8.10.19

Şevket AYAZ


Emniyet Teşkilatından Bir Portre: ŞEVKET AYAZ…
          “Elde ettiğin her başarı sana düşman kazandıracaktır. Buna rağmen; başarıya ulaşmak                      için hiç duraksamadan adım adım yürümelisin.”

1993 yılının baharında, Denizli-Güney İlçe Emniyet Amiri olarak görev yaparken il merkezi polisevinde içişleri bakanının katılacağı bir toplantıda dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin’in yanında kendinden emin, güven veren, ağır bir duruş sergileyen, dinamik görünümlü bir kişi dikkatimi çeker. Sempatik tavırlarıyla da öne çıkan bu kişiyi uzaktan tanımaya çalışırken, adını daha önce İstanbul Trafik Şube Müdürü olarak duyduğum, polis dergilerinde trafik konulu yazılarını okuduğum yani gıyabında tanıdığım bir meslek büyüğümüz olan, Aydın Emniyet Müdürü Şevket Ayaz olduğunu öğreniyorum.
Çok geçmeden 6 ay sonra eşimin Aydın-İncirliova ilçesine tayini nedeniyle benimde Aydın kadrosuna atamam yapılır. 2003 Eylül ayı itibariyle İl Emniyet Müdürü Şevket Ayaz’ı makamında ziyaret ederek birebir yakından tanıma fırsatı bulurum. İncirliova ilçesine istihdamım sonrası Milli Eğitim Bakanı Nahit Menteşe’nin bir ilköğretim okulu açılışı için ilçeye gelişine ilişkin alınan tedbirler ilk sınavım olur. Sonrasında İl Emniyet Müdürümüzün İlçe Emniyet Amirliğini ziyaret ederek bizleri onurlandırmasının ardından il merkezine gidişlerimizde müdüriyet makamı birinci adres olmuştu. Makamında bizi karşılaması, karşımızdaki koltuğa oturarak -araya mesafe koymayıp- rahatlatması, rütbelerinden öte kişiliğiyle bir otorite oluşturmanın tipik örneğiydi. Bu davranış karşısında bizde görev bölgemizde ister istemez daha özverili bir çalışma, daha çok efor sergilemek durumunda kalıyorduk. Bundan önce 5 ilçede görev yapmış, gözden ırak gönülden ırak benzeri çoğunlukla üvey evlat muamelesi görmüştük. İncirliova da ise merkeze yakınlığımızın da avantajı ile durum biraz farklılaşmıştı.
Hemen hemen aylık brifingler şeklinde il merkezinde toplanır, akşamları da eşli olarak yemekte bir araya gelirdik. Onun dışında yıllık çalışmalarımızı yerinde denetlemek üzere sırasıyla heyet halinde ilçelere gelerek brifing alır, sorularla bize katkı sağlarken, çalışmalarımızı yakından takip ederek bizleri onurlandırır, yerel TV, radyo ve gazetelerde icraatlar yanında farklı etkiliklerle sesimizi duyurmamızı destekler, öne çıkmamız konusunda bize öncülük ederdi.
Müdürümüzle görev yaptığım süreçte yönetim, anlayış, beceri, temsil açılarından çok şeyler öğrenirken geçmişin açığını kapatıyordum. Belki de daha önceki çalışma atmosferlerinde bu kadar gözlemci olamamış, gerilimler yaşamış, resmiyet adı altında itilip-kakılmanın cenderesinden kurtulamamıştım.
Siyasilerle olan gerilimlerde bize siper olur, şikayetleri göğüsler, bize yansıtmamaya çalışırdı. Her nevi toplantı, yemek vb. etkinliklerde Müdürümle karşılaşmaktan, aynı ortamı paylaşmaktan haz alırdım. Eşi Habibe Hanım ve kızlarıyla, örnek bir aile profili olarak karşımızdaydı. Ne kaprisli müdürler gördük, bırakın aynı ortamda bulunmayı, konuşmayı, yanlarına yaklaşmak, dert anlatmak nafile, adeta çarpılmamak için kendilerinden kaçılırdı.
1994 yerel seçimleri arifesinde Müdürümle yaşamış olduğum bir anımı 2008 yılında Çağın Polisi Dergisinin 74. sayısında “Sigaranın Hatırlattıkları” başlıklı yazı içerisinde kendisinin engin hoşgörüsüne sığınarak paylaşmıştım.
1995 yılında emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğüne terfi etmiş, İncirliova ilçesinin de ayni yıl amirlikten müdürlüğe dönüşmesiyle ilçede kalmıştım. O yıl Müdürümüzün öncülüğünde, Emniyet teşkilatının 150. kuruluş yıldönümü anısına Aydın Emniyet Müdürlüğünün faaliyetlerini, merkez ve ilçe teşkilatlarını tanıtıcı “Aydın Polisi” isimli bir dergi yayınlanmıştır. Müdürümüzün Emniyet Teşkilatına -hizmet binasından, araç gerecine kadar- kazandırdığı çok şeyler vardır ancak en önemlisi de ‘saygınlık’ olmuştur.
Yaklaşık 3,5 yıl birlikte görev sonrası 1997 yılının başlarında İl Emniyet Müdürümüzün, Emniyet Genel Müdür Yardımcılığına atanmasına sevinirken, bir yandan da böyle güzide bir insandan ayrılmanın burukluğunu yaşadım. Ankara’ya yolumuz düştüğünde makamında ziyaretimizde, bizim için Aydın’da bırakmış olduğu sıcaklıktaydı, değişen bir şey yoktu. 2003 yılı kışında ise Erzurum da görev yaparken birkaç günlüğüne şehre gezmeye geldiğinde kendisiyle geçmişi yad etme fırsatı bulmuştum.
Sonrasında Ankara da, Hukuk Müşavirliğinde, 2005 yılında Yüksek Değerlendirme Kurulunda 1.sınıfa terfimizin görüşülmesi öncesi, Müdürümüzle yollarımız yeniden çakışır. 10 yıl öncesi, Aydın ilinde mahiyetinde görev yaparken 4. sınıf emniyet müdürlüğüne terfi etmiştim. 10 yıl sonrasında ise bu kez 1. sınıfa terfi aşamasında Yüksek Değerlendirme Kurulunda üye olarak karşıma çıkmıştı. Yani 10 kişilik Kurulda sadece bir isim birebir beni tanımaktaydı. Kurulun ilk günkü toplantısı geç saatlere kadar sürünce kendisini o gece istirahata çekilme aşamasında telefonla aradığımda “sen rahat ol” demesi benim için çok anlamlıydı. Çünkü terfi psikozu nedeniyle uyku tutmuyor, içim içimi yiyor, tüm terfi beklentisi olanlar gibi bende sabırsızlanıyordum.
Müdürümüz, meslek sürecinde, rütbe ve unvanından öte her zaman kişiliğiyle, birikimiyle sadece meslektaşları tarafından değil, bürokrasiden iş dünyasına kadar farklı çevrelerce takdir edilen, saygı gösterilen bir şahsiyet olarak hep örnek olmuştur. İl Emniyet Müdürlüğü ve Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı makamları yanında Trafik Hizmetleri Başkanlığı döneminde de “temsil” yönünden hep zirvededir. Her zamanki vakurluğunu, beyefendiliğini hiç bırakmamıştır.
Balkanlar’dan, Makedonya/Üsküp’ten Anadolu’ya, İzmir’e göç eden bir ailenin çocuğu olarak Polis Koleji sonrası 1966 yılında başlayan memuriyet hayatı, 1969 yılında Polis Enstitüsü/Akademisi’nden mezuniyet sonrası polis amiri olarak değişik rütbe ve unvanlarla Ankara, Balıkesir, Aydın, İstanbul, Elazığ gibi ülkenin değişik illerinde görev yapmış, Aydın Emniyet Müdürlüğü (1992-1997), Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı (1997-1999) ve Polis Başmüfettişliği görevlerinde bulunmuştur. 1976 yılında Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsünün iki yıl süreli Kamu Yönetimi Yüksek Lisans Uzmanlık Programını bitirerek “Kamu Yönetimi Uzmanı” unvanının ardından 1989 yılında Siyasal Bilimler İletişim Fakültesinde doktorasını tamamlayarak “Dr.” unvanını almıştır.
Asaletinden asla ödün vermeyen bilgi, görgü ve kişiliğiyle öne çıkan bir görev adamı olarak; finali de dimdik bir şekilde tamamlayıp, 2006 yılında emekli olmuştur. O, bir fiil 40 yıl üniformasını taşıdığı mesleğinden emekli olduktan sonra da durağan bir yaşamı seçmeyip, İstanbul ilinde kendine sosyal alan ve statü yaratarak, bundan sonraki yaşamını anlamlandırmaktadır.
Emniyet teşkilatı bugüne kadar seçkin insanlar yaratmış, sayısız değerler yetiştirmiştir.  Şevket Ayaz müdürümüzün de bu değerler arasındaki yeri müstesna olup, örnek bir büyüğümüz olarak gönlümüzdeki yeri her zaman saygın kalacaktır. (2011)

Remzi KOÇÖZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.