat yapısına uygun  personel istihdamı için Personel Bilgi Sistemi ile eşgüdümü sağlanmıştır. Ancak, Bakanlar Kurulunca 30.10.2003 tarihinde Norm Kadro Çalışmalarının durdurulması kararlaştırılmış olup, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün çalışmaları durdurulmuştur. Bu doğrultuda oluşturulan yeni cetveller yürürlük kazanamamıştır.
[55] Bkz. Bilgi notu:Mevcut EGM birimleri Kuruluş, Görev ve Çalışma yönetmelikleri ve uygulamanın pratiği yönüyle TMK’nın (T)’si olan teşkilatı standartlaştırma çalışmaları Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı Teşkilatlanma Şube Müdürlüğü tarafından, (M)’si olan malzeme boyutu Döşeme ve Düzenleme yönergesi ve ikincil düzenlemeleri ile malzeme standardı çalışma ve sorumluluğu İkmal Bakım ve İnşaat Emlak Dairesi Başkanlıkları ve özel alanlarda ilgili Daire Başkanlıklarınca birlikte sağlanmaktadır. (K)’sı olan kadro ve personel boyutu halen yürütülmekte olan iş yükü temsil kriterleri çalışmaları ile Personel Dairesi Başkanlığı tarafından sürdürülmektedir. Anılan alanlardaki getirilecek uygulama standardı düzenleme ile ilgili koordinasyon gerekleri, EGM politikalarındaki uyumun sağlanabilmesi için konu EGM Strateji Çalışma Grubu olan İnsan Kaynakları çalışma alt grubunun alanına dahil edilmiştir. Ayrıca 01.01.2006 tarihli Bakan Onayı ile yeniden düzenlenen Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı Teşkilatlanma Şube Müdürlüğünde birimlerin standardizasyonu ve dinamik teşkilat yapısının sağlanmasına yönelik çalışmalara başlanmıştır.
[56] GÜLTEKİN Recep ve ÖZCAN Yusuf Ziya, “Türkiye’de Polis ve Politika İlişkisi”, Polis Bilimleri Dergisi, C.1 (4), ss.  2004
[57] SÖZEN Süleyman, “Polis ve Profesyonellik”, Polis Bilimleri Dergisi, C.6 (3-4), 2004
[58] DALDA Vehbi, “Emniyet Teşkilatında Nasıl Bir Yeniden Yapılanma?” Çağın Polisi Dergisi, Sayı. 27, Mart 2004.
[59] TUTKUN, K.Yücel, “BİR TUTAM MİZAH ! …( 12 )”, Çağın Polisi Dergisi, Sayı. 70, Ekim-2007
[60] KIZILCIK, Recep,“21.Yüzyılda Yönetişim ve Kamu Yönetimi”,Türk İdare Dergisi,Mart-2003, S.438, s.191 (World Bank1994),Governance:The  World Bank’s Experience,Washington DC, S.VII)
[61] 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu
  Ek Geçici Madde 54 - (Ek madde: 19/02/1980-2261/5 md.)
  Emniyet Örgütü mensupları hakkında uygulanmakta olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu; ek ve değişiklikleri, ilgili kanun hükmünde kararnameler ve bu yasalara dayanılarak yürürlüğe konulan yönetmelikler hükümlerinin kapsamına giren konular, Emniyet Örgütünün hizmet ve kuruluşunun nitelik ve özelliği gözönüne alınarak özel bir kanunla düzenlenir. Bu düzenleme yapılıncaya kadar, Emniyet Örgütü mensupları hakkında halen yürürlükte bulunan söz konusu hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
[62] TUTKUN, K.Yücel, “EMNİYET MÜSTEŞARLIĞI ”, Çağın Polisi Dergisi, Sayı. 85, Ocak-2009
[63] DEMİRBAŞ Cevdet, “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Günümüze Polis Teşkilatı”, E G M / Polis Dergisi, Sayı: 43,  (Ekim-Kasım-Aralık 1996),
   Makale sonuna eklenen (1923-2005 yılları arası) ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşundan Günümüze Kadar Polis İstatistiği’ tablosuna göz  attığımızda 1923 yılı itibariyle Polis sayısı 4413 iken, 1950 yılında 10.311, 1980 yılında 50.066, 1992 yılında 96.949, 2000 yılında 156.699, 2005 yılında 171.451’e ulaşmıştırEmniyet Genel Müdürlüğünün gelmiş olduğu nokta kuruluş yıllarındaki tüm personel sayısı kadar  bugün sadece Müdür rütbesinde personel mevcuttur.
[64] 1923 yılından günümüze kadar atanan 42 Emniyet Genel Müdüründen istisna olarak 3 kişi (Ünal ERKAN-1991, Mehmet AĞAR-1993, Turan GENÇ-1999)  meslek içersinden gelip vali unvanı alarak Emniyet Genel Müdürlüğü yapmışlardır.
[65] 2007 yılı terfi döneminde 1. Sınıf Emniyet müdürlüğüne terfi kotası 80’lerden 110’a, 2008 yılında da 150’lere çıkarılmış, ardından yeni kadro alınarak 1.Sınıf Emniyet müdürlüğüne terfi eden personelin 1 yıllık süreci beklemeden, siyasi mülahazalara girmeden 5-6 aylık bir süreçte özlük haklarına yansıyacak şekilde Teftiş Kuruluna atanmaları gerçekleştirilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.