EMNİYET TEŞKİLATINDA
ATAMA VE TERFİ UYGULAMALARININ
Verimli İnsan Kaynakları Yönetimi Bağlamında
DEĞERLENDİRİLMESİ
ÖZET:
2000’li
yıllara doğru Emniyet Teşkilatı, Toplam Kalite Yönetimi çerçevesinde değişim,
gelişim, iyileştirme, standartların oluşturulması gibi gelişmeler yaşamıştır.
Ar-Ge kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar ışığında “Personel gözüyle Teşkilatın Problemleri”,
“Emniyet Teşkilatının sorunları ve çözüm önerileri” konularında yapılan
araştırmalar dikkat çekmiştir.
Son 25 yıla
göz attığımızda en çok iki konuda Atama ve Rütbe Terfi konularında kısa süreli
mevzuat değişiklikleri birbirini takip etmiştir. Bu değişiklikler kurumlar
açısından insan kaynaklarının önemi ile insan odaklı bakış açısının gelmiş
olduğu noktayı göstermektedir.
Bu nedenle,
teşkilatın sorunlarını ve bu sorunların çözümüne yönelik öneriler ışığında, köklü
bir değişimle karşı karşıya kalınmıştır.
Bu makale ile
verimsiz uygulamaların nedenleri incelenmiş, çağdaş ve etkin insan kaynakları
yönetimi tecrübeleri ışığında açılımlar getirilmeye çalışılmıştır.
Anahtar sözcükler: Atama, Rütbe Terfi, Yeniden Yapılanma,
Profesyonellik, Kurumsallaşma, Emniyet Teşkilatı, Sorunlar, Öneriler
EVALUATION OF APPOINTMENT AND
PROMOTION PRACTICES
IN THE POLICE ORGANIZATION WITHIN
THE CONTEXT OF EFFECTIVE HUMAN
RESOURCES MANAGEMENT
SUMMARY:
In the
framework of Total Quality Management, Police Organization has experienced
change, development, improvement, and establishment of standards on the way to
2000s. The studies on “The problems of the Organization from the Perspective of
the Personnel”, “The Problems of the Police Organization and Solution Offers”
in the light of Research and Development scope caught attention.
When we
revise 25 years, short-term legislation revisions on Appointment and Promotion
in Rank have pursued each other. These revisions show the importance of human
resources in the perspective of the institutions and the point achieved in
human-oriented perspective.
For this
reason, in the light of the problems of the Organization and solution offers,
the Organization has confronted a radical change.
In this article the reasons for ineffective practices are
examined and new evaluations have been made in the light of the experiences on
contemporary and effective human resources management.
Key words: Appointment, Promotion in
Rank, Re-Organization, Professionalism, Institutionalism, Police Organization,
Problems, Offers
‘1982 yılında Polis Akademisinden mezuniyet
sonrası görev yaptığım yerlerde 10 Nisanlarda konuşma metni ya da yazı
hazırlarken pembe tablolar çizmesem de gelinen süreci gelişme olarak addediyor,
geleceğe umut bağlıyordum. Ancak geçen zaman diliminde çok ağır yol alındığını
görsem de “böyle gelmiş böyle gitmez/gitmemeli” perspektifinden kendimi
alamıyordum.
Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder
Atatürk’ün, 1930’lu yıllarda dile getirmiş olduğu: “Muvaffakiyetlerde gururu yenmek, felaketlerde
ümitsizliğe mukavemet etmek lazımdır” sözleriyle gelişmeleri
pekiştirmeye çalışıyordum.
Bu duygu ve düşüncelerle
teşkilatın son çeyrekte yaşamış olduğu sorunları irdeleyerek özellikle Atama ve
Terfi çerçevesinde yaşanan gelişmeleri paylaşmak istedim.’ [**]
Giriş:
Batılı
ülkelerde 1980’li yıllarda başlayan Kamu Yönetimi ile ilgili yaklaşımlar,
Ülkemizde de 1990’lı yıllarda -bu anlayış- araştırma-geliştirme çalışmaları olarak yansımalarını bulmuş, Toplam Kalite Yönetimi paralelinde
uygulama aşamasına gelmiştir. 2000’li yıllara doğru TKY ile ilgili çalışmalara
başlanılmış, yeniden yapılanma, değişim, gelişim, iyileştirme anlayışı, hizmet
alanında standartların oluşturulması TKY adı ile bütünlük kazanmıştır.
‘Araştırmaya,
geliştirmeye önem vermeyen kurumlar, kuruluşlar bugünden öte dünde kalarak
yerinde sayar ve gelecekten uzaklaşırlar’ değerlendirmesi günümüzde tüm sektörleri hayati olarak, yakından
ilgilendirmektedir. Ya gemiye binerek karşıya geçecek, ya dalgalarla boğuşacak,
ya da boğulacaksın.
1990’lı
yıllardan sonra TKY yolunda Emniyet Teşkilatının yeniden yapılanmasına yönelik
önemli çalışmalar başlatılmıştır. Ar-Ge kapsamında gerçekleştirilen bu çalışma
ve araştırmalardan örnek verecek olursak:
“Personel gözüyle Teşkilatın
Problemleri ve Çözüm Önerileri” adı altında teşkilatın içersinde
yaşamış olduğu sorunlar tespit edilerek,
“Çözüm önerileri ve çalışmalar”[1] şeklinde kitapçık
hazırlanmıştır. Yapılan bu araştırmalar sonucu kısmen veya tamamen mevzuat
değişiklikleri uygulamaya konulmuştur.
Gerçekleştirilen
bir diğer çalışma ise; “Emniyet Teşkilatının sorunları ve çözüm önerileri”
[2] adıyla kitap
halinde yayınlanmıştır.
Bir diğer önemli çalışma
“Polise asli görevi dışında verilen görevler” olarak karşımıza çıkar. Yıllardır
bilinen fakat sessiz kalınan, seslendirilemeyen hususlar yazılı olarak ortaya
konulmuştur. Teşkilatın angarya görevlerden arındırılarak asli görevine (kolluk
görevi) dönmesi için çalışmalar başlatılmıştır. Güvenlik Dairesi bünyesindeki Dernekler birimi devredilmiştir. Ruhsat işlemleri ile ilgili devirler
bunu izlemiştir. Bunun gibi Pasaport,
Trafik gibi hizmetlerinde ilgili ya da yeni oluşturulacak kuruluşlara
devri öngörülmektedir. Son düzenlemeler ile konser vb. etkinliklerde özel güvenlik kuruluşları görev
almaktadır.
Genel olarak Teşkilatın asli
görevine dönmesi konusunda “çoktan gelmiş-geçmektedir” şeklinde zaman kaybı seslendirilirken
bu konuya daha temkinli yaklaşımlar da göz ardı edilmemelidir. Bu konulardaki
farklı bakış açısı gözden kaçırılmamalıdır. Angaryalardan kurtulalım derken polisle
bütünleşmiş hizmetlerin başka kuruluşlara devri kurumun etki alanını daraltacaktır.
Aşağıdaki
satırlarla polisin sokağa bütünüyle hakim olamadığı vurgulanmaktadır. “Kapalı kapılar ardındaki polise, halkın
yaklaşması düşünülemez. Hiçbir polis, çalışma odasında otururken, güvenlik
konusunda, vatandaşa hizmet götürdüğünü zannetmemelidir.” [3] Bizim toplum
yapımızda-geleneğimizde polis masa başından öte, insanlarla birebir temas
halinde, sokakta düşünülmektedir. Sokaktaki insan polisi dışarıda, yanında
görmek istemektedir. Sokaktaki polis O’nun için ayrı bir güvencedir. Yukarıdaki
satırlarımızda değindiğimiz gibi; Teşkilatın, angarya görevlerden arınması
halinde mevcut güç sokağa daha geniş bir yelpazede yansıyacaktır.
Aslolan sokağa
hakim olmaktır. Sokağa ilgisiz kalmamak, önleyici hizmetlere ağırlık vermektir. Ancak teşkilat nicelik olarak
genişleyecek, büro hizmetleri farklı yapılandırılacaksa yine yukarıda
seslendirdiğim görüşler yabana atılmamalıdır.
Bir başka açıdan
yapılan değerlendirmeye göre; “Emniyet teşkilatı insan unsurunun en
yoğun olarak kullanıldığı bir kurumdur. Dolayısıyla emniyet personeli, tüm
diğer teşkilatlardan daha fazla, kendilerine her zaman ve herkes tarafından bir
polis olmaktan ziyade, öncelikle insan olarak gereken önemin verilmesini
bekler.”[4]
1937 yılında
çıkartılan 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu ile bugünkü Taşra Teşkilatı
yapısı oluşturulmuş ve birçok yeni hizmet birimleri ihdas edilmiş, çalışan
personel sayısı 6048’e ulaşmıştır[5]. Bugün doğal
olarak sayısal açıdan 200 binlere ulaşan teşkilatın kendi içsel sorunları
olacaktır. Çağa, gelişmelere, zamana göre yeni değişikliklere ihtiyaç
duyulacak, yeni yeni düzenlemelere gidilecektir. Özellikle teşkilat yasası ile
ilgili yeni düzenleme ve iyileştirmeler önem arz edecek, dikkat çekecektir.
3201 Sayılı
Emniyet teşkilatı kanununu günün koşulları doğrultusunda düzenlemek amacıyla
yıllardır çalışmalar yürütülmüştür. Tamamı üzerinde olmasa da ek maddeler
halinde, KHK’ler şeklinde değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Üzerinde en çok
oynanan, değişime uğrayan konulardan birincisi ‘Atama’, ikincisi ise ‘Rütbe Terfi’dir.
Bu iki konuya ana maddeler halinde göz
atalım;
1. ATAMA
VE YER DEĞİŞTİRME KONUSUNDA DEĞİŞİKLİKLER
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme mevzuatı ile ilgili
çok sayıda değişiklik gerçekleştirilmiştir. Atama işlemleri 1981 yılından 2002
yılına kadar 21 yılda 7 kez değişime
uğramıştır. En uzun mevzuat 8 yıl yürürlükte kalabilmiştir. Bu değişimlerde en
çok dikkat çeken husus; 1989 -1992 yılları arası 3 kez, 2000-2002 yılları arasında
da 3 kez değişim göze çarpmaktadır. Gerçekleştirilen değişiklikler uygulamaya
girmeden ya da birinci yılında yeniden düzenlenmiştir. Her yıl kısmen ya da
tamamen bir yönetmelik değişikliğine gidilmiş desek abartmış olmayız. Dikkat
çeken bir başka husus; Bölge sayısı ikiden üçe çıkıyor, ardından ikiye
düşürülüyor, tekrar üçe çıkarılıyor, tekrar ikiye düşürülüyor. Bir değişimde Rize, diğerinde Yozgat, bir başka değişimde de Tokat ili ikinci bölge (şark)
hizmetine dahil ediliyor. 8. değişiklik ise Bakanlar
Kurulu’nca 5.5.2008 tarihinde kararlaştırılarak 30.05.2008 tarihinde Resmi
Gazetede yayınlanmıştır.
Mevcut “Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”
dışında 2008 yılında bir ilk gerçekleştirilerek 9. değişiklik olarak da
adlandırabileceğimiz “Emniyet Genel Müdürlüğü Yurtdışı Teşkilatına Sürekli
Görevle Atanacak Personel Hakkında Yönetmelik”[6]
çıkarılmıştır. Bu yönetmeliğin asıl amacı uluslararası arenada Türk Polis
teşkilatının daha etkin ve üst seviyede temsili ile görev yapmasını
hedeflemektedir. Bu yönetmelik gereğince “Genel
Müdürlüğün Yurtdışı Teşkilatında görevlendirilecek olan Emniyet Müşaviri ve
Emniyet Ataşesi; Uluslararası suç ve suçlularla mücadele etmek üzere ülkemiz
ile diğer ülkeler ve uluslararası kuruluşlar arasında imzalanan hukuki metinler
ile mütekabiliyet esasları çerçevesinde, akredite bulunduğu ülke veya ülkeler
nezdinde ve diğer uluslararası kuruluşlarla, her türlü uluslararası polis
işbirliği çalışmalarını yürütmekle görevlidir.”[7]
1.1) Atama
ve Yer Değiştirme Yönetmeliği İle İlgili Değişiklikler [8]
10. 11. 1981 - Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme
Yönetmeliği
düzenlenerek Resmi Gazete de yayınlandı.
- Çalışma
bölgeleri şark ve garp olmak üzere 1 ve 2. bölge
olarak
düzenlendi.
- 2.
bölgede görev yapmayan müdür olamayacak.
28. 08.
1989 - Atama Yer Değiştirme
Yönetmeliği üzerinde değişiklik
yapıldı.
- Personelin
çalışabileceği bölge sayısı 2 den 3 e çıkarıldı.
- Personelin
Doğum yeri ve nüfusa kayıtlı olduğu yerin
komşu iline atanılabilme hükmü getirildi.
15. 06.
1991 - Bölge sayısı değişmedi, bazı illerin tabi olduğu
bölgelerde
değişiklik yapıldı.
- Branşlı
personelin şark ataması düzenlendi.
- Bölgelerde
zorunlu çalışma Hizmet süreleri değişti.
11. 09.
1992 - Bölge
sayısı değiştirilerek eskisi gibi 2 ye düşürüldü.
- Rize
ili şark oldu.
28. 06.
2000 - Hizmet sürelerinin bir kısmı yeniden
düzenlendi.
- Yozgat
ili şark statüsüne sokuldu.
08. 04.
2001 - Bölge sayısı yeniden 3’e çıkarılarak
- İllerin
bir kısmının tabi olduğu bölge ve hizmet süresi
yeniden düzenlendi.
26. 03.
2002 - Bölge sayısı yeniden düzenlenerek 2’ye
düşürüldü.
- Tokat
İli şark oldu
- Personel
eski çalışmış olduğu ile yeniden atanabilecek,
-
Polis memurları isterlerse 2. şark yapabilecekler.
- 1. Sınıf Emniyet
Müdürü olabilmek için şark hizmeti
zorunluluğu getirildi.
30. 05. 2008 - Hem 1. bölge hem de 2. bölge için geçerli olan “Bölgedeki
Hizmet Süresinden Sayılmayacak Süreler” başlığı "İkinci
Bölgedeki Hizmet
Süresinden Sayılmayacak Süreler" şeklinde
değiştirilerek içeriğindeki
hükümler 2. bölgedeki illerle
sınırlandırıldı.
- Görevden uzaklaştırılan, tutuklanan veya hüküm giyenlerin 3
ayı aşan süreleri ikinci bölge
hizmeti kapsamı dışına çıkarıldı.
- İkinci bölgedeki 8 ile ait 14 ilçenin zorunlu hizmet süreleri
değiştirildi. (Yürürlük Tarihi: 1.1.2009)
- Ek madde ile “Komiser Yardımcılığı Kursu Mezunlarının
21. 06. 2008 Yurtdışı Teşkilatına
Sürekli Görevle Atanacak Personel ile
ilgili
koşullar:
- Emniyet Müşaviri için; Emniyet
Genel Müdür Yardımcısı,
Teftiş
Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, 1.Hukuk
Müşaviri,
Daire Başkanı, İl Emniyet Müdürü unvanlarında
görev
yapıyor olmak veya 1.Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde
olmak,
- Emniyet Ataşesi ile Emniyet Ateşe
Yardımcısı için;
Başkomiser,
Emniyet Amiri, 4., 3. veya 2. Sınıf Emniyet
Müdürü
rütbesinde olmak,
- Emniyet Ataşesi ile Emniyet Ateşe
Yardımcısı için, bu
Yönetmelikte
belirtilen sınavda başarılı olmak,
- Emniyet Ataşesi ile Emniyet Ateşe
Yardımcısı için, KPDS’den
en az
(C) seviyesi puan almış olmak veya buna denk kabul
edilen
ve uluslararası geçerliliği bulunan bir belgeye sahip
olmak,
- Yurtdışı Teşkilatında
görevlendirilecek Emniyet Müşaviri,
Emniyet
Ataşesi ile Emniyet Ateşe Yardımcısının görev
süreleri üç yıldır.
2. RÜTBE VE TERFİLER İLE İLGİLİ DEĞİŞİKLİKLER [10]
Emniyet Teşkilatı Kanununun 55. maddesi olarak
hafızalarımıza yerleşen ‘Rütbe Terfi‘ esasları ile ilgili olarak; 1988 yılından
2001 yılına kadar geçen 13 yıl içersinde 4 kez değişiklik yapılmıştır[11]. Ayrıca 2004 ve 2005 yılında birer
maddelik değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bu sürece kısaca göz atmakta yarar
vardır.
2.1) 1988 Yılında 311 Sayılı K.H. Kararname
İle Değiştirilen Rütbe Terfi Kanunu
İle Getirilen Değişiklikler:
-
Rütbeler A,B,C,D olmak üzere dört guruba ayrılıyor.
-
Süreler yeniden düzenleniyor.
-
Her rütbeye geçişte sınav esası getiriliyor.
-
Müdürlük rütbesi tek statüde, sınıf ayrımı yapılmamış. İkinci
bölgede görev yapmayan amirler müdür olamayacak
-
Master, Doktora, Askerlik, Avukatlık Stajı vb. süreler
Rütbe terfiinde değerlendirilmeyecek.
Sınavlar (4) aşamada gerçekleştiriliyor. Spor, Test, Atış ve Mülakatlarda
elde edilen puanların ortalaması alınarak sınav notu elde ediliyor.[12] Bu
ortalama üzerine kişinin bulunduğu rütbedeki sicil notu ortalaması ekleniyor. Ayrıca İntihap Encümeni
(+10) (-10) arası verilen değerlendirme
notu eklenerek kişinin Yeterlilik
Notu ortaya çıkıyor. Bu ayni zamanda başarı
notu olarak yüksekten aşağıya doğru
kıdem sıralamasını oluşturuyor. Personel kontenjan durumuna göre terfi
ettiriliyor. Bu uygulamada sıkıntılara sebep oluyor. Test, atış ve spor
aşamalarında elde edilen puan kişinin bireysel becerilerini objektif olarak
ortaya koysa da Mülakatta verilen puan ise sınavın objektifliğini ortadan
kaldırmış, Aynı şekilde İntihap Encümeni’nde verin puan da sübjektif
değerlendirmeyi öne çıkarmıştır.
Birde buna sicil notlarındaki
değerlendirmeleri eklersek terfilerde liyakatin sübjektif değerlerle “Takdir
Yetkisi” ile sağlanması ortaya çıkıyor.
Örnek olarak “Test, Atış, Sporda (40) puan üzerinden (35) puan ortalaması olan
personelin ortalaması mülakattan düşük puan, kuruldan da (-10) puan
verildiğinde sicil not ortalaması da (90) puanın altında ise terfi etmesi
zorlaşıyor.
Bu düzenleme ile
ilgili uygulamada yaşanan sıkıntılar sonucu yeni bir değişikliğe gidiliyor.
2.2) 1991 Yılında 311 Sayılı K. H. K.
Değiştirilerek Rütbe Terfi İle İlgili 3748 Sayılı Kanunla Yeni Getirilen
Değişiklikler:
-
Rütbeler A,B olmak üzere iki guruba ayrılıyor.
-
Sürelerde değişiklik yapılıyor.
-
Her rütbeye geçişte sınav esası devam ediyor, mülakat
kaldırılıyor.
-
Müdürlük rütbesi tek statüde, sınıf ayrımı yapılmamış.
-
Polis amiri
olduktan sonra yapılan Master,
Doktora, Askerlik, Avukatlık Stajı vb. süreler Rütbe terfiinde
değerlendirilecek.
Bu kanunla
sınavlardaki sübjektif değerlendirmelere esas olan “Mülakat” ve “Yetkili Kurul” puanı ortadan kaldırıldı.
Ayrıca
rütbe terfii değerlendirilmesinde ortadan kaldırılan “Master, Doktora,
Askerlik vb süreler” Ancak, “Polis amiri olduktan sonra yapılan” şeklinde düzenlenerek uygulamaya girer. (Bu düzenleme 1993 ve 2001
tarihinde değişikliğe uğrayan kanunda aynen korunmuştur.) Terfi sisteminde yeni
sıkıntılar gündeme geldiğinden 2 yıl sonra yeni bir düzenlemeye gidiliyor.
2.3) 1993 Yılında -2 Yıl Sonra- 3870 Sayılı Kanunla Yeni Yapılan Değişiklikler:
-
Rütbeler A,B olmak üzere iki gurup olarak devam ediyor.
-
Sürelerde değişiklik yapılıyor.
-
Her rütbeye geçişte sınav esası kaldırılıyor.
-
Müdürlük rütbesi 1, 2, 3, 4. sınıf olmak üzere 4 guruba
ayrılıyor.
-
Terfileri değerlendirmek üzere Merkez ve Yüksek
Değerlendirme Kurulu oluşturuluyor.
3870 Sayılı kanunla sınavlar kaldırılarak[13] rütbelerle ilgili
meslek dereceleri[14] yeniden
değerlendirilmiştir[15].
Bu düzenleme
uygulamada hiyerarşik tıkanıklığı çözemeyince öncelikle KHK çıkarılarak ardından
yeni bir yasa ile değişikliğe gidiliyor.
2.4) 2000 Yılında 611 sayılı KHK ile yapılan
ve sonrasında 2001 Yılında 4638 Sayılı Kanunla Yapılan Değişiklikler [16]:
- Madde başlığı “Terfi” iken “Terfi
ve Atama”
şeklinde
değiştirilmiştir.
-
Rütbeler A,B olmak üzere iki gurup olarak devam ediyor.
B gurubundan A gurubuna geçiş kaldırılarak, Her yıl için sadece % 10 baraj
sistemi öngörülüyor.
-
Komiser Yardımcılığı rütbesinde B gurubunda 5 yıllık
bekleme süresi 6 yıla çıkarılıyor.
-
Diğer bekleme sürelerinde değişiklik yok. Emniyet
Amirliği ve 2. Sınıf Emniyet müdürlüğüne geçişte sınav esası getiriliyor.
-
1. Sınıf Emniyet Müdürü olabilmek için ikinci
bölge/şark hizmeti zorunluluğu getirildi.
-
Emniyet Genel Müdürü, 1.Sınıf Emniyet
müdürlerinin üzerinde ‘Sınıf Üstü Emniyet Müdürü’ olarak
rütbeler arasında sayılmış, meslek derecesi de ‘Derece Üstü’ olarak gösterilmiştir[17].
-
Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurulları devam ediyor. Kurullar
Mayıs ayı başında toplanarak, kararlarda oy çokluğu esastır.
-
1. ve 2. Sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbelerinde
kadrosuzluktan zorunlu emeklilik getiriliyor.
(Bu hüküm
yürürlüğe girmeden Anayasa Mahkemesi Yürütmeyi durdurma kararı veriyor.
Ardından yasanın 1. sınıflarla ilgili bölümünü 11.06.2003 tarihinde iptal
ediyor.)
Yasanın
uygulanması amacıyla; “Emniyet
Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının
Çalışmaları” ile ilgili olarak düzenlemeyi içeren yönetmelik çıkarılıyor
[18].
2.4.1. Rütbe Terfii Değerlendirme Kurullarının Çalışmaları ile ilgili Yönetmeliğe
itiraz;
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe
Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmaları ile ilgili
Yönetmeliğin 24 ve 25. maddesi yanında yönetmeliğin Tanımlar başlıklı 4.
maddesinde liyakat en çok
tartışılan hükümler olarak karşımıza çıkıyor[19].
23.04.1999
tarihini baz alan 4455 sayılı Af yasasından iki yıl sonra çıkarılan söz konusu yönetmelik hükümleriyle; “İdarenin bir üst
rütbeye terfilerde takdir yetkisinin bulunduğu ve değerlendirmeye alınan
personel hakkında açılan soruşturmalar ile almış olduğu cezaların da rütbe
terfi işlemlerinde göz önünde bulundurulabileceği” açıkça ifade
edilmektedir.
“Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe
Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmaları” ile ilgili
Yönetmeliğin 25. maddesi ile ilgili terfi edemeyen personel İdari Yargıya
giderek Danıştay 12. Dairesinden 12.08.2003
tarihli Yürütmeyi Durdurma kararı alıyor[20].
Ardından ilgili maddenin iptali yönünde süreç
işliyor. Danıştay 12. Dairesi, 18.2.2004 günlü, E:2002/2694, K:2004/372
sayılı kararıyla; “Kıdeme ilişkin işlemde rütbe terfilerinde kıdemin yanında
liyakatin da esas alınacağı yolundaki mevzuat hükmüne aykırılık bulunmadığı”
sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli
Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin
Yönetmeliğin 25.maddesinin (a) ve (b) fıkralarının iptaline karar vermiştir[21].
Bu konuda
uygulamada yaşanan ve yaşanacak aksaklıkları dile getiren yazıları
irdelediğimizde[22]:
“Yasa ısrarla ‘dosyalardan çıkarılır’ demekte, yönetmelik ise 24 ve 25.
maddelerinde yer vermektedir. Bu durumda olması gereken hükümler aşağıdaki
şekilde olmalıdır:
a) Bulunduğu rütbede aldığı adli cezalar,
b) Bulunduğu rütbede aldığı idari cezalar,
“Liyakat tespit edilirken o kadar geniş bir
saha vardır ki, Nasıl kıdem tespitinde somut kriterler varsa, liyakat
tespitinde de somuta yakın kriterler saptanmalıdır. Çünkü terfi etmekte bir
özlük hakkıdır. Bunun içinde para yani rızk vardır. Hak vardır. Bu paranın, bu
hakkın sahibine verilmesi gerekir” şeklinde teşkilatın genelinin duygu ve
düşünceleri dile getirilmiştir.
Danıştay 12.
Dairesinin, Yüksek Değerlendirme Kurulunun rütbe terfi edecek personel hakkında
bulunduğu rütbede affa uğramış olsa bile adli mercilerce verilen kararlar ve bu
kararlara dayanak alınan fiilleri ile disiplin kurullarınca verilen disiplin
cezalarına veya soruşturma bilgilerini ve bu soruşturmalara dayanak olan fiil
ve hareketlerini değerlendirmeye tabi tutan Yönetmeliğin 25. maddesinin (a) ve
(b) fıkralarının iptalinin ardından temyiz sürecinde bu kez karşımıza farklı
bir karar çıkar.
Danıştay
İdari Dava Daireleri Kurulu, Uyuşmazlık konusunu temyizen inceleme sonucunda
12. Dairenin vermiş olduğu iptal kararını bozarak son noktayı koyar.
Danıştay İdari
Dava Daireleri Kurulu, 20.10.2005 günlü kararı ile[23];
“Emniyet
hizmetinin özelliği ve gereklerine uygun olarak bir üst rütbeye terfi edecek
personelin “Liyakat” durumu incelenirken personelin disiplin cezası ya da adli
mercilerce verilmiş kararlara dayanak olan tüm eylemleri, sicil, ödül,
takdirname, meslek içerisindeki bilgi, beceri ve davranışlarının
değerlendirilmesinin 3201 sayılı Yasanın 55. maddesine aykırılık teşkil
etmeyeceği açıktır” gerekçesiyle Yönetmeliğin 25. maddesinin (a) ve (b)
fıkralarının iptaline yönelik kısmının ‘Bozulması’na oyçoklugu ile karar vermiştir.
Gerçi dava
sürecinin son safhası olan karar düzeltme aşaması işletilse de İYUK’un 54.
maddesi çerçevesinde davacı tarafından yeni veriler ortaya konamadığı
gerekçesiyle İdari Dava Daireleri Kurulu oyçokluğu ile 13. 09. 2007 tarihinde
karar düzeltme isteminin reddine kararı vererek nihai sonuca ulaşılmıştır.
-1. maddesiyle değiştirilen 3201 sayılı E.T.K
55.maddesinin (6,7,12,14,15,17.) fıkraları,
- 4.maddeyle eklenen Ek Madde 23’ün (1,2,3.)
fıkraları ile ilgili Anayasanın 2,6,7,10,70 ve 128.
maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile 08.06.2001 tarihinde öncelikle yürütmenin durdurulması ile Anayasa Mahkemesine iptal davası
açılıyor. 19.06.2001 tarihli yürütmenin durdurulması kararı üzerine
bu yasa maddeleri uygulamaya konulamıyor[25].
2.4.3. Anayasa Mahkemesi Başkanlığınca
11.06.2003 gün ve E:2001/346-2003/63 sayı ile [26];
I)
1.maddesiyle
değiştirilen 04.06.1937 günlü 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun
55.maddesinin;
a- Altıncı
fıkrasının “...liyakat koşullarını
belirlemek, ...Genel
Müdürlük Merkez Değerlendirme Kurulu...” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
b- Yedinci fıkrasının “...liyakat
koşullarını belirlemek, ...Genel
Müdürlük Yüksek Değerlendirme Kurulu...” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
c- Onikinci
fıkrasının, (B) grubu Komiser
Yardımcıları ve Komiserler için rütbelerde ve meslek derecelerinde öngörülen
6’şar yıllık en az bekleme sürelerinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve
iptal isteminin REDDİNE,
d- Ondördüncü fıkrasının “…polis amiri olduktan sonra yapılan…”
bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE [27],
e- Onbeşinci fıkrasının “...paraya çevrilse veya tecil edilse dahi...”
bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptal isteminin REDDİNE,
f- Onyedinci
fıkrasında yer alan “...% 10’unu...” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve
iptal isteminin REDDİNE,
II)
4. maddesiyle 3201 sayılı Yasa’ya eklenen Ek Madde 23’ün;
a- Birinci fıkrasının “...yaş şartı aranmaksızın, ...emekli edilir” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına
ve iptal isteminin REDDİNE,
b- İkinci fıkrasının “...emekliliğe sevk edilebilir”
bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE [28],
c- Üçüncü fıkrasının “...tekrar Emniyet Hizmetleri Sınıfına dahil bir
görevde istihdam edilmeleri mümkün olmayıp...” bölümünün Anayasa’ya
aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
dair karar verilmiştir.
11.06.2003
tarihinde Anayasa Mahkemesi esastan kararını vererek 1.Sınıf Emniyet Müdürleri
ile ilgili “Emekliye Sevk Edilebilir”
bölümünü Anayasaya aykırı bularak İptaline
karar verirken, 2. Sınıf Emniyet Müdürleri ile ilgili “Emekli Edilir” bölümünün Anayasaya aykırı olmadığına karar
vermesi sonucu yasanın yürürlüğe girmesinden iki yıl sonra yeni bir fiili durum
ortaya çıkmıştır. Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar sonucu sorunlar,
sıkıntılar çözülemediği gibi ortaya çıkan fiili durum çözümlenmesi karmaşa bir
denklem olarak idareyi güç duruma sokmuştur. Bu konuda teşkilatımız bir maddelik kanun
değişikliğini kısa bir zaman diliminde gerçekleştiriyor.
2.5)
2004 Yılında 5145 Sayılı Kanunla Yapılan Değişiklikler:
-
2. Sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbelerinde
kadrosuzluktan zorunlu emeklilik
kaldırılıyor.
-
2. Sınıf Emniyet Müdürlerine % 40’ı oranında yaş haddine kadar zorunlu
emeklilik ek ödemesi kaldırılıyor.
-
1. Sınıflarda 500, 2. Sınıflarda 800 kişilik kadro
kotası kaldırılıyor.
2004 yılındaki bir maddelik kanun değişikliği ile
hiyerarşik yapılanmadaki çarpıklık giderilemese de 1. ve 2. sınıflarla ilgili
oluşabilecek mağduriyetler engellemiştir. Bu ayni zamanda daha aşağı rütbelerdeki personel açısından da -geleceğini
görememe- belirsizliğini ortadan kaldırmıştır[29].
2.5.1. Mesleğe Girmeden Önce Yapılan
Askerlik Hizmetinin Rütbe Terfisinde Kıdem Olarak Sayılması;
Emniyet
Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesinin 14. fıkrasında; “Polis amiri olduktan sonra yapılan”
bölümü de Anayasa Mahkemesinin ayni tarih ve sayılı kararında Anayasaya aykırı
görüldüğünden iptal kararı verilmiştir. Bu karar üzerine Personel Daire
Başkanlığının 22.12.2003 tarih ve 221286 sayılı yazıları ile Danıştay
Başkanlığından görüş sorulmuş Danıştay 1. Dairesinin 11.02.2004 tarih ve
E:2004/8 K:2004/11 sayılı kararında “kamu
görevlisi iken askerlik yapanların hizmet sürelerinin Anayasa Mahkemesi
kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarih gözetilmeksizin
değerlendirilmesi gerektiği” hususu belirtilmiştir bu görüş
doğrultusunda bu durumda bulunan personelin, ‘Askerlik Süresi Rütbe Kıdeminde’
değerlendirilmiştir. Bu şahıslar dışında kalan personelin Askerlik hizmet
süresi kıdemden değerlenmemiştir.
Anayasa
Mahkemesinin gerekçeli kararı yoruma açık, Danıştay daireleri kararları arasında
dahi çelişkiye yol açan, terfi
sisteminin ruhuna aykırı, maddenin dokuzuncu ve onikinci fıkralarında öngörülen “rütbelerde ve meslek derecelerinde
en az bekleme süreleri” hükmüne açıkça aykırı bir uygulama ile karşı
karşıya kalınmıştır.
Bu uygulama
üzerine mesleğe girmeden önce
askerliğini yapan personelin ilk derece mahkemelerine “Askerlikte geçen hizmet süresinin rütbe
terfiinde değerlendirilmemesine dair işleminin iptali ve yoksun kalınan maddi
haklarının tazmini talebiyle”, bir yıl içersinde idare aleyhine
açtığı davalar 1500’lere ulaşmıştır. Açılan davalar sonucunda; idare lehine
sonuçlanan kararlar olmakla birlikte davaların çoğunluğu idare aleyhine
sonuçlanmış, davalar Danıştay-Temyiz aşamasında iken bu konuda yeni bir kanun
düzenlemesi başlatılmıştır.
2.5.2. Yurtdışı Misyon Koruma Hizmeti
Süresinin Rütbe Terfiinde Değerlendirilmesine Yönelik Dava Süreci:
Anayasa
Mahkemesi'nin 11.6.2003 tarih ve E:2001/346, K:2003/63 sayılı kararı üzerine,
polis amiri olmadan önce yapmış olduğu yurt dışı misyon koruma hizmetinin rütbe
terfiinde değerlendirilmesi ve bulunduğu rütbede kıdemden sayılması için; 3201
sayılı Kanunun 4638 sayılı Kanunla değişik 55. maddesinin, polis amiri olduktan
sonra yapılan yurt dışı misyon koruma hizmetinin rütbe terfiinde değerlendirilmesini
öngören 14. fıkrası, anılan Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiğinden,
yurt dışı misyon koruma hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi
gerektiği iddiasıyla idare aleyhine dava yoluna gidilmiştir.
İdare bu davalara karşı yapmış olduğu
savunmasında; yurt dışı misyon koruma hizmetini polis amiri olmadan önce
yapanların bu hizmet süresinin rütbe kıdeminde değerlendirilmemesinde hukuka
aykırılık bulunmadığını ileri sürmüştür.
Ancak idare mahkemeleri Anayasa mahkemesinin
kararı çerçevesinde “kamu görevlisi
iken bir rütbeye atanmadan önce yurt
dışı misyon koruma hizmeti yapanlar ile polis amiri olduktan sonra yurt dışı misyon koruma hizmeti yapanlar arasında
herhangi bir ayırım gözetilmeksizin belirtilen hizmet süresinin rütbe
terfiinde değerlendirilmesi gerektiği” gerekçesiyle işlemin iptaline karar
vermiştir[30].
Bu süreçte; Askerlik süreleri yanında ‘Yurtdışı
Misyon Koruma’ sürelerinin de amirlik rütbe kıdeminden sayılması gerektiği
şeklinde idari yargı tarafından işlemin iptali kararları verildiği
görülmektedir. Yani misyon koruma görevini geçmiş yıllarda polis memuru
rütbesinde yapan amirlerin idare aleyhine açmış olduğu davanın lehine
sonuçlanması durumunda 3 yıl, 1.5 yılda
askerlikten kıdem alacağını hesaplarsak toplam 4.5 yıl gibi bir süre karşımıza
çıkmaktadır. En az rütbede bekleme süresini 3 yıl olarak baz alırsak karşımıza
rakamsal olarak 1,5 rütbe süresi çıkmaktadır. Bu sonuç hukuk dışı bir durum
tespiti olarak meslek hiyerarşisinde eşitsizliklere yol açacak, mesleğin
prestijini sarsacaktır.
Bu konuda dava açan personel sayısı 10
rakamını geçmemekle beraber iptal kararları Temyiz ve Karar Düzeltme
aşamalarında da idare aleyhinde sonuçlar olarak karşımıza çıkacaktır.
Askerlik ve Yurtdışı Misyon Koruma Sürelerinin rütbe
kıdeminde sayılmamasına karşın dava açan 1500 personel dahil yaklaşık
2000 personelin lehine oluşan bu
uygulama sonucunda, kendinden önce amir olan amirlerinin sicil amiri konumuna
gelecek ve yaklaşık 10.000 personel mağdur duruma düşecektir.
Anayasa
Mahkemesinin vermiş olduğu iptal kararı üzerine[31]; “emsalini geçememe”
kriteri ile rütbe terfi sisteminde
yaşanan bu çarpıklığın ve sakıncaların giderilmesi amacıyla meslek içi
hiyerarşinin korunmasını sağlayacak yeni bir yasal düzenleme zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Konu ile
ilgili 27.04.2005 tarihinde 3201 sayılı Kanununun değişik 55 inci maddesinin
14. fıkrası -bir maddelik kanun değişikliği ile- değiştirilmiştir[32].
2.6) 2005 Yılında 5337 Sayılı Kanunla Yapılan Değişiklikler:
- Uzmanlık, Master, Doktora,
Avukatlık Stajı
gibi süreler rütbe kıdeminde
değerlendirilmeyecek.
- Askerlik hizmeti,
yurt dışı misyon koruma
vb. görevlerde geçirilen süreler bulunulan
rütbede değerlendirilecek.
- Mesleğe girmeden önce yapılan askerlik
hizmeti, atanılan ilk rütbede ve
fiili çalışma
süresinden sayılacak.
-
Hiyerarşik yapıyı korumak için “Emsalini
geçememe” kriteri getirildi.
Emniyet Teşkilatı Kanununun değişik
55 inci maddesinin ondördüncü fıkrası -yürürlükten kaldırılan hükümler yerine- aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak
aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, master, doktora ve
avukatlık stajı rütbe kıdeminde değerlendirilmez. Ancak, bu Kanunun 13 üncü
maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmeti, yurt dışı
misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebi ile geçirilen süreler
ile tedavi ve istirahat süreleri, hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise
o rütbedeki fiili çalışma süresi içerisinde değerlendirilir. Emniyet
Teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede ve
adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılır. Bu sürelerin
sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanlar rütbe terfilerinde her ne
sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemez.”
2.6.1. Askerlik Davaları Sürecinde Yapılan Kanun
Değişikliğine İtiraz:
‘5337 Sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bazı hükümlerinin iptali ve
yürürlüğünün durdurulması istemiyle Ana Muhalefet partisinin dışında İstanbul
5. İdare Mahkemesi ‘İtiraz Yoluyla’ Anayasa Mahkemesine başvurur[33].
Anayasa Mahkemesi, açılan davalar üzerine öncelikle ‘Birleştirme Kararı’ alarak
esasa geçer[34].
Yüksek Mahkeme, kanunun, “emniyet teşkilatına girmeden önce yapılan
askerlik hizmetinin fiili çalışma süresinden sayılması sonucu emsallerine göre
kıdemli sayılanların, rütbe terfilerinde her ne sebeple olursa olsun rütbe
olarak emsallerini geçemeyeceklerine” ilişkin kanun hükmünü iptal ederek[35],
yürürlüğünü durdurur[36].
Emniyet Teşkilatı Kanununun değişik
55 inci maddesinin ondördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılan hükümler sonrası aşağıdaki
şekli almıştır.
“Mevzuat hükümlerine
göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, master,
doktora ve avukatlık stajı rütbe kıdeminde değerlendirilmez. Ancak, bu Kanunun
13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmeti, yurt
dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebi ile geçirilen
süreler ile tedavi ve istirahat süreleri, hangi rütbede ifa edilmiş veya
geçirilmiş ise o rütbedeki fiili çalışma süresi içerisinde değerlendirilir.
Emniyet Teşkilatına girmeden önce yapılan
askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili
çalışma süresinden sayılır.”
2.6.2. Yurtdışı Misyon Koruma Hizmeti
Süresinin Rütbe Terfiinde Değerlendirilmesi:
İdare
Mahkemesince verilen İşlemin iptali kararına davalı idare temyize gider. Danıştay 12. Dairesince 19.10.2005 tarihinde
“dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep
de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına”
kararının ardından bu kez idare Karar düzeltme yoluna başvurur. Ayni daire
tarafından incelenen dava ile ilgili olarak 6.2.2008 tarihinde oybirliği ile “düzeltilmesi
istenen karar kanun ve usule uygun olup, düzeltmeyi gerektiren bir sebep de
bulunmadığından düzeltme isteminin reddine” kararı ile hukuki süreç idare
aleyhine sonuçlanmıştır.
Yukarıdaki 2.6.1
madde içeriğinde açıkladığımız Anayasa mahkemesi süreci sonunda askerlik ve
misyon Koruma süreleri nedeniyle hiyerarşik yapılanmada ortaya
çıkan/çıkabilecek çarpıklığın giderilmesi yönündeki “emsalini geçememe” kriteri
de yok hükmünde sayılarak yürürlükten kaldırılmıştır.
Böylece yazının
2.5.2 bölümünde kaygılandığımız hususlar karşımıza çıkmış, bu konuda dava açan
personel belki de dünyada emsali görülmemiş bir hak elde etmiştir. Ülkemizde
Amme İdaresi ve masterin 1, doktoranın 2 yıl olarak geçmişte rütbe kıdeminde
sayılması o yıllarda personeli yüksek lisansa yönlendirmek için bir
motivasyondu. Kişiler meslekleri dışında yapmış oldukları akademik çalışma
sonucunda emsallerinden en fazla 2 yıl kıdem almışlardır. Şimdi ise askerlikle
o açığı kapatarak, yurt dışı görevi ile ikiye katlayacaktır.
2.6.3. (A) ve (B) Grubu Düzenlemesi:
Emniyet
Teşkilatında Polis Memuru olarak çalışan ve bunlardan 4 yıllık üniversite
mezunlarına yönelik olarak düzenlenen 28.01.2001 tarihli sınavı kazanıp
24.10.2001 tarihinde mezun olanların (A) sınıfı Komiser Yardımcısı olarak mezun
olmaları gerekirken (B) grubu sınıfında mezun olduklarına bahisle Anayasa’nın 2, 6, 7, 10, 70 ve 128.
maddelerine aykırılığı ileri sürülerek idare aleyhine açılan davalar 500’lere
ulaşınca emniyet teşkilatı yeni bir hukuk süreci ile karşı karşıya kalmıştır.
Savunma Gerekçeleri;
Anayasa
Mahkemesi Başkanlığınca 11.06.2003 gün ve E:2001/346-2003/63 sayı ile;
1.maddesiyle değiştirilen 04.06.1937 günlü 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanunu’nun 55.maddesinin; Onikinci
fıkrasının, (B) Grubu komiser yardımcıları ve komiserler için öngörülen 6’şar
yıllık en az bekleme sürelerine ilişkin bölümünün iptali talebinin reddine dair;
“3201 sayılı yasa’nın değiştirilen 55.
Maddenin onikinci fıkrası incelendiğinde, (a) grubu polis amirlerinin komiser
yardımcılığından başlayarak sınıf üstü emniyet müdürlüğü dahil olmak üzere on
farklı meslek derecesi içinde yükselme olanaklarının bulunduğu, (b) grubu polis
amirlerinin ise komiser
yardımcılığı, komiserlik ve başkomiserlik
olmak üzere en fazla üç meslek derecesi içinde yükselebildikleri görülmektedir.
Yasakoyucunun, eğitim durumlarındaki farklılığı nazara alarak (b) grubu polis
amirleri için daha fazla bekleme süreleri öngörecek biçimde düzenleme getirmesi
her iki gruba dahil amirlerin durumlarındaki farklılıktan kaynaklandığından
kuralın eşitlik ilkesine aykırılığından söz edilemez. İptal isteminin reddi
gerekir şeklinde belirtilmiştir.”
Ayrıca
aşağıdaki hususlar da öne sürülür:
a) Mesleğin çok çeşitli dallara ayrılması,
yoğun meslek bilgisi ve tecrübe gerektirdiğinden, personelin 3 yılda gerekli
bilgi ve birikime sahip olamayacağı,
b) Emniyet Teşkilatı personelinin rütbelere
göre dağılımım gösteren mevcut personel piramit yapısı incelendiğinde, Emniyet
Müdürleri rütbesinde yığılma olduğu, alt rütbelerdeki personele ise ihtiyaç
duyulduğu, görülmüştür.
Diğer taraftan, sadece 1996 yılında açılan
komiser yardımcılığı sınavında 532 polis memuru (A) grubu statüsünü
kazanmıştır. Bunların öğrenim durumları incelendiğinde hemen hemen tamamının
Açık Öğretim Fakültesinden mezun oldukları görülmektedir. Teşkilatımız
bünyesinde çalışmakta olan polis memurlarının yaklaşık % 60’ı halen Açık
Öğretim Fakültesinde öğrenimlerine devam etmekte ve her geçen gün bu sayı
artmaktadır.
3087 sayılı Polis Yükseköğrenim Kanununun 3
üncü maddesinde ise, “Polis Akademisi, Emniyet Teşkilatının orta ve üst kademe
amir ve yönetici ihtiyacım karşılayan yükseköğretim kurumu olarak
tanımlanmaktadır. Buna göre, Emniyet Teşkilatının orta ve üst kademe amir
ihtiyacını karşılayacak olan yegane birim, Polis Akademisidir.
Bununla
birlikte; Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfi ve Değerlendirme
Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğinin 40. maddesinde yer alan (B)
grubundan (A) grubuna geçecek amir sayısının
o yıl terfi edecek (A) grubundan Başkomiser rütbesinden Emniyet Amirliği
rütbesine terfi edenlerin sayısının “...% 10’unu” geçemez bölümünün iptali talebinin Danıştay 12.
Dairesince reddine dair kararın
gerekçesini ortaya koyar.
Kanunun
gerekçesinde de belirtildiği gibi, Yasa koyucu, polis amirlerinin eğitim
durumlarına, sayılarına ve kimi rütbelerdeki yığılmalara ilişkin objektif
verileri göz önüne alarak, personel piramit yapısını sağlıklı bir yapıya
kavuşturmak amacıyla bu statüye ilişkin yeni düzenlemeler getirmiş ve yönetici
personel piramidini emniyet hizmetlerinin gereği olarak hedeflenen mesleki
nitelikli eğitime dayalı bir yapıya kavuşturabilmek amacıyla (B) grubundan (A)
grubuna geçişte % 10 gibi bir oran belirlemiştir. 4638 sayılı Kanun’un Geçici
20. maddesinde yer alan: “Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, dört
yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun olarak komiser yardımcılığı kursunu
bitirenler ile bulunduğu rütbede dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun
olup (B) grubundan (A) grubuna geçen polis amirleri, (A) grubunda
değerlendirilir” şeklindeki kuralla da kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar,
önceki mevzuata göre (A) grubunda değerlendirilmesi gerekenlere ilişkin
kazanılmış haklar korunmuştur.
“Buna göre yürütülen kamu hizmetinin
gerekleri dikkate alınarak “(B) grubundan (A) grubuna geçişte bu şekilde bir
oran belirlenmesinde anayasa’nın
hukuk devleti ilkesine aykırılık
görülmemiştir. İptal isteminin reddi gerekir” şeklinde belirtilmiştir[37].
2.6.4. (B) Grubu Dava Süreci:
(B) Grubu dava sürecinde idare
mahkemelerinden davanın reddi kararları olduğu gibi işlemin iptali kararları da
çıkmıştır. “davalı idare tarafından 4638 sayılı yasayla 3201 sayılı emniyet
teşkilatı kanunu’nun 55. maddesinde yapılan değişikliğe göre, 20. 04. 2001
tarihinden sonra komiser yardımcılığı kursu bitirenlerin (B) grubu polis amiri
olarak değerlendirileceği iddia edilmekte ise de, bu hükmün bu kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte kursa başlamış olup, kursa devam eden kişilere
uygulanmaması gerektiği, aksi bir düşüncenin idareye güvenilirlik ilkesini
zedeleyeceği kanaatine varıldığından bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptaline……………….17.05. 2005 tarihinde
Oybirliğiyle karar verildi.” Şeklinde gerekçelendirilen dava ile ilgili olarak temyiz
sürecinde Danıştay 12. dairesince “davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile
ilgili idare mahkeme kararlarının 2577 sayılı kanunun 49. maddesinin 1/b
fıkrası uyarınca bozulmasına ve yeniden karar verilmek üzere dosyanın” adı
geçen mahkemelere gönderilmesine karar verilmiştir[38].
İdare mahkemelerinin karar
sürecinde bazı idare mahkemelerin itiraz yolu ile Anayasa mahkemesine
başvurdukları tarihler ile Danıştay’ın temyiz sürecinde vermiş olduğu kararlar
ile Anayasa mahkemesinin bahse konu davayı sonuçlandırması tarihleri
örtüşmektedir. Davalı İdare, idari yargı sürecini lehine çevirse de, Anayasa
Mahkemesinin bu konuda vermiş olduğu karar (Anayasa mahkemesi süreci aşağıdaki
2.6.5 ve 2.6.6 maddelerde açıklanmaktadır.) (B) Grubu davacılarının lehinde
sonuçlanmıştır.
2.6.5. (B) Grubu
Davaları Sürecinde İtiraz Yoluna Başvuru:
(B) grubu polis amiri olarak komiser yardımcısı
kadrosunda görev yapan davacılar, komiser yardımcılığı kursuna başladıkları
tarihte yürürlükte olan yasa kuralları
gereğince (A) grubu polis amiri olarak atanmaları gerektiğini ileri sürerek
yaptıkları başvuruların idarece reddi işlemlerinin iptali istemiyle açmış
oldukları davalarda, itiraz konusu ibarelerin Anayasa’ya aykırı olduğu
kanısına varan Konya 1. İdare ve Ordu İdare Mahkemeleri iptali için itiraz yoluyla
Anayasa Mahkemesine başvurmuşlardır [39]. Anayasa Mahkemesi, açılan davalar üzerine 18.5.2005
tarihinde OYBİRLİĞİYLE ‘Birleştirme Kararı’ vererek esasa geçer.
Yüksek Mahkeme, esasın incelenmesinde; “3201 sayılı Emniyet
Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesini değiştiren 611 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname’nin Anayasa Mahkemesi’nce iptaline rağmen, Emniyet Genel
Müdürlüğü’nce açılan komiser yardımcılığı kursu sınavına sadece dört yıllık
yüksek öğretim kurumu mezunu polis memurlarının başvurabileceği
belirtildiğinden, bu sınavda başarılı olarak komiser yardımcılığı kursuna
başlayan kişilerde söz konusu kursun sonunda (A) grubu polis amiri olma
beklentisi yaratılmıştır. Bu durumda, komiser yardımcılığı kursu devam etmekte
iken çıkarılan 4638 sayılı Yasa ile Emniyet Teşkilatı Kanunu’na eklenen geçici
20. maddede, bu Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce dört yıllık yüksek
öğretim kurumlarından mezun olarak komiser yardımcılığı kursunu bitirenlerin
(A) grubunda değerlendirileceği yolundaki düzenlemenin kapsamına anılan
Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihte komiser yardımcılığı kursuna devam edenlerin
alınmamış olması, hukuk güvenliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. Açıklanan
nedenle, dava konusu kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır. İptali gerekir”
şeklinde 5 üyenin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA kanun hükmünü iptal eder[40].
2.6.6. Karşıoy
Gerekçeleri;
“4638 sayılı
Yasa’dan önce bir polis memurunun polis amiri olabilmesi, açılacak komiser
yardımcılığı sınavını kazandıktan sonra komiser yardımcılığı kursunu da
başarıyla bitirmiş olması koşuluna bağlı olduğundan bu aşamalar tamamlanmadan
kazanılmış bir haktan söz edilemez.
Öte yandan,
Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırılıktan söz edilebilmesi
için öncelikle aynı hukuksal durumda olanların farklı kurullara bağlı
tutulmaları gerekir. Statüleri arasında özdeşlik olmayanlara aynı kuralların
uygulanması ise hukuksal eşitliği bozar.”[41]
“Hukuk güvenliği ilkesi, kişilerin hukuka
güvenerek bulundukları davranışları korumayı ve bu suretle kişilere
hukuki güvence sağlamayı amaçlamaktadır. 4638 sayılı Yasa’nın yürürlüğe
girdiği tarih itibariyle komiser yardımcılığı kursuna devam edenlerin (A)
grubu polis amiri olabilmeleri mümkün olmadığından, bu kişiler yönünden
hukuk güvenliği ilkesinin ihlal edildiğinden söz edilmesi de mümkün
bulunmamaktadır. Belirtilen nedenle itiraz konusu kural, hukuk devleti ilkesine
ve Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir.
4638 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihte komiser
yardımcılığı kursunu tamamlamış olanlar ile bu tarihte söz konusu kursu
henüz tamamlamamış olanlar aynı hukuki konumda bulunmadıklarından, itiraz
konusu kuralda Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırılık
bulunmamaktadır.”[42]
“Anılan KHK
Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş, verilen süre dolmadan iptal istemine
konu kuralı içeren ve 611 sayılı Yasa’nın temel yaklaşımını yineleyen 4683
sayılı Yasa çıkarılmıştır. 611 sayılı K.H.K. nin yürürlükte olduğu süreçte
Komiser Yardımcılığı kursuna başlayanlar, kursun başladığı tarihte,
anılan kararnamenin geçici maddesindeki kurs bitirme koşulunu taşımadıklarından
4683 sayılı Yasa karşısında kazanılmış haklarından ve olmayan edinimlerinin
zedelenmesinden söz etmek olanaksızdır.” [43]
“Bu durum karşısında davacının 611 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve 4638 sayılı Yasa öncesinde var olan 3870 sayılı Yasa hükümlerine
göre komiser yardımcılığı kursuna başladığından söz edilemeyeceğinden,
yürürlükte ve geçerli olan yasal düzenleme çerçevesinde (A) grubu polis amiri
olabilmesi mümkün olmayan davacının, 4638 sayılı Yasa olmasa idi (A) grubu
polis amiri olacağı iddiası hukuken dayanaksızdır. Bu durumda itiraza konu
kural kazanılmış hakların korunması ve hukuki güvenlik ilkesini ihlal etmemekte
ve Anayasa’nın 2. maddesine aykırılık oluşturmamaktadır.” [44]
3. GENEL
DEĞERLENDİRME:
Yukarıda açıklamaya çalıştığım
hususların metinlerde görüldüğü gibi; Bu iki konuda (‘ATAMA’ ve ‘RÜTBE TERFİ’) yapılan değişiklikler uzun süre
uygulanamadan bir yenisine geçiş yapılmıştır. Yapılan her değişiklik bir
yenisini doğurmuştur. Her değişim uygulamada kısa süre içersinde sıkıntılar,
huzursuzluklar yaratmıştır ki; yenisine, yenilerine ihtiyaç duyulmuştur[45].
Sübjektif
kriterlerden öte objektif, rasyonel bir yapıyı gerçekleştirmek, uygun olanı, en
iyiyi yakalamak için uygulamada aksayan hususların tespit edilerek yürürlükte
olan sistemin tıkanıklığı giderilmeye çalışılmalıdır. Teşkilat yapısındaki
piramidin yeniden gözden geçirilerek, masaya yatırılması kısa, orta, uzun
vadede gelinecek noktalar tespit edilerek yeniden yapılanma daha sağlıklı
temellere dayandırılmış olarak gerçekleştirilebilir.
“Hukuk Devleti ilkesi, Devlet
faaliyetlerinin belli ölçüde belirli olmasını zorunlu kılar. İdareye gelince, İdarenin davranışlarının da
belli ölçüde belirli, yani idare edilenlerce önceden görülebilir olması
gerekir. İdare, kanunların kendisine belli bir serbestiye sahip olduğu
konularda da, bu konuları tüzük, yönetmelik gibi idari metinlerle objektif bir
biçimde düzenlemek veya sürekli uygulamaları ile hukuki istikrarı tesis etmek
ve buna uymak zorundadır. Buna ‘Düzenli
idare ilkesi’ denmektedir.” [46]
Bu noktada Emniyet Teşkilatının
geçmişten günümüze yaşanan sorunlar paralelinde teşkilat yasasındaki geçerliliğini
yitirmiş hususları kaldırarak[47] geleceğe yönelik de ‘Düzenli idare ilkesi’ çerçevesinden
sapmayarak ihtiyaç duyduğu ve duyacağı düzenlemeleri gerçekleştirmelidir.
“Düzenli İdare İlkesi her şeyden önce Anayasanın 10 uncu
maddesinde yer alan eşitlik ilkesinden kaynaklanmaktadır. Anayasanın bu
maddesine göre, idare makamları tüm faaliyetlerinde eşitlik ilkesine uygun
hareket etmek zorundadırlar. O halde, İdare serbestiye sahip olduğu konularda
da, aynı veya benzer durumlarda olan kişi ve olaylar hakkında eşit uygulamayı sağlamak
için objektif düzenlemeler yapmak veya müstakar uygulamalarda bulunmak
zorundadır. İdarenin bu amaçla yapacağı objektif düzenlemelere uymaması veya
haklı bir neden olmaksızın müstakar uygulamalarından ayrılması, sahip olduğu
serbestisini düzenli idare ilkesine ve bu ilkenin dayandığı eşitlik ilkesine
aykırı bir biçimde kullanması anlamına gelecektir.” [48]
Buna göre; İdarenin bir bütün olarak
sürekliliği söz konusudur. Kurallarla sık sık oynanması, değiştirilmesi kurala
ve kural koyucuya karşı güven duygusunu sarsacak, yönetim zafiyetine yol
açacaktır. Ortaya çıkan belirsizlikler, deneme-yanılmadan öte bir sistem
dahilinde çözümlenmelidir. Her alanda sayısal bazda belirlilik oluşturulduğu
zaman sübjektif yaklaşım ve yapılanmalar ortadan kalkacaktır. Yapılacak olan
değişiklik öncesi teşkilatın alt düzeyine kadar görüş alınması sonrası bir
sentez yakalanarak, demokratik bakış
açısı gerçekleştirilebilir. Bu durumda
uygulamalar geneli rahatsız etmeyecek, karamsarlık yaşanmayacaktır. Herkes
kendi hakkına, kaderine razı olacak, sık sık değişikliğe de gerek
kalmayacaktır.
Modern toplumlar mesleklerde profesyonelliği
öngörmektedir. Polislik mesleği her ne kadar asker gibi hiyerarşik bir
yapılanmayı barındırsa da profesyonellik kaçınılmazdır. Profesyonelliğin ölçütlerine baktığımızda
(Huntington Samuel P.-1957) “Kurumsallık,
Sorumluluk ve Uzmanlık” [49] olmak üzere üç
ana öğe karşımızda durmaktadır.
Hiyerarşik
yapıdaki çarpıklığın giderilmesi amacıyla TMK[50] yerine Norm Kadro[51] uygulaması ortaya atılmıştır. Norm
Kadro, ”standart hale getirilmiş, tipleştirilmiş kadro ve görev” olarak
tanımlanmaktadır[52]. Daha geniş
açıdan baktığımızda Norm kadro, iş analizlerine ve iş/görev tanımlarına
dayanılarak yapılan değerlendirmeler sonucunda, kuruluşların ihtiyaç duydukları
optimal kadroların, unvan, sayı ve atanacak personelde aranacak nitelikler
yönünden, standart bir şekilde belirlenmesi ve kural haline getirilmesidir.[53]
Yeniden
yapılanmanın başlangıcı da sayılan Norm Kadro çalışması örgüt analizini
önemsemektedir. Örgüt analizinin ardından örgüt şemasının ortaya konması ya da
yenilenmesi hedefler açısından olmazsa olmazlardandır. Örgüt analizi birbirini
tamamlayan iş analizi ve iş tanımını da ortaya koymaktadır. Bunların ardından
iş ölçme ve iş düzenleme tekniklerinin uygulanması ile verimlilik artırılarak
etkinlik sağlanması öngörülmüştür.
2000’li
yıllarda büyük umutlarla ortaya çıkan ve bu alanda yapılan çalışmaların 2003
yılı sonlarında tamamlanmasının ardından, uygulamada kurumun başarısının en
önemli paydası gözüyle bakılan Norm Kadro
uygulaması çok ilginç bir şekilde -uygulamaya geçemeden- durdurulmuştur[54].
Bu kez, ortaya
çıkan belirsizliğin giderilmesi amacıyla ‘EGM Teşkilat Yapısının Geliştirilmesi’
ile ilgili farklı bir süreç başlar. TMK uygulaması ve Norm Kadro çalışmalarından
elde edilen birikimle ‘Birimlerin standardizasyonu ve dinamik teşkilat yapısının sağlanmasına yönelik’ çalışmalara
başlanılmıştır[55].
90’lı yılların
sonlarına doğru bilimsel çalışmalarda kaleme alınan “Türk polis teşkilatı da
politik müdahalelerin söz konusu olduğu teşkilatlardan birisidir ve bu
müdahaleleri gösteren yadsınamaz göstergeler mevcuttur“, “polis teşkilatını ve
çalışmalarını en fazla olumsuz etkileyen grup politikacılardır”[56]
şeklindeki araştırma sonuçları ; “Her şeyden önce polisin yoğun bir siyasal
etki altında olması, siyasal etkilere karşı savunmasız oluşu
profesyonelleşmenin önündeki ciddi engellerden birisidir. Bu personel
alımlarında, yer değiştirmelerde, terfilerde ve üst makamlara atanmada siyasal
etki yadsınamaz”[57] şeklindeki değerlendirmeleri
ortaya koymuştur. O günlerden bu günlere epey yol alınmasına karşın gelinen
nokta da; mensuplarınca, “hep ‘sahipsiz’ olduğu değerlendirilen Polis
Teşkilatının okyanuslar ortasında yapayalnız bırakıldığının düşünüldüğü” [58] duygusu
da yaşananların yansıması olarak sorunlar hanesinde yer almaktadır.
Bugüne kadar
yeni teşkilat yasası olarak hazırlanan taslaklar dosyalardan ve çekmecelerden
öte gitmezken konuyu bir sayfalık makalesiyle mizahi açıdan Cin’ce yaklaşan bir
meslek büyüğümüzün:
“Ben 1960’lı yıllarda Emniyet Teşkilatına
girdim. Kırk yıl çalıştım. Bizim 04.06.1937 tarihinde yürürlüğe giren 3201
sayılı, “Emniyet Teşkilatı Kanunu” isimli, 98 maddeden oluşan bir yasamız var.
Bu kanunun;
a)Birinci maddesi, “Memleketin umumi emniyet
ve asayiş işlerinden Dahiliye Vekili meshuldur” şeklindedir. Emniyet Teşkilat
yasası ile İçişleri bakanı şahsen sorumlu tutulmuştur. (Doğrudan kişisel
sorumluluk diğer bakanlarda var mıdır?);
b) 7, 17, 18, 19, 23, 24, 25, 27, 28, 29,
30, 31, 32, 33, 34, 44, 45, 46, 48, 49, 57, 58, 92 maddeleri olmak üzere 23
maddesinin tamamı veya bazı fıkraları “Mülga”dır (İptal edilmiştir).
c) Diğer maddeleri çeşitli tarihlerde
değiştirilmiştir,
e) 25 adet Ek Madde ilave edilmiştir,
f) 21 Geçici Madde eklenmiştir.
g) Çevik kuvvet ve Özel Harekat Şubeleri farklı
kanunlar ile kurulmuştur.
h) Trafik Zabıtası, Karayolları Trafik
yasası ile oluşturulmuştur.
k) Kriminal Polis Bölge Laboratuarı Bölge
Kuruluşu “Karayolları Trafik Yasası” ile olmuştur.
Görüldüğü gibi 1937 yılında çıkan 3201 sayılı
yasa, zaman içinde “Kırk yamalı bohça” halini almış ve yetersiz
kalmaktadır” [59] tespitleri bütün
çıplaklığı ile yaşanan süreci gözler önüne sermektedir.
Bu arada günümüz dünyasında yönetim yapısına damgasını
vuran “Yönetişim” anlayışı karşımıza çıkmıştır. Yönetişim tanımı ise, politika
ve yönetim birlikteliğini ortaya koymaktadır [60].
Emniyet Hizmetleri sınıfı 657 sayılı DMK çerçevesinde bir
meslek olarak sayılmıştır. Bu kanun dışında yeni bir personel kanunu ile (TSK,
MİT, Hakimler Kanunu gibi) yapılandırılması durumunda kurum işlevleri ve
yetkiler yeniden tanımlanabilir. Bu
konuda kendi personel yasası çıkartılıncaya kadar EGM için 657 sayılı kanunun geçerli
olacağına dair atıf bulunmaktadır[61]. Başka
bir açıdan bakarsak bu hüküm, Emniyet hizmetlerinin diğer hizmetlerden ayrı
tutularak yeni bir yasal düzenleme yapılmasına olanak tanımıştır.
‘Teşkilatın Yeniden Yapılanması’ olarak
değerlendirdiğimiz süreç ve hususlar günümüzde Emniyet Teşkilatının görev,
yetki, sorumluluk ve
faaliyetlerinin açık ve net bir
şekilde belirlenerek, “Emniyet Müsteşarlığı” adıyla kurumsallaştırılması, sistemin siyasal
düşüncelerden etkilenmesinin önlemesi; Çağdaş Hukuk sisteminde yeri olan, kanun
tekniğine uygun ‘Tek Metin’ halinde; kanunlaştırılmasının kaçınılmaz olduğu
değerlendirilirken, bunun yanında; “Bu yasa geleceğe yön
verecek bir yasadır. Siyasi ve sair mülahaza ile hareket edilmemelidir.
Popülizm yapmak, Mülki idaredeki görevlilere yeni kadrolar açmak için yapılacak
değişikliklerin, Emniyet Teşkilatı hizmetlerinin verimliliğini olumsuz
etkileyeceği, daha önce yapılan uygulamalar ile bilinmektedir. Bu hususlara
özellikle dikkat edilmelidir” şeklinde kaygılarda dile getirilmektedir.[62]
Yukarıda yer verilen açıklamalardan da anlaşılacağı üzere
hizmette etkinlik ve verimliliğin sağlanması, personelin motive edilmesi,
çağımızda yönetimde yeni bir model olan yönetişim anlayışının hayata
geçirilebilmesi açısından ilgili mevzuatta gerekli düzenlemelerin yapılması ve kurumsal
statünün üst seviyeye çekilmesi zarureti ortaya çıkmıştır.
4. SORUNLAR VE ÇÖZÜME YÖNELİK ÖNERİLER:
4.1) Atama
Emniyet
Teşkilatı personelinin mevzuatta yapılan ve Birinci Madde çerçevesinde açıklanmaya
çalışılan bu değişiklikler dışında zaman
dışı, terfian, hizmet süresi, birim teklifi vb. nedenlerle
yapılan atamalara karşı açmış oldukları davalar sonucu yargı kararı ile eski görev yerlerine döndükleri bir gerçektir.
Mahkemeler tarafından Personelin atanması ile ilgili idarenin ileri sürmüş
olduğu gerekçelerin “objektiflikten uzak ve yeterli somut bilgi belgeye dayanmadığı”
yönünden İdare aleyhinde kararlar verilmektedir.
Bu
durumun göz önüne alınarak ataması yapılacak personelin disiplin, sicil
durumlarının ve yakın amirlerinin görüşlerinin teklifi destekleyecek nitelikte
olması ve atama yoluna gidilmeden önce “alınan diğer tedbirlerin kişinin durumunu
düzeltmesi için yeterli olmadığı ve bu nedenle o ilde veya birimde çalışmasının
emniyet hizmetlerinin yürütülmesinde sıkıntılar ortaya çıkardığı” gerekçelerinin
somut olarak ortaya konulması uygun olacaktır.
4.1.1. Atama ve Yer Değiştirme Yönteminde Değişim;
a- Zorunlu hizmet sonrası, herkes istenilen bölge yada ilde görev yapabilmeli,
b- Personel kendi doğduğu ve de oturduğu
yerde görev yapabilmeli, Üst yöneticiler ise yıpranma faktörüne göre değerlendirilmeli,
c- Genel Müdürlük
Merkez Teşkilatı ile Taşra Teşkilatı arasında dönüşümlü/periyodik bir geçiş sağlanarak, özellikle amir sınıfının yöneticilik deneyiminin
artırılması sağlanmalıdır.
ç- Polis Akademisinden
mezuniyet sonrası en az (1) yıllık yöneticilik
eğitimi olarak Kaymakam, Hakim-Savcı adayları ve Harp okulu mezunlarının
durumları değerlendirilip; formasyon eğitimi
şeklinde dizayn edilerek, belirli aralıklarla verilecek güncelleme eğitimleri
ile birlikte sürekli eğitim standardı gerçekleştirilmelidir.
4.2) Rütbe Terfi
Rütbe
Terfi konusunda “Kıdem ve Liyakat” esas teşkil etmektedir. Mevzuat
değişimi
dışında personelin “rütbe terfi” ile ilgili olarak açmış olduğu davalarda
Mahkemeler tarafından idarenin tesis ettiği işlemler en çok “Kıdem ve Liyakat”
yönünden iptal edilmektedir.
Genelde personelin
liyakat hususunun tespitinin, mahkeme kararlarının
gerekçelerinden
anlaşılacağı üzere; “objektif olmadığı düşünülen ve yeterli somut
bilgi belgeye dayanmayan değerlendirmeyle ortaya konulmasının hukuk kuralları
ve mevzuata aykırılık oluşturduğu” belirtilmektedir.
Bu şekilde yapılan liyakat değerlendirmesiyle kişilerin terfi ettirilmemesi
işlemi de hukuka uygun olmadığından idare aleyhine kararlar verilmektedir.
Bu
gerekçeler göz önüne alındığında liyakat değerlendirmesinin mümkün
olduğunca
somut bilgi belgelere dayandırılması, kıdemi az olanların kıdemi fazla olanlara
göre öncelikli terfi ettirildiği durumlarda kullanılan takdir yetkisinin
hukuksal gerekçesinin sicil, disiplin cezası v.b. şekilde açık ve somut olarak
ortaya konulması, her disiplin cezasının ve sicil durumunun -zaman ve nitelik olarak- terfice engel olmayacağı hususunun
değerlendirmede dikkate alınması gerekmektedir.
Bu hususlara azami dikkat edilerek kullanılacak takdir yetkisi kurum
içersindeki
personel tarafından kabul görecek, dışarıdan da kurumumuza bakışlar o derece olumlu
olacaktır. Bu aynı zamanda teşkilata duyulan
güveni ve prestiji artıracaktır.
4.2.1. Terfi Sisteminde Değişim;
Terfi ile ilgili yapılanmanın
yeni bir sisteme kavuşturularak, hiyerarşik yapılanmadaki çarpıklığın,
tıkanmanın adilane bir şekilde giderilmesi için;
a- Liyakat değerlendirmesindeki takdir yetkisi azaltılarak standartlar
getirilmeli, kriterler oluşturularak
matematiksel-sayısal ölçüm esas alınmalıdır.
b- Rütbe geçiş
kademelerinde baraj uygulaması gerçekleştirilebilir. Her rütbenin sayısal göstergeler
ortaya konarak belirlenen puanı (örnek: Master, doktora, çeviri, makale, buluş,
yabancı dil gibi özel çaba gerektiren hususlar kriterler arasında olabilir) erişim
sağlayan geçen/tutturan personel terfi için aranan genel koşulları da yerine
getirmesi halinde bir üst rütbeye terfi ettirilmelidir..
Herkes aynı anda
terfi ettirilecek diye sistemi zorlamamak gerekir. Efor sarf eden personel öne
geçmiş olur. Diğer personelde geçerli puanı tutturana kadar o rütbe beklemek
zorunda kalır. Bu sistem rütbelerde o yıl ihtiyaç durumuna göre terfi ettirmeyi
de öngörerek hiyerarşi piramidini de dengede tutar.
(Bu uygulama, aynı zamanda hiçbir seçme/değerlendirme sisteminden geçmeden
otomatik olarak yükselmenin yaratmış olduğu nicel yapıyı nitel yapıya
dönüştürerek kaliteyi yükseltebilir.)
c- Emniyet Amirliği rütbesi sonrası
Silahlı Kuvvetlerdeki ‘Kurmaylık
Sistemi’ benzeri yapılanma düzenlenerek, sınav sonrası kurmay adaylarının Harp
Akademileri benzeri en az (1) yıllık orta düzey yöneticilik eğitimine tabi
tutulmaları sağlanmalıdır.
ç- Emniyet Müdürlüğü
sınıflarında; süresini dolduran
personelin bir üst rütbeye geçişlerinin kadrosuzluk nedeniyle yapılamamasının kişinin
hakkının ihlali olarak algılandığından yeni kadro yapılanması,
kadrosuzluk nedeniyle emeklilik durumu, ekonomik ve özlük hakların
iyileştirilmesi bir bütün olarak, sistem olarak ele alınmalıdır.
d- 1. Sınıf
Emniyet Müdürlüğü rütbesiyle içersinde istihdam edilecek görevlerin/ makamların sürelerinin belirlenmesi (İl
Müdürlükleri kendi aralarında 1.Bölge, 2. Bölge, 3. Bölge gibi
sınıflandırılabilir) hem atanan kişi için, hem de kurum için güvence olacaktır. Tıpkı P.M.Y.O.
Müdürlerinin 3 yıl, Polis Akademisi Başkanının 4 yıllık süresinin diğer
makamlar içinde belirlenmesi belirsizliği,
durağanlığı ortadan kaldıracaktır.
Emniyet Genel
Müdür Yardımcılığı görevine yapılacak atamalarda (İl Emniyet Müdürlüğü, Daire Başkanlığı
ve Polis Başmüfettişliği görevlerinde bulunma gibi) belirli kriterler
oluşturulmalıdır.
e- Müstakil
yönetici konumunda ilk görev verilecek olanların seçme/değerlendirme sisteminden geçirilmesi, bu makamlar için liyakate
öncelik verilerek objektif kriter ve standartların getirilmesi ve ardından bu
görevlere atananlara yönelik ‘üst düzey
yöneticilik eğitimi’ adı altında (Milli Güvenlik Akademisi örnek
alınabilir) bir kursun gerçekleştirilmesi öngörülebilinir.
4.3) Eğitim
Günümüzde
mesleklerin profesyonellik yapısı ağır basarken profesyonelleşmenin gereği
olarak uzmanlık ve sorumluluk sahibi personeli yetiştirmek ve meslek içersinde
eğitmek amacıyla, üniversitelerin/akademisyenlerin yapacağı bilimsel araştırma
ve çalışmalar olmazsa olmazlardandır. Diğer yandan 2001 yılında Polis Akademisi
şemsiyesi altında birleştirilerek yüksek öğrenim yapılanması kurumsal bir yapıya
kavuşturulurken yer ve sayı olarak dağınıklıktan kurtulanılamamıştır. P.M.Y.O.’larının
belirli bölge ve merkezler dışında eğitim faaliyetleri nitelik açıdan verimli
olmamaktadır. Ankara’da Polis Koleji köklü bir geleneğe sahipken, Bursa Polis
Koleji’nin de kapatılması bu çerçevede değerlendirilebilinir. Ayrıca günümüz
koşullarında meslek lisesi konumunda olan Polis Koleji’nin de kapatılması
değerlendirilmelidir.
Okul sayılarının azaltılarak metropol illerdeki
okulların kapasitelerinin teknik, donanım, yerleşim, eğitici/akademisyen ve
diğer -eğitim açısından gerekli- yönlerden geliştirilmesi daha yararlı
olacaktır. Okullardan mezun edilen daha nitelikli personel yanında eğitim amacına
ulaşmış, kalite çıtası yükseltilmiş olacaktır.
4.3.1. Eğitim Yapılanması;
a-Eğitimdeki yeni
yapılanmaya ‘Akademik Bakış’ açısının
ağırlığını koyması, hizmet içi eğitimin önemsenerek gerçekleştirilmesi,
eğitim sonuçlarının ölçülmesi sağlanmalıdır.
b- Profesyonellik açısından
üniversitelerin önemi yadsınamaz. Polis Akademisi de polis mesleği ve güvenlik
açılarından yapacağı araştırma ve çalışmalarla bilimsel katkı sağlayarak
kurumun/polisin hizmet çıtasını yükseğe çıkarmalıdır.
c- Eğitim sürelerinin
uzunluğu yanında niteliğinin de öne çıkarılması öncelik olmalıdır. (4 yıllık
Polis Akademisi ya da 2 yıllık P.M.Y.O. eğitimi uygulamasından öte teorik
ağırlık taşıdığından verilen bu eğitim hizmet aşamasında yetersiz kalmaktadır.)
ç- Okullarda gerçekleştirilen
uzmanlaşma/branşlaşma yapılanması uygulama da daha rasyonel sonuçlar
verecek, bir nevi profesyonelliği pekiştirecektir.
d- Bilgi
çağının gerektirdiği yenilikleri kazandırmak, halka daha iyi hizmet vermek,
bilgi ve hizmet kabiliyetini artırmak amacıyla, yeni teknik ve yöntemleri
öğrenme ve zamanında uygulanma çerçevesinde eğitim sürekli olmalıdır.
4.4) Denetim
Denetim mekanizmasında daha rasyonel
bir işlerliğin sağlanması için iç denetim yanında dış denetimin de
gerçekleştirilmesi yadsınamaz. Aslolan icra gücünü kullanan kurumların hizmet
sunduğu toplum tarafından denetlenmesidir. Yapılan hizmetin memnuniyet ya da
memnuniyetsizlik olarak geri bildiriminin sağlanması sonucu gerçek denetim için
gerekli zemin sağlanmış olacaktır.
Polis, hizmet
vermiş olduğu ilde, ilçede, bölgede -kendisine vicdanlarda verilen/verilecek
notu önemseyerek- eksikliklerini, aksaklıklarını düzeltme yoluna gidip kamuoyu
desteğini daha da artırmalıdır. Önemli
olan hatalardan ders çıkararak yeni hatalara meydan vermemektir.
Denetim
mekanizması açısından; daha verimli ve çağdaş soruşturma ilkelerine dayalı bir
yapıya kavuşturulması amacıyla yapılandırılmasında fayda görülmekte ise de;
Avrupa Birliği
Müktesebatı çerçevesinde yürütülen çalışmalar içinde yer alan “Bağımsız Kolluk Şikayet
Mekanizması”nın ve “İç Güvenlik Sektöründe Sivil Gözetim” projesiyle içerisine
girilen yapılandırma çalışmaları, mevcut sistemin haricinde hem bürokrasiyi
artıracak hem de mali külfet ve idari yapılanmada kargaşalık yaratacak bağımsız
yeni bir üst kurulun ve mekanizmalarının oluşturulması
sisteme bir yarar sağlamayacaktır.
Bunun yerine
mevcut sistemin aksayan yönlerinin ortadan kaldırılarak, bağımsız organlarca
veya uzmanlarca yapılacak ölçme, değerlendirme çalışmalarında fayda vardır.
Böyle bir çalışma mevcut denetim/teftiş/soruşturma sistemimizde, içindeki
kişilerce görülemeyen aksaklıkların da tespit edilmesini sağlayacaktır.
Günümüz
dünyasında yönetim yapısına damgasını vuran yönetişim anlayışının Denetim
açısından geliştirilmesi kurum açısından şeffaflık oluşturacaktır.
4.4.1. Denetim Yapılanması;
a-Denetim yapılanması
gözden geçirilerek Teftiş Kurulu ve Merkez Emniyet Müdürlerinin bilgi
birikimi ve deneyimlerinden azami ölçüde yararlanılmalıdır.
b-Denetimde en yakın
amirden müfettişe kadar uzanan yapıda öğretici ve eğitici olunarak, yanlış
uygulamaların yerinde ve zamanında düzeltilmesi esas alınmalıdır.
c-Profesyonel bakış
açısı yaratılarak personelin kendini denetlemesi yani otokontrol sağlanmalıdır.
ç-Denetim
mekanizmasında daha rasyonel bir işlerliğin sağlanması için, iç denetim yanında
dış denetimin de gerçekleştirilmesi öngörülebilinir. Bu anlayış, aynı zamanda -günümüzde
yönetim alanında ortaya çıkan yeni anlayışı- yönetişimi çağrıştırarak kamu
otoritesini temsil eden polisin hizmet vermiş olduğu toplum tarafından yani
sivil toplum örgütlerince gözetlenmesi/gözlemlenmesidir.
SONUÇ:
Atama ve terfi konuları ile
ilgili sunulan iyileştirme çalışmalarının kronolojik olarak irdelenmesi ile
Emniyet Teşkilatının personel rejiminde gelinen noktanın fotoğrafı çekilmiştir.
Böylelikle, Teşkilatın yakalamış
olduğu çizgiyi, gelmiş olduğu noktayı, kazanımlarını kaybetmek yerine daha da
ileriye taşıyarak, kurumsal statüsünü de Müsteşarlık düzeyinde bir yapıya
ulaştırmasının gerekliliği ortaya konulmuştur. Cumhuriyetin kuruluşunda
personel sayısı 1000’lerle[63]
ifade edilen Emniyet Genel Müdürlüğü, bugün bir yandan başka ulusların
polislerine eğitim verirken, diğer yandan 200.000’lere ulaşan sayısıyla görev
alanı olarak ulusal sınırları aşmış bir hizmet çerçevesine sahiptir.
Personel
rejiminin geliştirilmesi çalışılmalarının atama ve terfi ile sınırlı kalmış
olmakla birlikte bu kadar çok değişikliğe gidilmesinin temelinde günümüz
dünyasında insan/birey odaklı düşüncenin öne çıkması yatmaktadır. Ancak bu konuda
yapılan çalışmaların kısa vadeli/miyop uygulamalarla sadece memnuniyetsizlik
doğurmuş, sonuçlar idareye güveni sarsmış ve beklentiyi artırmıştır. Bu
nedenledir ki genel yapı içersinde birçok alanda polisin görevini tanımlayacak,
davranışlarına yol gösterecek, uygulama standardı getirecek, özlük hakları,
çalışma saatleri ve koşulları gibi genel hususlar/sorunlar sürekliliğini
korurken; statik düşünceyle kapalı yönetim anlayışı içinde gerçekleştirilen
değişim ve yapılanmalar, geneli ve sistemin yükünü rahatlatamamış, kısır döngüde
kalmıştır.
Kurum ve kurumsallaşma açısından baktığımızda insan odaklı ve etkin
insan kaynakları yönetimi objektifinden yeniden yapılanma ayrı bir önem
kazanmıştır. Görev tanımlamaları yapıl(a)maması, bilimsel çalışmaların hizmete
kazandırıl(a)maması, makamlardaki görev sürelerin belirsizliği, Emniyet Genel
Müdürlüğü makamını “Sınıf Üstü Emniyet Müdürü” rütbesiyle eşdeğer tutan
hiyerarşik yapılanma olmasına rağmen, kurumun başına kurum dışından vali
unvanlı genel müdür atandığı ya da vali unvanı verilerek bu göreve getirilmesi
uygulaması[64] Emniyet Teşkilatının hak
ettiği çözüme kavuşamamasının önündeki engeller olarak durmaktadır. Hiyerarşi
piramidinin dörtgene döndüğü, dikey örgütlenme yerine günümüz yönetim
anlayışında geçerliliğini aza indiren yatay örgütlenmenin öne çıktığını ve ana
yapıyı oluşturduğunu görüyoruz. İşe ya da kadroya göre personel yerine,
personele göre iş/kadro düzenlemesi dinamizm yerine statik bir sonuç
doğurmaktadır.
Emniyet Teşkilatı
gelişim evresinin özellikle son 25 yılında uzman ve donanımlı kadrolarıyla epey
yol almasına karşın gelinen nokta yetersizdir. Görev, yetki, sorumluluk ve
faaliyetlerinin açık ve net bir şekilde belirlenerek/tanımlanarak, ihtiyaç
duyduğu ve duyacağı düzenlemeler geçmişte yaşanan haksızlıkları, kural dışı
uygulamaları tekrarlamamak, hak ve adalet olgusunu göz ardı etmemek kaydıyla
bir bütünlük oluşturacak şekilde ‘Tek Metin’ halinde ortaya konularak
uygulamalara esas bir düzenlemeye dönüştürülmelidir. Böylece, ‘Yeniden
Yapılanmasını’ profesyonellik ve kurumsallaşma ile pekiştirerek yakalamış
olacağı kısmi özerklik, siyasal ve benzeri diğer etkilere açık hale gelmekten
korunmuş olacaktır. Özellikle son iki yıl içersindeki Değerlendirme
Kurullarının çalışmaları ve Teftiş Kuruluna yapılan atamalardaki anlayışın
değişmesi kurumun kendi dinamiğinin bir göstergesi olarak olumlu bir gelişme
olarak değerlendirilmiştir[65]. Atama ve
terfilerde seçme/değerlendirme sistemi ile liyakate öncelik verilerek objektif
kriter ve standartların getirilmesi olmazsa olmazlardandır.
Makamlar ve mevkiler kalıcı, hizmet ettiği kuruma değer katmaya çalışan
kişiler ise gelip geçicidir. Kurumları ayakta tutacak olanda, sorun olarak
tespit edilen hususların giderilmesi/çözümlenmesi yolunda, kendi
birikimlerinden, benzer kurumların deneyimlerinden, bilimsel araştırma ve
çalışmalardan ve kurum personelinin kendi potansiyeli kapsamında yapabileceği
katkılarla elde edilen/edilecek kazanımlardır.
Memnuniyetle görülmektedir ki Emniyet Teşkilatı sorunlarını aşıp çözüme
kavuşturacak, kendisi için gerekli olanı, değişimi, gelişimi yakalayabilecek
birikime, potansiyele ve dinamiklere sahiptir. Önemli olan ise sorunu gören,
kabul eden iradenin ortaya konulması ve iç müşteri olan personelin talep ve
ihtiyaçlarına duyarlı, katılımcı kurgulanmış çözümlerin ve politikaların
uygulamaya konulmasının gerekliliğidir.
( EK.1 )
RÜTBE VE TERFİLER İLE İLGİLİ
MEVZUAT DEĞİŞİKLİKLERİNİ GÖSTERİR KARŞILAŞTIRILMALI TABLO
KANUN Değişik-likleri
|
Rütbeler
|
Meslek
Dereceleri
|
(4 Yıllık Yüksek)
A
|
(Diğer Öğretim)
B
|
(Lise)
C
|
(Orta)
D
|
311
S. KHK
(1988)
|
Komiser Yardımcısı Komiser
Başkomiser
Emniyet Amiri
Emniyet Müdürü
-Yaş
|
11
10
9
8-7
6-2
|
4
5
6
6
Yaş
Haddi
|
5
6
6
Yaş Haddi
-
|
6
7
Yaş Haddi
-
|
7
7
Yaş Haddi
-
|
3748
S.Kanun
(1991)
|
Komiser Yardımcısı
Komiser
Başkomiser Emniyet Amiri
Emniyet Müdürü
|
11
10
9
8-7
6-2
|
3
3
4
4
Yaş
Haddi
|
5
6
Yaş Haddi
-
-
|
||
3870
S.Kanun
(1993)
|
Komiser Yardımcısı
Komiser
Başkomiser
Emniyet Amiri
4.Sın. Emn. Müdürü
3.Sın. Emn. Müdürü
2.Sın. Emn. Müdürü
1.Sın. Emn. Müdürü
1.Sın. Emn. Müdürü
|
9
8
7
6
5
4
3
2
1
|
4
4
3
4
3
3
3
3
Yaş
|
5
6
Yaş Haddi
-
-
-
-
-
-
|
||
4638
S.Kanun
(2001)
|
Komiser Yardımcısı
Komiser
Başkomiser
Emniyet Amiri
4.Sın. Emn. Müdürü
3.Sın. Emn. Müdürü
2.Sın. Emn. Müdürü
1.Sın. Emn. Müdürü
1.Sın. Emn. Müdürü
Sınıf Üstü Emn. Md.
4
3
3
3
3
|
9
8
7
6
5
4
3
2
1
Derece Üstü
|
4
4
3
4
3
3
3
3
Yaş
Haddi
4
3
3
3
3
|
6
6
Yaş Haddi
-
-
-
-
-
-
-
|
ANKARA
KAYNAKÇA
ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI
(ilgili)
AYDIN, A. Hamdi, “Modern yönetim
teknikleri”, Bölgesel Seminer Notları, E G M /Eğitim Daire Başkanlığı Eğitim
Serisi-2, s.68, (Ankara 2000)
BALTA, T.B., İdare Hukuku, Genel
Konular, (Ankara 1970-1972), s.84
BİLGİN, K. Ufuk-AYTÜRK Nihat,
“Türkiye’de Kamu Kuruluşlarında Norm Kadro”, Türk İdare Dergisi, Mart-2003,
sayı-438, s.159,
ÇOKER Fahri-Ziya, “Güvenlik
Kuvvetleri ile ilgili Mevzuat”,
(Kanun-Tüzük-Yönetmelik), Atama ve Yer değiştirme Yönetmeliği ile ilgili
değişiklikler, Cilt II
DALDA, Vehbi, “Emniyet
Teşkilatında Nasıl Bir Yeniden Yapılanma?” Çağın Polisi Dergisi, Sayı. 27, Mart
2004.
DANIŞTAY KARARLARI (ilgili)
DEMİRBAŞ,
Cevdet, “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Günümüze Polis Teşkilatı”, E G M / Polis Dergisi , Sayı: 43,
DEVLET MEMURLARI KANUNU (657 Sayılı, Kabul Tarihi: 14.07.1965,
Resmi Gazete 23.07.1965, 12056
E G M / APK Daire Başkanlığı,
“Emniyet Müdürü APK uzmanlarının gözüyle-Emniyet Teşkilatının sorunları ve
çözüm önerileri”, Araştırma No:28
E G M , “Personel gözüyle
teşkilatın Problemleri ve Çözüm Önerileri”,
Ankara-2001, E G M / Polis Dergisi ,
Sayı:12, (Ekim-Kasım-Aralık 1996), Ek
Kitapçık, s.57
Emniyet Hizmetleri Sınıfı
Personelinin Rütbe Terfiinde Uygulanacak Sınav Yönetmeliği, Resmi Gazete, 21. 07. 1988, 19879
Emniyet Hizmetleri Sınıfı
Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Yönetmelik, Bakanlar Kurulu,
2008/13654, Resmî Gazete, 30 Mayıs 2008, 26891
EMNİYET TEŞKİLATI KANUNU ve
Yürürlükten Kaldırılmış Hükümleri
ERDOĞAN, Fevzi, “Milli Mücadele
ve Cumhuriyetin Kuruluşunda Türk Polis Teşkilatı”, Çağın Polisi Dergisi, Sayı.
85, Ocak-2009,
GÜLTEKİN Recep ve ÖZCAN Yusuf
Ziya, “Türkiye’de Polis ve Politika İlişkisi”, Polis Bilimleri Dergisi, C.1
(4), ss.
69-93, Temmuz 1999
GÜNDAY, Metin, İdare Hukuku, Devlet
Faaliyetlerinin Belirliliği-Düzenli İdare İlkesi, (7.Bası), Ankara 2003,
s.44-45
İDARE MAHKEMELERİ KARARLARI
(ilgili)
Kamu Yönetimi Sözlüğü, TODAİE
yayını, Ankara, 1998
KIZILCIK, Recep, “21. Yüzyılda
Yönetişim ve Kamu Yönetimi”, Türk İdare Dergisi, Mart-2003, sayı-438, s.191
(World Bank(1994), Governance: The World Bank’s Experience, Washington D.C., S.
VII.)
ÖZDEMİR, Erol ”İdeal Polis
Anlayışı” E G M / Polis Dergisi ,
2002, Sayı:31, s.23
ÖZDEMİR, Erol “Rütbe
Yükselmelerinde Kıdem ve Liyakat”, E G M / Polis
Dergisi , Sayı:34, (Ocak-Şubat-Mart 2003), s.64-65
RESMİ GAZETE KARARLARI (ilgili)
SÖZEN Süleyman, “Polis ve
Profesyonellik”, Polis Bilimleri Dergisi, Sayı 3-4, 2004 TUTKUN, K.Yücel, “Bir
Tutam Mizah! …(12)”, Çağın Polisi Dergisi, Sayı.70, Ekim-2007
TUTKUN, K.Yücel, “Emniyet Müsteşarlığı ”, Çağın Polisi Dergisi, Sayı. 85, Ocak-2009
[**] Makalenin ön incelemesi ve sistematiğine
katkılarından dolayı 3.SEM Kenan Çıkar’a teşekkürlerimi iletirim.
[1] “Personel gözüyle teşkilatın problemleri ve
çözüm önerileri”, Ankara-2001, E G M
/, Polis Dergisi, Sayı:12, (Ekim-Kasım-Aralık 1996), Ek Kitapçık, s.57
[2] E G
M / APK Daire Başkanlığı, “Emniyet Müdürü APK uzmanlarının gözüyle-Emniyet
Teşkilatının sorunları ve çözüm
önerileri”, Araştırma No:28
[3] ÖZDEMİR, Erol, ”İdeal Polis Anlayışı” E G M / Polis Dergisi, 2002,
Sayı:31, s.23
[4] AYDIN, A. Hamdi, “Modern Yönetim Teknikleri”, Bölgesel Seminer
Notları, E G M /Eğitim Daire Başkanlığı
Eğitim Serisi-2, s.68, (Ankara
2000)
[5] ERDOĞAN
Fevzi, “Milli Mücadele ve Cumhuriyetin Kuruluşunda Türk Polis Teşkilatı”, Çağın
Polisi Dergisi, Sayı. 85, Ocak-2009,
[6] Yönetmelik, 21.06.2008 tarih ve 26913 sayılı Resmi Gazete de
yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
[7] EGM Yurtdışı Teşkilatına Sürekli Görevle Atanacak
Personel Hakkında Yönetmelik, MADDE 6 – (1) hükmü.
[8] ÇOKER Fahri-Ziya, “Güvenlik Kuvvetleri ile İlgili Mevzuat”, (Kanun-Tüzük-Yönetmelik), Atama ve Yer
Değiştirme Yönetmeliği ile ilgili
değişiklikler, Cilt II
[9] Bkz. 30 Mayıs 2008 tarih ve 26891 Sayılı Resmî Gazete’de
yayınlanan 2008/13654 Karar Sayılı :
“Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”
[11] Bkz. Rütbe ve
Terfiler ile ilgili mevzuat değişikliklerini gösterir karşılaştırmalı tablo
ekte sunulmuştur (EK.1).
[12] “Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinin Rütbe
Terfiinde Uygulanacak Sınav Yönetmeliği”, Resmi Gazete, 21.07.1988, 19879.
[13] 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun 10/3/1993 tarih ve 3870 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmış olan
hükümlerin metinleri :
Madde 55 – (29/5/1991
tarih ve 3748 Sayılı Kanunun Hükmüdür.)
………………………………………………………………………………
Rütbelerde zorunlu beklemeler sonunda bir üst rütbeye terfi edebilmek
için, açılacak sınavlarda başarılı olmak ve yönetmelikle belirlenen yeterlik
notunu tutturmak şarttır.
………………………………………………………………………………………………….
Rütbe terfiinin şekli, icra tarzı ve yapılacak sınavlar ile diğer
hususlar yönetmelikle belirlenir.
[14] 10/3/1993 tarih ve 3870 sayılı Kanun ile değiştirilmiş olan hükümlerin
metinleri :
Emniyet Teşkilatının Meslek
Dereceleri
Madde 13 - (4/6/1937 tarih ve 3201 sayılı Kanunun hükmüdür.) Emniyet polis
memurlarının meslek dereceleri ve unvanları aşağıda gösterilmiştir:
Mes. Der. Memuriyetin
Nev'i
1
Emniyet Umum Müdürü
2
Emniyet Umum Müdür Muavinleri, Emniyet Polis Teftiş Heyeti Reisi
3 Ankara, İstanbul Vilayetleri Emniyet Müdürleri, Umum Müdürlük Daire
Reisleri, Birinci Sınıf Emniyet Müdürleri, Emniyet Polis Müfettişleri, Emniyet Başmüfettişleri ve Müfettişleri, Umumi Müfettişlikler, Emniyet
Müşavirleri, Ankara Polis
Enstitüsü Müdürü
4 Umum Müdürlük Şube Müdürleri, İkinci Sınıf Emniyet Müdürleri, Birinci
Sınıf Emniyet Polis Müfettişleri, Emniyet Müfettişleri, Ankara ve İstanbul Emniyet Müdür Muavinleri, Polis Mektepleri Müdürleri, Umumi Müfettişlikler, Emniyet Müşavirleri.
5 Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürleri, Emniyet Umum Müdürlüğü Şube Müdür
Muavinleri, İkinci Sınıf Emniyet Polis
Müfettişleri, Emniyet Müfettişleri, Ankara Polis Enstitüsü Müdür Muavini, Ankara, İstanbul
Emniyet Müdürlükleri Şube Müdürleri, Birinci Sınıf Emniyet Müdürlükleri Müdür Muavinleri, Umumi Müfettişlikler, Emniyet Müşavir Muavinleri.
6 Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürleri, Üçüncü Sınıf Emniyet Polis
Müfettişleri, Emniyet Müfettişleri, Birinci ve İkinci Sınıf Emniyet Müdürlükleri Müdür Muavinleri, Şube Müdürleri ve Şube Müdür Muavinleri
7 Birinci Sınıf Emniyet Amiri, Emniyet
Müdürlükleri Müdür Muavinleri ve Emniyet Müdürlükleri Şube Müdürleri ve
Şube Müdür Muavinleri
8 İkinci Sınıf Emniyet Amiri,
Emniyet Müfettişleri, Emniyet Müdürlükleri Müdür Muavinleri ve Şube Müdürleri ve Şube Müdür Muavinleri, Ankara Polis Enstitüsü Dahiliye Müdürü, Polis Mektepleri Dahiliye Müdürleri
9 Başkomiserler, Emniyet Müfettiş Muavinleri, Emniyet
Müdürlükleri ve Kaza Emniyet Amirlikleri Şube Şefleri.
10
Komiserler, Emniyet Müfettiş
Muavinleri, Emniyet Müdürlükleri ve Kaza
Emniyet Amirleri Şube Şefleri.
11
Komiser Muavinleri, Kaza
Emniyet Amirlikleri, Şube Şefleri sivil başmemurlar (Dedektif)
12
Polisler, sivil memurlar (Dedektif)
[15] Bkz, 3201 sayılı Kanununun 13.
Maddesinde yer bulan meslek dereceleri (Meslek Dereceleri
2.4.2. Bölüm’de tablo olarak da karşılaştırılmıştır.)
[16] 3201 sayılı Kanun Madde 55 –
(Değişik: 12/7/2000 - KHK - 611/1 md.; Aynen Kabul: 6/4/2001-4638/1 Md.)
[17] Emniyet
Genel Müdürü, önceki düzenlemelerde görev unvanı şeklinde gösterilmişken bu
değişiklikle eskilerinden farklı olarak
rütbeler arasında gösterilmiş ve en üst sırada
sayılmıştır.
[18] “Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme
Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik”, Bakanlar Kurulu 9.7.2001/2785, Resmi Gazete 10.08.2001 24489 .
[19] İlgili Yönetmeliğin, Tanımlar
başlıklı 4.maddesinde liyakat “Personelin aldığı sicil, ödül ve takdirnamesi,
eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmiş hizmetlerinde almış olduğu cezalar, geçirdiği ve
devam eden soruşturmalarının niteliğine göre belirlenecek terfi yeterliliği”
olarak tanımlanmakta ve yine aynı
yönetmeliğin Yüksek Değerlendirme Kurulunun Değerlendirme ve Karar Usulü
başlıklı 25.Maddesinde “Yüksek Değerlendirme Kurulu üyeleri 22.maddede belirtilen terfi edecek
personel hakkında;
a) Bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile, adli mercilerce verilen
kararlar ve bu kararlara dayanak olan fiillerini,
b) Bulunduğu rütbede affa uğramış olsa bile disiplin kurullarınca
verilen disiplin cezalarına veya soruşturma bilgilerini ve bu soruşturmaya
dayanak olan fiil ve hareketlerini,
c) Sicil, ödül ve takdirname
bilgilerini,
d) Meslek içerisindeki bilgi, beceri ve davranışlarını, değerlendirerek
edinecekleri kanaate göre Oy Çokluğu ile karar verirler” hükmü yer almaktadır.
[20] Bkz, İlgili Yönetmelik 25. maddesi ile ilgili Danıştay 12. Dairesinin
12.08.2003 tarih ve E:2003/4029 sayılı Yürütmeyi Durdurma kararı;
“4455 sayılı Af yasası
kapsamında 23.04.1999 tarihinden önce işlenen ve af kapsamına giren disiplin
cezalarına dair kayıtların ilgililerin müracaatı aranmaksızın hükümsüz kalacağı ve dosyalarından çıkarılacağı hükme
bağlanmış olmasına rağmen, 3201 sayılı kanuna dayanılarak çıkartılan yönetmeliğin 25. maddesinde ise Bulunduğu rütbede affa uğramış olsa
bile disiplin kurullarınca verilen disiplin cezalarına veya soruşturma bilgilerini
ve bu soruşturmaya dayanak olan fiil
ve hareketlerin, Yüksek Değerlendirme Kurulunca üst rütbeye yükselmek için
kıdem şartlarını yerine getirmiş Emniyet Amirleri ile 4, 3, 2. Sınıf Emniyet Müdürlerinin liyakat koşullarını
belirlemek için değerlendirmeye alınacağına ilişkin düzenlemeye yer
verildiği anlaşılmıştır.”
“Bu durumda 4455 sayılı Af
yasasından sonra çıkarılan yönetmeliğin 25. maddesinin 4455 sayılı Af yasasına
aykırı düzenlenmesi içeriği ve genel olarakda anılan madde ile 3201 sayılı kanunun verdiği
düzenleme yetkisinin aşıldığı sonucuna ulaşılmıştır.” Denilerek, Yürütmeyi
Durdurma kararının gerekçeleri sıralanmaktadır.
[21] Danıştay 12. Dairesi, 18.2.2004 günlü, E:2002/2694, K:2004/372 sayılı
kararı;
“Affın, suç teşkil eden filler
için ceza vermek hakkını ortadan kaldıran, verilmiş olan cezaların kısmen veya
tamamen infazını önleyen yetkili mercilerce yapılmış hukuki tasarruflar olduğu, af yetkisinin kullanılmasının
devletin cezalandırmak hakkından geçici olarak feragat etmesi anlamına geldiği,
genel affın sosyal fayda düşünceleri ile bütün veya belirli suçları veya
hükmedilmiş ise cezaları bütün neticeleri ile düşüren yok sayan bir kamu hukuku
tasarrufu olduğu, fiile yönelik ve çıkarılacak bir yasa ile gerçekleştirileceği
nitekim bir kısım disiplin cezalarının affına yönelik olarak yürürlüğe konulan
3817 ve 4455 sayılı Yasa da kapsam dahilindeki disiplin cezalarının bütün
sonuçlarıyla affedildiğinin hükme bağlandığı öte yandan kanun ve tüzüklerin
uygulamasına açıklık getirilmek üzere çıkarılan yönetmelikle nitelikleri gereği
dayandıkları yasaya uygun hükümler içermez olup yasayla getir kuralları
daraltıcı hükümler ihtiva edemeyeceği, Belirtilen durumda, 3201 sayılı Yasada verilen düzenleme yapma
yetkisinin aşılmasının, yasayla belirlenmemiş olan liyakat koşullarının affın
hukuki niteliği ve sonuçlarına aykırı olarak belirlenmiş olması ve af yasası ile tüm
sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılan disiplin cezalarının yeniden
değerlendirilmeye alınması sonucunu doğurması nedeniyle, dava konusu Yönetmeliğin 25 (a)
ve (b) fıkralarında hukuka uyarlık görülmediği,Kıdeme ilişkin işlemde rütbe terfilerinde kıdemin yanında liyakatin da
esas alınacağı yolundaki mevzuat hükmüne aykırılık bulunmadığı sonuç ve
kanaatine varıldığı gerekçesiyle Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe
Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmeliğin
25.maddesinin (a) ve (b) fıkralarının iptaline karar verilmiştir.”
[22] ÖZDEMİR, Erol “Rütbe Yükselmelerinde Kıdem ve Liyakat”, E G M / Polis
Dergisi, Sayı:34, (Ocak-Şubat-Mart 2003), s.64-65
[23] Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 20.10.2005 tarih ve Esas No 2004/2433, Karar
No 2005/2505 sayılı kararı:
“25. madde, 3201 sayılı Kanunun
rütbe terfilerinde dikkate alınacak “Liyakat” şartının ayni yönetmeliğin 4.
maddesinde belirlenmiş olan tüm
unsurlarını kapsayan bir düzenleme getirmiş olup, bu düzenleme
anılan yasada idareye tanınan yetkinin
ne şekilde kullanılacağını da açıklar mahiyettedir.Madde metninde, Yüksek
Değerlendirme Kurulu tarafından, personelin bulunduğu rütbede affa uğramış olsa
bile adli yargı yerlerince ve disiplin kurullarınca verilen cezalar ve bu cezalara dayanak
alınan fiilleri, sicil, ödül ve takdirname belgeleri ile meslek içerisindeki bilgi beceri ve
davranışlarının değerlendirileceği belirlenmekte olup, af kapsamına
girse dahi terfie engel teşkil eden
disiplin cezası almış olanların terfi ettirilmeyeceği yolunda bir düzenleme getirilmemiştir. Bu itibarla madde hükmüyle 3817 ve 4455 sayılı Yasalarla
getirilen affın kapsamını daralttığından bahsetmeye olanak bulunmamaktadır. Emniyet hizmetinin özelliği ve gereklerine uygun olarak bir üst rütbeye
terfi edecek personelin “Liyakat” durumu incelenirken personelin disiplin cezası ya da adli mercilerce verilmiş kararlara dayanak olan
tüm eylemleri, sicil, ödül, takdirname, meslek içerisindeki bilgi, beceri ve
davranışlarının değerlendirilmesinin 3201 sayılı Yasanın 55.
maddesine aykırılık teşkil etmeyeceği
açıktır.Bu durumda, Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve
Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına ilişkin Yönetmeliğin 25. maddesinin (a) ve (b) fıkraların da 3201
sayılı Emniyet Teşkilat Kanunun değişik 55. maddesine aykırılık bulunmadığından dava konusu yönetmelik
maddelerinin iptaline karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır: Danıştay 12. Dairesinin
18.2.2004 günlü, E:2002/2694, K:2004/372 sayılı kararının Yönetmeliğin 25
maddesinin (a) ve (b) fıkralarının
iptaline yönelik kısmının BOZULMASI
20.10.2005 günü oyçokluğu ile karar verildi.”
[24] Bkz, 21.04.2001 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren,
3201 sayılı ETK’ da Değişiklik Yapılmasına Dair
KHK’nin Değiştirilerek Kabulü Hakkındaki 4638 sayılı Kanun
[25] Bkz, Anayasa Mahkemesinin 19.06.2001 tarih ve 2001/346-6,1 sayılı ara
kararla vermiş olduğu 4638 sayılı kanunla ilgili yürütmenin durdurulması kararı
[26] Bkz, 08.11.2003 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin
11.06.2003 gün ve E:2001/346-2003/63
sayılı 4638 sayılı kanunun ilgili maddelerini İPTAL eden gerekçeli kararı.
[27] Bkz sayfa 10-11
[28] 3201 Sayılı Kanunun Yürürlükten Kaldırılmış Hükümleri: Ek Madde
23, fıkra iki – (6/4/2001 tarihli ve 4638 S. Kanunun hükmüdür.) Meslek
derecelerinde fiilen beş yılını dolduran 1 inci Sınıf Emniyet Müdürleri, kadro
durumuna göre emeklilikle ilgili diğer
şartları haiz olmak kaydıyla yaş şartı aranmaksızın, Yüksek
Değerlendirme Kurulunun önerisi ve İçişleri Bakanının onayı ile emekliye sevk edilebilir.
[29] 28.04.2004 tarihli Resmi Gazetede
yayınlanan, 21/4/2004 tarihli ve 5145
sayılı Kanunla Emniyet Teşkilatı Kanununun Ek 23. maddesi ve Geçici 19 uncu maddesinin birinci fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
Ek Madde 23 – (6/4/2001 tarihli ve
4638 sayılı Kanunun hükmüdür.)
Zorunlu
bekleme süresini tamamlayarak terfi durumu üç kez Yüksek Değerlendirme Kurulu
tarafından görüşülmesine rağmen, bir üst rütbeye terfi edemeyen 2 nci Sınıf Emniyet
Müdürleri, kadro durumuna göre emeklilikle ilgili diğer şartları haiz olmak kaydıyla Yaş şartı aranmaksızın Yüksek Değerlendirme Kurulunun
önerisi ve İçişleri Bakanının onayı ile emekli edilir.(Bu fıkrada yer alan;
“emekliye sevk edilebilir” ibaresinin yürürlüğü, Ana. Mah.nin 19/6/2001 tarihli
ve E. 2001/346, K. 2001/6-1 sayılı
kararıyla durdurulmuş, daha sonra
11/6/2003 tarihli ve E.:2001/346, K.:2003/4 sayılı Kararı ile de
yürürlüğün durdurulması kararının
devamına karar verilmiştir.)
(İptal ikinci fıkra: Ana. Mah.nin 11/6/2003
tarihli ve E.: 2001/346, K.: 2003/63 sayılı kararı ile.)
Kadrosuzluk nedeni ile emekliliğe sevk edilenlerin tekrar Emniyet
Hizmetleri Sınıfına dahil bir görevde istihdam edilmeleri mümkün olmayıp, emekliliğe sevk edildikleri tarihi
takip eden aybaşından itibaren rütbelerin yaş haddine kadar olan süre için, en
yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil), 1 inci Sınıf Emniyet Müdürlerinden birinci meslek derecesinde olanlara %
60’ı, ikinci meslek derecesinde olanlara %50’si, 2 nci Sınıf Emniyet
Müdürlerine ise % 40’ı oranında
zorunlu emeklilik ek ödemesi yapılır. Emekli Sandığı, üçer aylık devreler halinde bu meblağı, fatura
karşılığında Hazineden tahsil eder. Bu ödemeler, damga vergisi hariç, herhangi
bir vergiye tabi tutulmaz ve yaş
haddinden önce ölenlerin varislerine intikal etmez.
Geçici Madde 19 fıkra bir – (6/4/2001 tarihli ve 4638 sayılı
Kanunun hükmüdür.)
1 nci ve 2 nci Sınıf Emniyet Müdürü sayısı bu Kanunun yayımı tarihinden
itibaren bir yıl içerisinde ek 23 üncü maddede
belirlenen sayılara getirilir. Bu amaçla Yüksek Değerlendirme
Kurulu yeterli sayıda toplantı yapabilir.
[30] Ankara .. İdare Mahkemesinin
Esas No: 2004/…., Karar No: 2005/… sayılı Karar örneği:
“3201 sayılı Kanunun 4638 sayılı Kanunla değişik 55.
maddesinde polis amiri olduktan sonra yapılan yurt dışı misyon koruma hizmeti
süresinin rütbe terfiinde değerlendirileceği öngörülmüş iken, 4638
sayılı Kanunun 1. maddesiyle değiştirilen 3201 sayılı Kanunun 55. maddesinin
bazı bölümlerinin iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi'nin
11.6.2003 gün ve E:2001/346, K:2003/63 sayılı kararıyla, anılan maddenin
ondördüncü fıkrasında yeralan "... polis amiri olduktan sonra
yapılan..." bölümünün iptal edilmesi sonucu, kamu görevlisi iken bir
rütbeye atanmadan önce yurt dışı misyon koruma hizmeti yapanlar ile polis amiri olduktan sonra yurt
dışı misyon koruma hizmeti yapanlar arasında herhangi bir ayırım
gözetilmeksizin anılan Kanunun 55.maddesi uyarınca belirtilen hizmet süresinin rütbe
terfiinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, Anayasa
Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliği kuralı, kazanılmış hakların
korunmasını amaçlamaktadır. Bu kuralın yalnız; söze bağlı kalınarak yorumlanması,
Hukuk devleti ilkesine ve ilke içinde var olan adalet ve eşitlik ilkelerine
aykırı sonuçlar verebilecek ve itiraz yoluyla yapılacak denetimin de amacına ters
düşecektir. Bu durumda; kamu
görevlilerinin yurt dışı misyon koruma hizmeti yönünden polis amiri olmadan
önce veya olduktan sonra yapmaları arasında fark bulunmadığı, Anayasa
Mahkemesinin 3201 sayılı Kanunun 55. maddesinin 14. fıkrasının iptal kararından
sonraki halinin böyle bir ayırıma meydan yermeyeceği açık olduğundan,
Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda polis amiri olmadan önce yapılan.yurt
dışı misyon koruma hizmetine ilişkin sürenin rütbe terfiinde
değerlendirilmesi ve bulunulan rütbe kıdeminden sayılması gerekirken davacının
bu yöndeki başvurusunun yanıt verilmemek suretiyle reddine ilişkin
dava konusu işlemde hukuka uyarlılık görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline,
………….. 28.2.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
[31] 3201 S.Kanunun (27/4/2005 tarihli ve 5337 sayılı Kanunla)
Yürürlükten Kaldırılmış Hükümleri: Madde
55, fıkra 14 – (12/7/2000 tarihli ve 611 sayılı KHK’nin 6/4/2001 tarihli ve 4638 sayılı Kanunla aynen kabul edilen
hükmüdür.)
Mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi
yapılan her türlü uzmanlık, mastır, doktora ve avukatlık stajı rütbe
kıdeminde değerlendirilmez. Ancak, (...) (1) askerlik hizmeti, yurt dışı misyon
koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebi ile geçirilen süreler ile
tedavi ve istirahat süreleri rütbe terfiinde değerlendirilir.
(1) Bu arada yer alan
“polis amiri olduktan sonra yapılan’’ ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 11/6/2003
tarihli ve E.:2001/346, K.:2003/63 sayılı Kararı ile metninden
çıkarılmıştır.
[32] Emniyet Teşkilatı Kanunun
55. maddesinin 14. fıkrası -(19) daki yürürlükten kaldırılan hükümler yerine-
03.05.2005 tarih ve 25804 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 5337
sayılı Kanunla (Kabul Tarihi: 27.4.2005) değiştirilmiştir.
[33] 27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen
4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet
Teşkilatı Kanunu’nun değişik 55. maddesinin ondördüncü fıkrasının, ikinci
tümcesinde yer alan “… bu Kanunun 13
üncü maddesinde sayılan rütbeler
içerisinde yapılan …” ve “… hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki…” bölümleri ile üçüncü
ve dördüncü tümcelerinin, Anayasa’nın
2., 10. ve 11. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüklerinin
durdurulması istemidir.
4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesinin
27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Yasa’nın 1. maddesiyle değiştirilen ondördüncü fıkrasının son tümcesinin iptali istemiyle yapılan
itiraz başvurusuna ilişkin 2006/150 Esas sayılı davanın, aralarındaki hukuki
irtibat nedeniyle 2005/51 Esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının
kapatılmasına, esas incelemenin 2005/51 Esas sayılı dosya üzerinden
yürütülmesine, 4.12.2006 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
[35] Anayasa Mhk. 31/1/2007 tarihli ve E.:2005/51, K.:2007/12
sayılı Kararı ile iptal edilmiş olan hükümlerin metinleri - Madde 55 fıkra 14 5. cümle – (27/4/2005 tarihli ve
5337 sayılı Kanunun hükmüdür.) Bu sürelerin sayılması sonucu emsallerine
göre kıdemli sayılanlar rütbe
terfilerinde her ne sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemez.
[36] Yürürlüğün Durdurulması İstemi:
27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun’un 1.maddesiyle değiştirilen 4.6.1937 günlü, 3201
sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun değişik 55. maddesinin ondördüncü
fıkrasının dördüncü tümcesi 31.1.2007
günlü, E.2005/51, K.2007/12 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu tümcenin uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi
güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete’de yayımlanacağı güne kadar
YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA 31.1.2007 gününde karar verilmiştir.(Anayasa Mahkemesinin bu kararı 27 Nisan 2007 tarih
ve 26505 sayılı Resmi Gazete de yayınlanmıştır.)
[37] Askerlik, Misyon Koruma ve (B) Grubu davalarıyla ilgili olarak,
2004-2005 yılarında EGM adına Hukuk Müşaviri sıfatıyla Ankara İdare mahkemelerinde
çok sayıda savunma yapıp, İptal ve red kararlarına tanık oldum.
[38] Danıştay 12.Daire Esas No:
2005/…., Karar No: 2008/… sayılı Karar örneği:
“Bu durumda, polis memuru olarak göreve başladıktan
sonra 4 yıllık yüksek öğretim kurumundan mezun olan davacının 5.2.2001
tarihinde başladığı komiser yardımcılığı kursunu, 4638 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği
21.4.2001 tarihinden sonra 24.10.2001 tarihinde bitirmiş olması hususu ve bu
tarihte yürürlükte bulunan hükümler gözetilerek (B) grubu
polis amiri statüsünde değerlendirildiğinin bildirilmesine dair işlemde
mevzuata aykırılık görülmemiştir. Öte yandan, idare Mahkemesince, her ne kadar
davacının (B) grubu polis amiri statüsünde değerlendirilmesinin bu kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte kursa başlamış olup, kursa devam eden kişilere
uygulanmaması gerektiği, aksi bir düşüncenin idareye güvenilirlik ilkesini
zedeleyeceği vurgulanmış ise de; kazanılmış hakkın, kişinin bulunduğu statüden doğan,
kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş bir hak olması, beklenen
statüye bağlı olarak ileriye dönük, beklenen haklar kapsamında
olmaması karşısında, komiser yardımcılığı kursunu bitirmeden kanunun yayım
tarihinden önceki yasal duruma dayalı olarak henüz kazanılmayan statünün
polis amiri statüsü yönünden kazanılmış bir hak doğuracağının kabulüne hukuken
olanak bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz
isteminin kabulü ile ….İdare Mahkemesinin kararının bozulmasına, ………………..,
4.2.2008 tarihinde oybirliği ile
karar verildi.”
4.6.1937 günlü, 3201 s. Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun, 6.4.2001 günlü, 4638 s. Yasa ile eklenen
geçici 20. maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
önce, dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun olarak komiser
yardımcılığı kursunu bitirenler ile…” ibaresinin Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine
aykırılığı savıyla iptali istemidir.
[40] Sonuç:
A- 4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet
Teşkilâtı Kanunu’nun 6.4.2001 günlü, 4638 sayılı Yasa ile eklenen geçici 20.
maddesinde yer alan “… dört yıllık yüksek öğretim kurumlarından mezun olarak komiser
yardımcılığı kursunu bitirenler ile ...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna
ve İPTALİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, A. Necmi
ÖZLER, Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ’ın karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
B- İptal edilen ibarenin doğuracağı hukuksal
boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa’nın 153.
maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa’nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkraları gereğince iptal hükmünün, KARARIN RESMÎ GAZETEDE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK BİR YIL SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE,
OYBİRLİĞİYLE, 7.2.2008 gününde karar verildi.
[45] Sınav
sistemi ve değerlendirme kurulları objektif/adilane bir bakış açısı getirmek
amacıyla İyi niyetle hazırlanan düzenlemeler olsa da; uygulamada –uygulayıcıların istismarına yol
açarak- olumsuz/sübjektif sonuçlar doğurarak amacına ulaşamayınca,
kural-dışılık önlenemeyince kurtuluş
eskiye dönüşte aranmıştır.
[46] BALTA T.B., İdare Hukuku, Genel
Konular, (Ankara 1970-1972), s.84
[47] Emniyet Teşkilatı Kanunu
içersinde günümüzde geçerliliğini yitiren maddelerin kaldırılmasında yarar
olacaktır. Örnek olarak 15. maddeyi ele
alacak olursak; emniyet teşkilatı içersinde eğitim seviyesi özellikle amirler
açısından geçmişe nazaran büyük bir aşama kaydetmiştir. Mastır ve doktora
yanında ikinci fakülte mezunu olanların sayısı giderek artmakta, ayrıca hukuk
ve siyasal mezunu amirlerimizde bulunmakta, Hiyerarşik yapılanmadaki piramit neredeyse tersine dönmüş durumdadır. Bu nedenlerle günümüzde uygulanma
imkanı kalmayan adeta mülga konumunda yer alan 15. madde de geçerliliğini yitirmiş bir madde olarak karşımızda durmaktadır.
3201 S. K. Madde 15 - Beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci meslek derecelerine dahil
emniyet teşkilatı mensuplarından
yüksek mektep mezunu olanlar kaymakamlıklara muadildir. Bunlar arasında Siyasal Bilgiler Okulu veya lise muadili tahsil görmüş
hukuk mezunları kaymakamlıklara ve aynı derecedeki kaymakamlar da emniyet müdürlüklerine naklen veya
terfian tayin edilebilirler.Dördüncü ve daha yukarı meslek derecelerindeki emniyet teşkilatı memurlarından yüksek tahsil görmüş olanlar,
maaşlarının miktarına göre o maaşı alan Dahiliye memurlukları derecelerine muadil memurluklara naklen veya terfian tayin olunabilirler.
[48] GÜNDAY Metin, İdare Hukuku, Devlet Faaliyetlerinin Belirliliği-Düzenli
İdare İlkesi,(7.Bası),Ankara 2003,
s.44-45
[49] SÖZEN Süleyman, “Polis ve Profesyonellik”, Polis
Bilimleri Dergisi, C.6 (3-4), 2004
[50] TMK (Teşkilat, Malzeme, Kadro) 1982 yılında
yürürlüğe girmesine, zaman içersinde değişiklikler yapılmasına rağmen hukuki olarak
1997 yılında geçerliliğini yitirmiştir.
[51] CAN Feyami, “Emniyet Teşkilatında Norm Kadro
Çalışmaları”, Polis Dergisi,
s.35, Nisan-Mayıs-Haziran 2003.
Tüm kurumların Norm Kadro
uygulamasına belli bir plan doğrultusunda geçmesi Bakanlar Kurulu’nun
(06.11.2000/1658, Resmi Gazete 20.12.2000/24266) kararı ile kabul
edilmiştir.
EGM’ nin Norm Kadro çalışmalarını 01.10.2002
tarihinde başlatıp 30.09.2003 tarihinde sonuçlandırması öngörülmüş, Emniyet
Teşkilatı Mart 2002 itibariyle çalışmaya başlamış Aralık 2002 itibariyle
tamamlayarak, 29.05.2003 tarihinde
Devlet Personel Başkanlığına brifing sunulmasının ardından çalışmalara devam edilmiştir.
[52] Kamu Yönetimi sözlüğü, TODAİE yayını, Ankara,
1998
[53] BİLGİN, K. Ufuk-AYTÜRK Nihat, “Türkiye’de Kamu
Kuruluşlarında Norm Kadro”, Türk İdare Dergisi, Mart-2003, sayı-438, s.159,
Norm Kadro çalışması, 14.10.2003 tarihinde
tamamlanmış, EGM birimleri yönüyle geçerli güncel teşkilat yapısı “Emniyet
Genel Müdürlüğü Fihristi” olarak 29.10.2003 tarihinde Bakanlık Makamınca
onaylanmıştır. Pol-Net’te paylaşıma açılmış, personel bilgi sistemi ile
birleştirilerek teşkilat yapısına uygun personel istihdamı için Personel Bilgi Sistemi ile
eşgüdümü sağlanmıştır. Ancak, Bakanlar Kurulunca 30.10.2003 tarihinde Norm
Kadro Çalışmalarının durdurulması kararlaştırılmış olup, Emniyet Genel
Müdürlüğü’nün çalışmaları durdurulmuştur. Bu doğrultuda oluşturulan yeni cetveller
yürürlük kazanamamıştır.
[55] Bkz. Bilgi notu:Mevcut EGM birimleri Kuruluş, Görev ve Çalışma yönetmelikleri ve uygulamanın
pratiği yönüyle TMK’nın (T)’si olan teşkilatı standartlaştırma çalışmaları Strateji Geliştirme Daire
Başkanlığı Teşkilatlanma Şube Müdürlüğü tarafından, (M)’si olan malzeme boyutu
Döşeme ve Düzenleme yönergesi ve ikincil düzenlemeleri ile
malzeme standardı çalışma ve sorumluluğu İkmal Bakım ve İnşaat Emlak Dairesi
Başkanlıkları ve özel alanlarda ilgili Daire Başkanlıklarınca birlikte
sağlanmaktadır. (K)’sı olan kadro ve personel boyutu halen yürütülmekte olan iş
yükü temsil kriterleri çalışmaları ile Personel Dairesi Başkanlığı
tarafından sürdürülmektedir. Anılan alanlardaki getirilecek uygulama standardı düzenleme ile ilgili
koordinasyon gerekleri, EGM politikalarındaki uyumun sağlanabilmesi için konu
EGM Strateji Çalışma Grubu olan
İnsan Kaynakları çalışma alt grubunun alanına dahil edilmiştir. Ayrıca 01.01.2006 tarihli
Bakan Onayı ile yeniden düzenlenen Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı
Teşkilatlanma Şube Müdürlüğünde birimlerin standardizasyonu ve dinamik
teşkilat yapısının sağlanmasına yönelik çalışmalara başlanmıştır.
[56] GÜLTEKİN Recep ve ÖZCAN Yusuf Ziya, “Türkiye’de
Polis ve Politika İlişkisi”, Polis Bilimleri Dergisi, C.1 (4), ss. 2004
[57] SÖZEN Süleyman, “Polis ve Profesyonellik”, Polis
Bilimleri Dergisi, C.6 (3-4), 2004
[58] DALDA Vehbi, “Emniyet Teşkilatında Nasıl Bir Yeniden Yapılanma?” Çağın
Polisi Dergisi, Sayı. 27, Mart 2004.
[59] TUTKUN, K.Yücel, “BİR TUTAM MİZAH ! …( 12 )”, Çağın Polisi Dergisi,
Sayı. 70, Ekim-2007
[60] KIZILCIK, Recep,“21.Yüzyılda Yönetişim ve Kamu
Yönetimi”,Türk İdare Dergisi,Mart-2003, S.438, s.191 (World Bank1994),Governance:The World Bank’s Experience,Washington DC, S.VII)
[61] 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanunu
Ek Geçici Madde 54 - (Ek
madde: 19/02/1980-2261/5 md.)
Emniyet Örgütü mensupları
hakkında uygulanmakta olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu; ek ve
değişiklikleri, ilgili kanun hükmünde kararnameler ve bu yasalara dayanılarak
yürürlüğe konulan yönetmelikler hükümlerinin kapsamına giren konular, Emniyet
Örgütünün hizmet ve kuruluşunun nitelik ve özelliği gözönüne alınarak
özel bir kanunla düzenlenir. Bu düzenleme yapılıncaya
kadar, Emniyet Örgütü mensupları hakkında halen yürürlükte bulunan söz konusu
hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
[62] TUTKUN, K.Yücel, “EMNİYET MÜSTEŞARLIĞI ”, Çağın Polisi Dergisi, Sayı.
85, Ocak-2009
[63] DEMİRBAŞ Cevdet, “Osmanlı İmparatorluğu’ndan Günümüze Polis Teşkilatı”, E
G M / Polis Dergisi , Sayı: 43, (Ekim-Kasım-Aralık 1996),
Makale sonuna eklenen (1923-2005 yılları arası) ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin
Kuruluşundan Günümüze Kadar Polis İstatistiği’ tablosuna göz attığımızda 1923 yılı itibariyle Polis sayısı 4413 iken, 1950 yılında
10.311, 1980 yılında 50.066, 1992 yılında 96.949, 2000 yılında 156.699, 2005 yılında 171.451’e ulaşmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğünün gelmiş olduğu nokta kuruluş yıllarındaki tüm
personel sayısı kadar bugün sadece Müdür rütbesinde personel mevcuttur.
[64] 1923 yılından günümüze kadar atanan 42 Emniyet
Genel Müdüründen istisna olarak 3 kişi (Ünal ERKAN-1991, Mehmet AĞAR-1993,
Turan GENÇ-1999) meslek içersinden gelip vali
unvanı alarak Emniyet Genel Müdürlüğü yapmışlardır.
[65] 2007 yılı terfi döneminde 1. Sınıf Emniyet müdürlüğüne terfi kotası
80’lerden 110’a, 2008 yılında da 150’lere çıkarılmış, ardından yeni kadro
alınarak 1.Sınıf Emniyet müdürlüğüne terfi eden personelin 1 yıllık süreci
beklemeden, siyasi mülahazalara girmeden 5-6 aylık bir süreçte özlük haklarına
yansıyacak şekilde Teftiş Kuruluna atanmaları gerçekleştirilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.